CHP’nin çıkış yolu

CHP’nin tek çıkış yolu, demokraside farkındalık yaratmaktır. Bunun için diğer partilerden farklı olarak, kayıtlı üyelere veya delegeye dayalı ön seçim yapmalıdır. Kurultaylarda listelere müdahale etmemelidir.

Siyasi Partiler Kanunu ve Seçim Kanun’ları ön seçime müsaittir. Yani Siyasi Partiler Kanunu ve Seçim Kanunu’nda değişiklik yapılmadan da CHP isterse parti içi demokrasiyi uygulayabilir. 
Siyasi Partiler Kanunu’na göre, “Siyasi partiler, milletvekilliği genel veya ara seçimlerinde, adaylık için müracaat eden ve adaylığı uygun bulunanlar arasından, adayların tespitini; serbest, eşit, gizli oy, açık tasnif esasları çerçevesinde, tüzüklerinde belirleyecekleri usul ve esaslardan herhangi biri veya birkaçı ile yapabilirler.” Demek ki bir parti istese adayların tamamını ön seçimle yapabilir. Kaldı ki 1980 öncesi kanunlarda ön seçim esas idi. Partilerin merkez yoklama kontenjanları vardı. 
CHP, bugüne kadar göstermelik olarak bazı illerde ön seçim uyguladı. Cumhurbaşkanlığı aday tespitinde, parti örgütleri tamamıyla devre dışı tutuldu. Şimdi Kurultay kararı ve liste tartışmaları, bundan sonra da parti yönetiminin demokraside farkındalık yaratmaya niyetli olmadığını gösteriyor. 
Baskın Kurultay yerine en az iki aylık bir süre verilerek, genel başkan adaylarına, proje yapma ve çalışma imkanı verilmeliydi. Partinin ilkeleri ve projeleri olmadan, insanlara dayalı ve üstelik de AKP’nin siyasi oyun alanında, onunla baş etmek imkansızdır. CHP’nin son on yılında, CHP’li olmayan ve fakat isim yapmış bir çok adayın seçimleri açık farkla kaybettiği açıktır. 
AKP’de yeni Başbakan ve yeni Dışişleri Bakanları ile yeniden bakan olmayanlar ağız birliği içinde verdikleri ortak mesaj; “İnsanların değişmesi ile icraatta bir değişme olmayacaktır. Her şey parti ilkeleri doğrultusunda yürüyecektir.” 
CHP’nin ilkeleri ve projeleri ikinci planda kalırsa ve hatta ilkesiz davranmaya devam ederse, insanlara dayalı politika yapılırsa, aynı zamanda rakip partiyle  o partiye yakın ideolojiye sahip insanları alarak mücadele edilirse, rakip partinin başarısı tescil edilmiş olur ve CHP için çıkış yolu kapanmış olur. 
CHP’nin kendi siyasi oyun alanı olmalı, derleme insanlara dayalı başarı arayışından vazgeçmelidir.
Kurultayda, ‘blok liste’ kullanılması veya çarşaf listeye karşı anahtar liste çıkarılması, adaylar arasında haksız rekabet yaratmak demektir. Antidemokratik bir uygulamadır. Dahası, aday olup da tercih edilmeyenlerin hakkı yenilmektedir. İşte bu da bir kul hakkı yemek değil midir?
Genel merkez adaylar arasında tercih yaparak, parti içinde klik yaratmış olmakta ve partide iç çekişmeler yaratmaktadır. Delegeleri bir listeye mecbur bırakmak seçme ve seçilme hakkını çiğnemektir. Delegelerin tercihlerine ipotek koymak ve onların kararlarını küçümsemektir. Elbette ki, 1300 delege, parti yönetiminde olan birkaç kişiden daha isabetli karar verecektir.
Parti yönetiminde olan birkaç kişiden bazılarının, arkadaş, ortak, dost ve akraba gibi yakınlarını kayırmayacağını, inanç ve etnik ayrımcılık yapmayacağını kimse iddia edemez. Ancak ve ancak 1300 kişinin ortak aklı böyle bir ayırımcılığın sakıncalarını ortadan kaldıracaktır. 
Parti tabanı ve delegenin bu konuda hassas olması gerekir. Delegeler, partinin yapacağı demokratik çıkışı, kendi beklentilerinden önde tutmalıdır. Çocuklarımıza, insan hakları ve demokrasiye dayalı bir düzen miras bırakmak, bugünkü çıkarlarımızdan daha önemlidir.  

Yazarın Diğer Yazıları