Çin'ledi iki kitap beni...

Çin'i biliyor muyuz, bilmemiz gerekiyor mu?

Yanıt: Bilmiyoruz, bilmemiz mutlaka gerekiyor. Neden? Çünkü dünyanın en büyük ülkesi, dünyanın en hızlı büyüyen ülkesi, büyük bir tarihi var, ortak tarihimiz var, yakın geçmişlerimizde benzerlikler, koşutluklar var... Dahası, gelecek planlaması yapacaksak eğer ulusça, Çin bilgisi bu planda mutlaka olmalı.

Peki ben Çin'i biliyor muyum? Bildiğimi sanıyor muşum, bilmiyor muşum, şimdi öğrendim, daha doluyum, bilgiliyim... Nasıl öğrendim biliyor musunuz? Birkaç hafta önce "Ayasofya" kitabı hakkında bu köşede yazı yazdığım genç-araştırmacı yazar Coşkun Faik Kavala'nın biri 600, öbürü 275 sayfa olan 2 değerli eserini bir haftada, sindire sindire, notlar ala ala okuyarak.

Coşkun Faik Kavala, Çin'ce öğrenerek, Çin'e giderek, birincil kaynaklardan işi aslından öğrenerek yazmış bu yapıtları.

"Ekonomik Milliyetçilik" diye bir kitap dosyam var, "Atatürk Ekonomisi" adlı kitabımın genişletilmişi, daha doyurucu hale getirilmişi. Çok emek verdim fakat hiçbir yayınevi basmaya yanaşmadı, "satmazmış"... Oysa memleket milliyetçiden geçilmiyor. Üzüldüm bu duruma, dosya öylece duruyor. Fakat Sayın Kavala'nın "Doğu Uyanıyor/Çin Devrim Tarihi" (Resse Yayınları), adlı kitabını okuyunca, "İyi ki o kitabım yayımlanmamış, bu kitaptan yapacağım alıntılar olmasaydı eksik olurdu" diye düşündüm.

Evet, Çin Devrim Tarihi... Çin; ipek, çay ve porselen gibi mutlak üstünlüğü olan ürünlerle dünyanın fabrikası sayılıp, kendine yeten bir ülke iken, İngiliz şeytanlığı ile afyon sokulmaya başlanıyor İngiliz sömürgesi Hindistan'dan bu ülkeye. Halk afyon bağımlısı, devlet yetkilileri de rüşvet bağımlısı yapılıyorlar. Ticaret dengesi ipek ve çaydan dolayı Çin lehine iken, bu afyonlanma ile İngiliz lehine dönüyor. Çin buna duyarsız kalamıyor elbette, fakat diplomasi para etmiyor, iki tane afyon savaşı oluyor, bu savaşlar Çin'i aşağılanma asırlarına götürüyor. Sonra arayışlar, reformlar, sonra Japon işgalleri, acılar, iç çatışmalar... Ve bunları önleyip bugünkü süper Çin'in doğuran üç devrim: Sun-Yat-Sen'in 1911'deki halkçı devrimi, ardından Mao'nun büyük ve uzun soluklu mücadele sonunda yaptığı devrim, kurduğu büyük devlet ve son olarak Deng Xiaoping'in piyasa sosyalizmi-karma ekonomi devrimi.

Yazar, bu kitabında, Çin'in ders kitaplarında Atatürk ve devrimlerinin okutulduğunu söylemekle kalmıyor, bu metinlerin tamamını da aktarıyor okura. Bütün bunları okurken, Atatürk'ün büyüklüğünü de bir kez daha anlıyorsunuz. Karma ekonomi seçeneğine Çin, onca deney, sınama-yanılma ve süreçlerle geçerken, biz 1923-1938 döneminde bunu başarıyla uyguladık, bir mucize yarattık, sonraki iktidarlar da kör topal da olsa bunu uyguladılar... 1980'e ve Özalizm'e kadar... "Karmakarışık" ekonomi denilerek alay edilene kadar... Tayyibizm de o yolda elbette... 

Evet neyse, ikinci kitaptan söz edelim kısaca, yerim az kaldı. "Çin Kitabı/Uygarlığın Beş Bin Yılı"... Hani sorarlar ya, "Çok gezen mi bilir, çok okuyan mı?", benim yanıtım elbette çok okuyandan yanadır da, eğer Çin'i gezecekseniz, bu kitabı okuduktan sonra geziniz.

Kitaplarında Değerli Kavala, Doğu Türkistan konusuna da değiniyor elbette. Bilgiyle, akılla, yansızlıkla, nesnel olarak... Tek yönlü beslenenler, bunları okumalılar mutlaka ve ezberlerini bozmalılar.

Yazarın Diğer Yazıları