Hükümet sayısal çoğunluğu yitirip çözüm sürecini "buzdolabına" kaldırınca itiraflar dökülmeye başladı.

İşte en tepeden bir kaçı...

Yalçın Akdoğan: Örgüt sözünde durmadı. Sadece karakol basmadı ama yol kesme haraç alma adam kaçırma gibi eylemler devam etti.

Burhan Kuzu: Son bir iki yıllık gelinen nokta eşkıya dağdan şehre indi. Ve çözüm süreci adına da Hükümet olarak aman diye alttan alındı.

Bülent Arınç: "PKK Çözüm Sürecini yeniden güçlenmek, silahlanmak, devrimci halk ayaklanması için uygun ortamı bulmak amacıyla sinsi bir biçimde kullandılar". "Bizi aldatmış kabul edebilirler, biz kendimiz aldanmadık. Her şeyden haberimiz vardı."

Bir de yandan alalım...

Ahmet Taşgetiren: "Bu 'Çözüm Süreci' dediğimiz zamanda PKK-KCK'nın bölgede yapısının daha derinleştiği bir dönem yaşamışız biz. Bunu bugün daha iyi görüyoruz."

Bu da hükümetin çözüm ortağı PKK'dan: "Müzakereler sırasında büyümeye ve örgütlenmeye devam ettik."

Bütün bu itiraflar bugünkü noktaya nasıl geldiğimizin, eşkıyaya nasıl göz yumulduğunun itirafı.

Peki bunun bedeli ne? İtiraf sahiplerinin "teröre göz yummak" suçunu işlemesinin bir bedeli yok mu?

Var elbet...

Her gün yenilerini gördüğümüz şehit tabutları, o tabutlara sarılmış ağlayan analar, eşler, çocuklar...

"Vatan sağ olsun" diye gözyaşı döken Babalar.

"Vatan Sağ olsun" elbette, ama Vatan bu işi bu noktaya getirenlerden de hesap sorsun arkadaş!

4 Yanlış 1 Doğru

Yanlış.

MHP, AKP'yi kafadan reddetmedi. MHP, AKP'nin "dört seçenek" dediği seçim hükümeti kombinasyonlarını reddetti. Yani AKP'nin kafasında bir koalisyon değil seçim hükümeti vardı, bu da AKP'nin "toparlanma" formülüydü.

Yanlış.

MHP, AKP'yi HDP'nin kucağına itmedi. AKP ve HDP 2010'dan beri zaten kucak kucağaydı. Oslo'dan beri ve hatta kanın aktığı şu süreçte dahi.

Yanlış.

MHP, AKP'yi HDP ile aynı fotoğraf karesine sokmak için "tezgah" kurmadı. AKP zaten o aile fotoğrafının tam ortasında idi. Merak edenler Başbakan'ın "Kak Mesud"la, Cumhurbaşkanı'nın Şivan Perver ile el ele fotoğraflarına, Dolmabahçe'de çektirilen aile fotoğrafına göz atabilir.

Yanlış.

MHP şu zor günlerde ülkeyi hükümetsiz bırakmadı. AKP karşı tarafın taleplerini dikkate almadan kendi hükümet modellerini dayattı, muhalefet kabul etmeyince de "ülkeyi hükümetsiz bıraktılar" dedi.

Doğru.

MHP yine derdini anlatamıyor. Hayır, haksız olduğu için değil, iletişim problemi olduğu için, iletişim araçlarını yeterli, etkin ve zamanında kullanamadığı için.

Gecenin üçü, üç "Ülkücü" ile...

Cuma gece 03.00 uykum kaçmış, ekranda dört "adam" MHP ve Bahçeli'nin hükümet kurmamakla ülkeyi ne kadar büyük bir tehlikeye attığını anlatıyor.

Üçü Ülkücüymüş...

İkisi iktidarın adam bulamayınca bulup konuşturduğu türden, siyasi tarihe girmeyi bırakın, MHP'nin bir belde başkanı kadar bile siyasette iz bırakamamışlardan.

Üçüncüyü anlıyorum. Siyaset yaptığı partisinin çıkarına, yine partisine "yakın" kanalda konuşmalar yapıyor.

Programın ana fikri belli. MHP hükümet kurmamakla çok kötü etti, Ülkücülere zarar verdi. Dolayısıyla oyları düşecek. İspat mı? "İşte biz! Biz eski Ülkücüler bu konuda MHP'yi eleştiriyoruz", vs...

Peki bu arkadaşlar MHP'ye en son ne zaman oy vermişler? Muhtemelen 1978 seçimlerinde. Ondan sonra ne yapmışlar? Biri hariç, MHP'nin kapısına uğramamışlar...

O biri de MHP Genel Başkanı tarafından bir kere büyükşehir belediye başkanı adayı, birkaç kez de milletvekili adayı yapılmış.

Ne dedikleri önemli değil. AKP'nin her seçim döneminde sarıldığı "eski" tiplerin söylediklerini tekrar ettiler. Orijinal bir şey yok yani.

Lakin...

Daha geçtiğimiz dönem MHP'den belediye reisliğine aday olan arkadaşın 2002'de idamın kaldırılma sürecinde yaşananlarla ilgili olarak MHP'yi eleştirmesine kafam takıldı.

Buradan sormak istiyorum...

Sayın vekil, anladığım kadarıyla MHP'nin idamın kaldırılması sürecindeki tavrına bozuksunuz. Peki o süreçten yıllar sonra ve defalarca bu partiden neden aday oldunuz?

Anladığıma göre MHP'nin eleştiri konusu ettiğiniz siyasi tavrının yeni değil, ta 2002'de farkındaymışsınız. Bunu bile bile bu partide siyaset yapmış olmanızı nasıl izah ediyorsunuz?