“Çanakkale Şehitleri” bugünler için mi yazıldı

Ben bir Çanakkale gazisinin torunuyum. Rahmetli dedem, Çanakkale ve Filistin ve Suriye cephelerinde savaşmış bir gazi idi ve Atatürk hayranı idi. Bana koyduğu isim de (aslında ismim ile uyuşmuyorum) bu sevgiden esinlenmiştir. Prof. Afet İnan’ı bilirsiniz, Atatürk’ün himayesine aldığı kızlardan birisi idi.
Çanakkale törenlerini izliyorum, Başbakan’ın konuşması bu törenlere damgasını vuruyor, hiç bir yeni duyarlılık, fikir ve siyaset inceliği yok  bu konuşmaların. Başbakan yine her zamanki sıralaması ile Kürt, Türk, Çerkez, Laz falan deyip duruyor, bütün bunları sıralamayı, bu zamanda öğrendik. 10 sene evvel böyle bir sıralamaya gerek duymazdık. Bu karışım bu kadar tabii idi, şimdi sanki birilerini ikna etmek için, yapay söylemler geliştiriyoruz. Bunlara kimi inanıyor, kimi inanmıyor. Yani birlik ve bütünlüğümüzden yarı yarıya kaybetmiş bulunuyoruz. Bir kısım insanları ikna ediyoruz belki ama bir kısmını da ikna edemiyoruz...

 


***

 


Bu konuşmalarda dikkatimi çeken başka bir şey de Başbakan’ın sık sık ve üstüne basa basa  “Türk” demesi oldu. Her halde Çanakkalelilerin o topraklardan ve savaşlardan kaynaklanan milli ruhu ne kadar iftihar ile taşıdıklarını biliyor.
Televizyonlarda bugünün önemini belirtmeye çalışanlar “Çanakkale ruhu, Çanakkale ruhu” deyip duruyorlar. Çanakkale ruhu nedir biliyor musunuz, tabii biliyorsunuzdur... Atatürk anlatır ya; Kur’an okumasını bilenler Kur’an, bilmeyenler La ilahe illallah deyip ezan okuyarak saldırıya geçtiler. Öndekiler ölünce, arkadakilere sıra geleceğini biliyorlardı. Onlar 5 yıldızlı otellerde iftar ederek oruç açmıyorlardı, o savaşta oruçlu idiler. Çanakkale ruhu budur, düşmana hedef olacağını bile bile bayram namazı kılıyorlardı. Çanakkale ruhu onları düşmana hedef olmaktan korumuştur. Hemşehrim Yahya Çavuş, gene hemşehrim sayılan Seyit Onbaşı bu ruhla mucizevi tavırları gösterebildiler. Sis bulutlarının, askerlerimizi namaz sırasında ve düşmana hedef oldukları bir iki durumda koruduğu hikayelerine ister inanın ister inanmayın. Ama bunlar İngilizlerin notlarında da anlatılan hikayelerdi. Bu mucizelerin Mehmetçiğin ve komutanlarının gücünü azaltacağını sanmıyorum, tam tersine onlara nasip olmuş, büyük himayelerdir.
Mehmet Akif’in Çanakkale Şehitleri’ne şiirini okuyorum da sanki bugünler için yazılmış. Hani deriz ya Atatürk’ün nutukları sanki bugün için yazılmış diye işte öyle... 
 “Tepeden yol bularak, geçmek için Marmara’ya
 Kaç donanma ile sarılmış ufacık bir karaya
Ne hayasızca tahaşşüd ki ufuklar kapalı
Nerede - gösterdiği vahşetle bu bir  Avrupalı ,
Dedirir- yırtıcı, his yoksulu sırtlan kümesi.”
Görüyorsunuz hep aynı düşman, hep aynı savunma, hep aynı vahşet ve şiirin sonlarına doğru...
“Sen ki, İslam’ı kuşatmış, boğuyorken hüsran,
O demir çemberi göğsünde kırıp parçaladın;”
mısraları var. Aynı bugünlerin kuşatılmış, parçalanmış İslam’ı gibi...  Bugün başımıza dert açan Haçlı emperyalistlerle savaşan milletimiz şimdi de aynı saldırganlığa maruz bırakılmıştır ve iktidar bu oyunların baş oyuncusudur. Başbakan nasıl olup da Çanakkale ruhundan bu kadar rahat bahsedebiliyor, hayret!
Çanakkale haberlerinden sonra ikinci sırada gelen haber de şu idi; İmralı’ya yeni bir ekip gidiyor. Nevruz kutlamalarında asılan 2 poster de şunlardı: “Öcalan’a Özgürlük” ,  “Kürtlere Statü” ...  Siz Asım’ın neslinin tükendiğini sanıyorsunuz ve çok yanılıyorsunuz. Bütün bu gayretlerin boşa olduğunu, Asım’ın nesli ve Atatürk devrimlerinin eğittiği kuşaklar gösterecek.

 


Suriye fotoğrafları

 

Son dakika: Nerede konuştuğunu takip edemedim ama televizyonu açtığımda Başbakan CHP’lilere Suriye’de çektirdikleri fotoğraflar için ateş püskürüyor, hakaretler ediyordu. İnnallahe mea’s-sabirin!
Başbakan’ın Suriye’de çektirdiği yığınla fotoğrafları ne yapalım? Ne biçim danışman bunlar!

Yazarın Diğer Yazıları