Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Agah Oktay GÜNER

Agah Oktay GÜNER

Cumhuriyetimiz 91. yaşında

Cumhuriyet Bayramımızın 91. yaşını milletçe kutladık. Sevincimiz ve üzüntümüz bir arabaya koşulmuş iki yağız at gibidir. Sevinçliyiz; genç nüfusumuz, artan milli servetimiz, gelişen sanayimiz ve güçlü silahlı kuvvetlerimiz var... Üzüntümüz; yanlış bakışlar sebebiyle bitmeyen terördür. Bize karşı terörü örtülü savaş olarak kullanıyorlar. Ne yazık ki bazı sorumlular bunu anlamıyor.
Türkiye bu 91 yılda çok büyük işler başardı. Yerli sanayisini kurdu, dünya ticaretinde belli bir ihracat payına sahip oldu. Eğitim alanında bütün eksikliklere rağmen çok değerli araştırma ve ilim kadroları yetiştirdi. XX. asrın başında Romanyalı diplomat T.G. Djuvara tarafından kaleme alınan  “Cent Projet de Partage de la Turquie”  adlı eser; Osmanlı Devleti’ne karşı; Hıristiyan dünyasının duyduğu zalim düşmanlığın ulaştığı boyutları gözler önüne sermiştir. Bu kitapta yer alan düşmanlık projeleri merhale merhale tatbik mevkiine konulmuş, Haçlı zihniyeti sebebiyle; Ruslar doğudan, İngiltere, Fransa ve Almanya batıdan Osmanlı’ya karşı savaşlar açmıştır. Ancak bileğimizi bükememiş dost
olmuşlardır.
Osmanlı asırlarca, Balkanlarda inşa ettiği ihtişamlı medeniyeti ile; dünya insanlığına eşsiz bir yaşayış üslubunu, en güzel örnek olarak taşımıştır. Osmanlı dil, din, ibadet, musiki, mimari bütünüyle kültür hayatını kendi kimlikleri içinde, hâkimiyeti altında bulunan kavimlere yaşatmıştır. Ne yazık ki bu muhteşem hoşgörünün karşılığı, Hıristiyan taassubuna dayanan kilise sayesinde güdümlü düşmanlık olmuştur. Ruslar, Ortodoks papazlarını pansilavist ideoloji ile teşkilatlandırmış ve kiliseler isyancıların karargâhı olmuştur. İngilizlerin gayretiyle batıda Yunan devleti kurulmuş, doğuda Kürt aşiretlerin arasına nifak tohumları ekilmeye başlanmıştır. Bu gayretler insanlığın bir daha eşini emsalini göremeyeceği Balkan medeniyetine son vermiştir. Osmanlı Devleti 1683 II. Viyana kuşatmasından sonra devamlı toprak
kaybetmiştir.
Batı’nın hazımsızlığı
Mağlubiyetlerin toplumda meydana getirdiği yıkılmışlık duygusu;
Çanakkale Deniz ve Çanakkale Kara Zaferiyle son bulmuştur. Türk ordusunun Çanakkale Zaferini omuzlayan Mustafa Kemal ve arkadaşlarının güzide kadrosu Kurtuluş Savaşını başarmıştır. Gazi Paşa ve arkadaşları Anadolu’ya geçtikleri zaman karşılarında yine aynı zalim düşman zihniyeti vardı. Lozan Müzakereleri’nde İnönü’ye:  “İstediklerinizi aldınız ama yarın iş yapmak için paraya ihtiyacınız olacak. O parayı size vereceğiz, karşılığında bugün verdiklerimizi teker teker geri alacağız”  diyen Lloyd George, Atatürk’ün ölümünde yayınlamış olduğu (Truth About Peace Treaties,1938/Londra) kitabında:     
“Küçük Asya’nın en güzel yerlerine ben, Yunanlılarla İtalyanları yerleştirmek isterdim. Ey Amerikalılar, tıpkı sizin yaptığınız gibi: siz nasıl Kızılderilileri itmiş, batıya doğru sıkıştırmışsanız, dünyanın en güzel yerlerini ele geçiren Türkler içinde aynı muamelenin tatbiki lâzımdır” diyordu.
1918 yılının Batı dünyasına; “Osmanlı İmparatorluğu ve Türkler Batı ailesinden değildir”  fikri ve tezi hâkimdi. Bu çevre Türk ordularının kazandığı zaferi asla hazmedemedi. Rusya’da Bolşeviklerin iktidarı elde etmesi ve komünist rejimin kurulması Türkiye’nin dış politikada manevra alanını güçlendiren bir gelişme olmuştur. Atatürk, her türlü emperyalizme karşı koyan politikalarla devleti düzenlemiştir.
Yeniden diriliş
Cumhuriyet halk çocuklarının önünü açmıştır. Subay polis, öğretmen yetiştiren okullarda devlet bursu kazananların her eğitim dalında parasız okumaları
sağlanmıştır.
Trablus, Balkan, I. Cihan Harbi ve İstiklâl Harbi’nin tırpanından kurtulabilmiş insanlarımız, Cumhuriyetin elindeki malzeme oldu. Bu malzemenin sağlık sorunları çok ağırdı. Cumhuriyet demir bir sağlık politikasıyla dertleri ülkeden sildi. Köylü perişandı. Savaş olunca hatırlanmış, cepheden cepheye koşmuştu. Alınan tedbirlerle köylünün yüzüne renk geldi. Köy yollarına, köy alt yapısına büyük önem verildi. Sanayileşme yolunda Sümerbank ve Etibank önemli adımlar oldu.

Atatürk diyor ki: "Türkiye Cumhuriyetini kuran halka Türk denir", "Türkiye Cumhuriyetinin temeli, Türk Ordusunun eşsiz kahramanlığı ve yüksek Türk Kültürüdür". Devlet ve millet hayatımıza yön vermeye yetecek bu sağlam prensiplere sımsıkı sarılalım. Cumhuriyetimizin dayandığı laiklik, sosyal hukuk devleti olma, milli kültüre önem ve ağırlık verme esaslarını göz ardı etmeden bütün milleti Cumhuriyetin güçlü idaresi altında adaletle, ilimle bir arada yüceltmeye bakalım. Gerisi boş sözlerdir. 91 yıl önce gazilerin kanı, alın teri ve şehitlerin canlarıyla kurulan Cumhuriyete, onun değerlerine bağlı olmak namus borcumuzdur. Atatürk'ü ve silah arkadaşlarını o günün sivil kadrolarını rahmetle ve minnetle yâd ediyoruz. Cumhuriyet Bayramınız kutlu olsun!

 

Yazarın Diğer Yazıları