Korkunun insan hayatını zindan ettiğini, kişiyi soyutladığını, izole ettiğini ve de kendine güvenini olumsuz yönde etkilediği bilinmektedir.
Bir diğer deyişle korku insanı mutsuz etmekte ve başarısız kılabilmektedir. Kişi korku ile yaşarken rahat, huzurlu, hoşgörülü olamamaktadır. Kişinin sadece kendisi rahat ve mutlu olamadığı gibi çevresindeki kişiler de bu korkudan paylarına düşeni almaktadırlar.
Hiç kabahatleri olmadan onlar da sınırlanmakta, kısıtlanmakta, zorlanmakta ve de verimli olamamaktadırlar.
Ben hep korkunun çözümü var, korku ile yaşamayın, hayatınızı sınırlamayın, sizin ve yakınlarınızın da mutlu yaşamaya hakları var diye yazmışımdır.
Eğer konu sizin korkularınızsa bu
korkular hem ailenizi, hem eşinizi etkileyebilecektir.

Psikolojik dengeleri bozulur
Dahası da var. Eğer çocuklarınız varsa en fazla bu durumdan çocuklarınız etkilenecektir. Özellikle çocuklar annedeki korkuları daha fazla benimsemektedirler.
Anne özellikle bir baskı kurmamış olsa da, çocuk anneden ister istemez alınır. Anne babalara bir tavsiyem çocuklarını özellikle daha sonradan onlar için gerekli kurum ve kişilerle sakın ve sakın korkutmasınlar.
Özellikle doktor, iğneci, hemşire gibi... bu konular çok eskide kaldı demeyin.
Şimdilerde de bu tür korkularla karşılaşmaktayız. Ayrıca günümüzde yeni bir korku da bu gruba dahil oldu.
Öğretmenine seni şikayet edeceğim, evde ne kadar yaramaz olduğunu veya beni üzdüğünü anlatacağım biçiminde söylenen, hatta iyi niyetle söylenen sözler çocukların psikolojik dengelerini olumsuz yönde bozmaktadır.
Hatta yapılan araştırmalar kekemeliğin bu tür korkuların yaşandığı evlerde daha sık görüldüğünü vurgulamaktadır.