Çocuğun karnesi

Okullar yarıyıl dönemine ya da okul bitim dönemlerinde hem aileyi hem de öğrenciyi karne heyecanı kaplar. Bu heyecan verici bir telaş ve coşkudur. Tüm aileler çocuğunun karnesi iyi olduğu zaman mutlu olur ve gururlanır. Ama karnedeki notları zayıf olan çocukların da olabileceği hayatın bir gerçeğidir. Çocuğumuz karnesiyle geldiğinde bir veya birkaç kırık notu olması onu sevmememizi gerektirmez. Çocuğa çok sert tepki gösterelim, hatta dövelim ki o da durumun vahametini anlasın derslerine çalışsın diye düşünüp çocuğa karşı çok katı tutuma giren anne babalar çocuklarının ruhsal durumunu tehlikeye attıklarını düşünmelidirler. Aile çocuğa zayıfları için kızabilir. Ama çok katı ve ağır tepkiler çocuğu korkutabileceği gibi, çocuğu dersten ve okuldan soğutabilir. Çocuğun kendine güvenini olumsuz yönde etkileyebilir. Çocuğa zayıfından dolayı kızmalı. Ama onunla konuşup, yardımcı olabileceğinizi de göstermeli, ona destek olacağınızı anlatmalısınız. Karnede zayıf olması demek hayatın sonu demek değildir. Bu zayıflar düzeltilebilir. Ailelerin yapması gereken çocukla ile ilgili olmak, onları günü gününe takip etmektir. Okul aile işbirliği her zaman istenilen bir çalışmadır. Bu çalışmada okul aile ile her yönden işbirliği içinde olursa çocuğa daha fazla yardımcı olunabilir. Zaten ana amaç da çocuğu en iyi şekilde eğitmektir. Bütün bu yazıların aşağı yukarı bir amacı var. Karne döneminde son yıllarda acı tablolarla karşılaşılmaktadır. Gazetelerde bu konu ile ilgili çarpıcı ve acı haberler çıkmaktadır. İntihar eden, okuldan kaçan ya da ailesi tarafından şiddede maruz kalan çocuklar ile ilgili haberler Türkiye’nin son yıllardaki acı gerçeği haline gelmiştir.  Eğitim altyapısının tam olmaması, ailelerin yeterli bilince sahip olmaması sosyo kültürel yapısı nedeniyle en çok zararı ğrenciler görmektedir. Okulu sevdirilmemesi nedeniyle zaten ailesinin zoruyla okumaya çalışan çocuk karnesini annesine veya babasına göstermekten öylesine korkar ki, çareyi bazen evden kaçmakta bulabilir. Bu yolda kötü niyetli kişilerce suiistimal edilir. Bu tehlikeli sonuçları yaşamamak için ailelerin aceleci olmaması gerekr. “Hışımla kalkan zararla oturur” atasözünü unutmadan dayak ve ağır cezalandırma yolunu değil; işbirliği, anlayış, destek ve yardım, konuşma, anlamaya çalışma yolunu seçelim. Bu dönemde okul aile işbirliği içinde psikologlardan mutlaka destek alınması gerekmektedir. Psikolog hem aileye hem de öğrenciye psikolojik destek vererek bu zorlu sürecin atlatılmasında yardımcı olabilir.

Yazarın Diğer Yazıları