Camiler ve okullar

                Her inancın bir ibadet şekli olduğu gibi, bir de ibadethaneleri vardır. Biz Müslümanların ibadethaneleri de camilerdir. Bilindiği üzere cami ismi cemden, yani toplanma yeri anlamını taşımaktadır. İslamiyet'in ilk yıllarında, Peygamberimiz tarafından yabancı elçilerin kabul edildiği ve insanların toplanarak ülke meselelerinin tartışıldığı, Allah'a olan kulluk görevlerimizin gerekleri olan bilgilerin edinildiği ve o görevlerden biri olan namaz görevinin topluca ifa edildiği bir mekandır.

                Zamanla din ve devlet işlerinin ayrılmasıyla birlikte camilerde devlet işleri görüşülmeyip, sadece insanlara dini konularda bilgilerin verildiği ve dini vecibelerin yerine getirildiği mekanlara dönüştürülmüştür. Son yıllara gelindiğinde ise dini vecibelerin yanında siyasetin yapıldığı, yandaşlar için geçim kaynağı ve adeta Maliye'nin yaptığı gibi tahsilatların yapıldığı mekanlar durumuna düşürülmüştür.

                Bu nedenledir ki insanlar camilerden uzaklaşmaya başlamış, ancak zorunluluktan dolayı sadece cuma namazlarını camide kılar hale gelmişlerdir. Bu durum bile bazıları tarafından çok iyi değerlendirilerek, hutbe bitiminde imamlar tarafından ilçe müftülüğümüzden alınan emir doğrultusunda falanca yer için para toplanacak sözleriyle halk zorlanmaya başlanmıştır.

                Ülkenin bir ucundan gelenlerin caminin hemen çıkışında açtıkları tezgahlarda makbuzsuz para toplamaları, toplanan bu paraların miktarının belli olmaması, kişinin ne kadarını ihtiyaç yerine ulaştırdığı düşündürücüdür. Çünkü bir veya bir kaç kişinin ülkenin bir başından kalkıp bir başına gelerek verdikleri yol parası, yemek gideri ve barınma masraflarının kendilerince karşılandığını düşünemiyorum. Ayrıca araçlarla getirilip cami kapısına bırakılan dilenci kadın ve çocukların nasıl kullanıldığı ve cami cemaatinin de duygu sömürüsüne maruz bırakılması da cabasıdır.

                Acaba bir ilçe Millî Eğitim Müdürü'nün emriyle okullara makbuzsuz para toplanabilir mi diye düşünürken, meğer camilerde yapılanların farklı versiyonu olarak il ve ilçe millî eğitim müdürleri vasıtasıyla buralarda da zorunlu para toplatılmalarına başladığını öğrendik. Millî Eğitim Bakanlığı, Diyanet İşleri Başkanlığı, İHH ve Eğitim Bir-Sen'in ortaklaşa yürüttüğü "İyilik yap iyilik bul" projesi ile yetimleri kardeş edinme adına bir kısım çocuktan kişi başına ayda yüz lira olmak üzere, bir yılda bin iki yüz lira para toplanarak İHH'nin hesabına para yatırılması istenmektedir.

                Bu paraları çocuklar ödemediği veya ödeyemediği için okul idarecileri tarafından, okul koruma derneklerinin hesabından bir kaç yetim çocuk kardeş edinilerek ilgili yere paralar yatırılmaktadır. Bir başka durum ise geçmişte "hırsızlıkla" adı anılan Deniz Feneri Derneği, "İyilik düşün iyilik yap" projesiyle okullarda yarışmalar açarak reklamlarını yapmaktadırlar.

                Buradan hareketle ülkemizde altmış bine yakın okul, 85 bine yakın cami olduğu düşünüldüğünden toplanan milyarlarca lira düşünüldüğünde, bu paralarının nerelere ve nasıl gittiği bilinmiyor mu? Aynı projelerin kendilerinin yaşaması için ölen şehitlerimizin çocukları ve aileleri için niçin yapılmadığı sorgulanıyor mu? Ülkemde yüz binlerce mağdur aile ve yetim çocuk varken bunlar başkaları için neden yapıldığı bilinmiyor mu zannediliyor?

                Bu Kürt ve Arap hayranlığının nedeni, parası alınan halka izah edilebilir mi? Adları anılan yardım kuruluşlarının reklamının yapılması ne kadar doğrudur? Başka sivil toplum kuruluşlarına bu imkân neden tanınmaz? Camileri ve okulları yakılırken kurumlarına sahip çıkamayan Diyanet İşleri Başkanlığı'nın ve Millî Eğitim Bakanlığı'nın işi bu mu olmalıydı?  İnsanlara baskı yapılarak toplanan paralar ne kadar hayırdır? Adınıza ve işlevine nasıl yakıştırıyorsunuz? Okullarda derneklerin topladığı paralar için idarecilere soruşturmalar açan iktidarın bakanı şimdi yandaşları kuruluşların oyunlarına neden alet oluyor? O sendika ise sendikacılığın dışında pazarlamacılığı ile meşhur olduğu için ona bir şey demeyi bile uygun bulmuyorum.

                Ey yöneticiler ülkede kaos sürerken, her gün yeni şehitler gelirken, okullar ve camiler yakılıp sizler onları koruyamazken, bu yaptıklarınız sizce doğru olabilir ama bilesiniz ki halk bunu farklı ifade ediyor. Sendikalar ise olanları seyrederek yapılanları desteklemiş oluyor. Çalışanların feryatlarına ise kulak tıkıyor. Görülen o ki halkı yolmanın yeni bir yolunu daha bulmuş. Yeter artık, açlıktan öldürdüğünüz insanların kefenlerini soymaktan vaz geçin.

Yazarın Diğer Yazıları