"Çok acı..."

Görmüşsünüzdür... 15 Temmuz hain darbe girişiminin yıl dönümü için hazırlanan o afişleri. Hepimizin yüreğinde o karanlık gecenin acı dolu anları dakika dakika tazelenirken o afişlerin hiç de içinize sinmediğinden adım gibi eminim. Hain darbeci askerlere lanet okurken, o afişlerde Türk askerinin itibarsızlaştırılmasına, hakaret edilmesine yürek dolusu tepki gösterdiğinize ve asla onay vermediğinize de eminim. At izini it izinden ayırt ettiğinizden de hiç kuşkum yok...

İç politika goygoyculuğunun pervasızca sürdürüldüğü iktidar cephesinde Türk askerini aşağılayan o 15 Temmuz afişleri hangi aklın ürünü?.. Hem bir taraftan Afrin'e savaş tam tamları çalacaksın diğer taraftan da moral motivasyonu dip noktada bulunan Mehmetçiğe hakaretler yağdırmaya devam edeceksin!..

"Çok acı..."

O gece için filmi geriye sarmayı hiç istemem. Ancak!.. Bazı gerçekleri de tekrar tekrar hatırlatmak ve altını çizmekte fayda var.

1- 15 Temmuz hain darbe girişimine TSK'nın kahir ekseriyeti karşı durdu.

2- Şu anda TSK'nın General ve Amiral kadrosundan neredeyse yarısına yakın bir bölümü FETÖ'den tutuklu olabilir. Ama şunun kesinlikle ıskalanmaması lazım; kahir ekseriyetteki icraatçı komutanlıkların kesin ve kararlı tutumları. Yani, kahraman o alt kadrolar.

3- Hain darbe girişimi gecesinde icracı komutanlıklar diğer (darbeye katılmayan) General ve Amirallerle birlikte hareket ederek darbeye karşı kesin ve tavizsiz bir direnç gösterdi.

4- Şu çarpıcı örneği verelim. 15 Temmuz gecesi Ankara'da sokağa çıkabilen tank sayısı 17. Etimesgut zırhlı birliklerinde bilebildiğim kadarıyla bin civarında zırhlı araç var ve bunların 300 civarı tanklardan oluşuyor. Sadece bu rakamlara bakarak icracı komutanlıkların o gece nasıl bir tavır takındığını görmek mümkün.

5- Eldeki tüm belgeler ve askeri cerideler gösteriyor ki, darbe girişiminin yaşandığı gece icracı komutanlıklar hainlere karşı büyük bir direnişi tavizsizce gösterdi.

O yüzden, bu hain darbe girişimini önleyen en büyük etken kahraman Türk Silahlı Kuvvetleridir.

O afişlerde, TSK'yı çökerten halk gibi göstermek kahraman Mehmetçiğe büyük bir hakarettir.

"Çok acı..."

Verilen talimatlar doğrultusunda havuz medyasının da 15 Temmuz etkinlikleri kapsamında Türk Silahlı Kuvvetleri'ne hakaret kampanyasına su taşıması... TSK'nın başta icracı komutanlıklar olmak üzere kahir ekseriyetinin hainlere karşı sergilediği kahramanca duruştan bir nebze bile bahsetmemesi...

"Çok acı..."

Yukarıda sıraladığım maddeler kadar önemli olan ve 15 Temmuz gecesinin perde arkasında kalan bir bilinmeyeni artık ortaya çıkarma zamanı da geldi. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar'ı bazı eksikliklerinden dolayı eleştirebiliriz. Ancak, Akar'a "o gece diğer kuvvet komutanları ile birlikte neden derdest edilmedi" diye üzerinde kuşku bulutları bırakacak haksız eleştiriler yapılıyor.

1- O gece, Hulusi Akar, odasına gelen ve onu ikna etmeye çalışan hain darbecilere en baştan beri şiddetli direnç göstermiş ve sinkaflı küfürler savurmuştur. Odasında yaşanan yumruklu ve boğaz sıkmalı kavga, Genelkurmay Başkanlığı Basın Halkla İlişkiler Daire Başkanı ve olayın şahidi Tuğgeneral Ertuğrulgazi Özkürkçü'nün ifadelerinden medyaya yansımıştır.

2- Hain darbecilerin tepe kadrosunda olan AKP Sakarya Milletvekili Şaban Dişli'nin kardeşi Mehmet Dişli'nin o gece yanındaki hainlere 2-3 saat süreyle "ben komutanı ikna ederim" tavrı derdest edilmemesinde etkili olmuştur. Dişli'nin çabalarında başarılı olamadığı da tüm belgeleriyle ortadadır.

3- MİT Müsteşarı Hakan Fidan ile yapılan görüşmeler sonucunda Hulusi Akar'ın o gece adli müşavir Hayrettin Kaldırımcı'ya (sonradan FETÖ'den tutuklandı) "karargahtan ayrılma. Bu gece bazı tedbirler alabiliriz" talimatı vermesi hain darbecilerde paniğe sebep olmuştur. Tam bu noktada, Akar'ı darbe girişiminin zamanlamasını kestirememekte eleştirebiliriz ama MİT'teki istihbarat zafiyetini de göz ardı edemeyiz.

Genelkurmay Başkanı nezdinde Mehmetçiği aşağılamak, hakaret etmek...

"Çok acı..."

    *******

Bir parmak bal!..

   ********

ABD, Türkiye'ye garanti verdi... Neyin  garantisi?.. Görüntüde adı "Demokratik Suriye Güçleri"nin (PKK/YPG) Washington'da düzenlenen IŞİD ile mücadele koalisyonu toplantısına katılmayacağının garantisi!.. Havuz medyasına da davul zurna çaldırılıyor...

Henüz aklımızı kaybetmedik!..

Bölgedeki askeri kaynaklardan öğrendiğime göre, bundan 3 gün önce ABD, tam 8 TIR dolusu sıfır kilometre zırhlı aracı ve bir o kadar mühimmatı kendi elleri ile PKK/YPG'ye teslim etti. Dahası var;

Genelkurmay Başkanlığı'nın dünkü yazılı açıklamasına yansıyan:

"04 Temmuz 2017 tarihinde 8'inci Kolordu Komutanlığı sorumluluğunda (Muş/Şenyayla kırsalı) yürütülen taarruz helikopterleriyle destekli operasyon neticesinde, yapılan arazi arama tarama faaliyetlerinde bölücü terör örgütü mensubu bir kadın terörist ölü olarak ele geçirilmiştir...

Ölü ele geçirilen kadın teröristin üzerinde bir adet çöl kamuflajlı termal kamera ile çok sayıda örgütsel doküman bulunmuş..."

Hani, ABD'nin PKK/YPG'ye yaptığı silah yardımlarının listesi Türkiye'ye veriliyor ve bunların da sınırlarımız içine geçmesine müsaade edilmiyordu ya!..

Bölgedeki askeri kaynaklara sordum, "çöl kamuflajlı ne manaya geliyor" diye. Aldığım cevap, "ABD'nin terör örgütüne IŞİD ile mücadele bahanesi adı altında yaptığı silah yardımları hâlâ Türkiye'ye sokuluyor ve ele geçirdiğimiz bu silahların Suriye ve Irak'tan sokulduğunu tespit ettik" şeklinde oldu.

ABD Dışişleri Bakanı Tillerson'un Türkiye'den ayrılmadan önce, "ilişkileri tamir ediyoruz" ve sözde SDG'nin Washington'a çağrılmama kararına Ankara nasıl bakıyor?.. Şöyle: "Bölgede TSK'nın gücü, ABD, İngiltere ve Almanya'nın istediği gibi kırılmadı. ABD, Suriye'de üs kursa da hâlâ İncirlik'e muhtaç. İncirlik'i kaybetmek istemiyorlar. İleride farklı talepleri de söz konusu olabilir. Ağzımıza bir parmak bal çalıyor güya..."

Diğerlerini bilemem ama Ankara yemiyor!..

Yazarın Diğer Yazıları