Davulu delen Jaguar Partisi

Dün de ucundan kenarından dillendirdim; İstanbul'un çiçeği Erguvan'dır. Bu şehir, rengini ondan alır. Beşir Ayvazoğlu'nun yeniden vurguladığı gerçekle nostalji yapmak hoşuma gider. Daha önceleri de yazdığım gibi Kenan Işık'la bir ara parti kurmaya heveslenmiştik. İlham kaynağımız merhum Tayyar Şafak olmuştu. Gerçekleştirdiği, hatta seçime katıldığı "Büyük Anadolu Partisi" idi. Her şeyin yasal açıklardan yararlanılıp mizah gözlüğüyle gerçekleştirildiği bu siyasi oluşum katıldığı ilk seçimden dördüncü olarak çıktı. Tercüman'ın Ankara bürosundan pek çok isim aday listesinde yer aldı.

Bu kadar oy alınışındaki birkaç nedeni saymak istiyorum. Amblemi, bir ilkti; "Davulu delen Jaguar". Davul, Zeynep Özal'ın baterist eşi Asım Ekren'i hatırlatıyordu. Jaguar ise bir hayvan değil de dönemin rüşvet unsuru olarak kabul edilmişti. Gazeteci arkadaşlarımız, tabiri caizse haberciliği bir kenara bıraktılar. Kampanyalar hazırladılar. Hatta TRT'deki konuşmaların en önemli ismi Nazlı Ilıcak oldu. Bir medya grubunun böylesi çabası neredeyse Meclis'te grup kurduracaktı.

İyi bir yapım şirketinin bu konuya eğilmesiyle olağanüstü "politik hiciv dizisi" yapabileceğinden eminim. İngilizlerin ses getiren "Emret Başbakanım" gibi yapımlar bizimkinin yanında hafif kalacaktır. Anlayacağınız dostum Kenan Işık'la planladığımız partide rahmetli Şafak'ın etkisi büyüktü. Bize özgü taraf Erguvanlardı. Bir de Kenan'ın "en güvenilir insan" anketlerinden devamlı olarak birinci çıkması diğer tezimizdi. O "Son Kararın mı?" diye sorması unutulur cinsten değil. Hâlâ ona yakın taklidini bulamadık. Işık gibi ses tonu ve diksiyon kimde vardı? İşte halkın aradığı gerçek lider demiştim. Yine bana dönecek olursam hiçbir zaman aktif politikaya bulaşmadım. Kenan Işık da öyle. Bu konunun tekrar gündemime gelmesine vesile olduğundan Beşir Ayvazoğlu'na teşekkürü unutmuyorum.

***

Galiba şaşırdı

Devlet ve hükümet uçaklarının "özel davetlisi" konumuna gelen Hakan Çelik bu defa şaşırttı ya da hükümet protokolünde ekrana çıkaracak kimse kalmadı. Programında ilk defa bir bakan ve üst düzey bürokrat görmedik. Digital teknoloji yazarı Serdar Kuzuloğlu ve fütürist Ufuk Tarhan ile söyleşi yaptı. Konuşmalar çok yavan geçti. Ayrıca Kuzuloğlu fazla kasıldı. Tarhan Hanımefendi ise sade vatandaşın çözemeyeceği ne kadar yabancı kelime varsa kullandı.

CNNTÜRK'te aynı gece benzeşen bir tartışma, daha anlaşılırdı. Deniz Bayramoğlu'nun uzmanları halka dönük laflar ettiler. Konu olarak işlenen başarının nedenleri net şekilde kafalara sokuldu. Her şey anne karnında başlıyor. Başarının biyolojik kökeni ve genlerin buna etkisi mutlak. İzlemeyenler için yazıyorum; "Çin ve Hindistan'dan müthiş bir nesil geliyor". Gelecek bu iki ülkenin olacak.

Deha kabul edilen Aynştayn'ın matematikten çakıp, okul değiştirmesinin gündeme getirilmesi, berbat lise hayatımı hatırlattı. Bir de Acun Ilıcalı'nınkini. Neyse, ben sonradan açılıp vaziyeti kurtardım. Acun da maddi anlamda köşeyi dönüp geleceğini garantiledi.

***

Hodri meydan

Yaşar Usluer'in bence önemli bir yazısını özetleyerek kullanmanın gerekli olduğuna inanıyorum:

'Burhan abi merhaba,

* 'Tribüne oynayan başkanlar' başlığınız cuk oturdu. Her şeyi özetliyor. Aklın yolu bir. Söylediğiniz gibi Bahçeli, çoktan kaybettiği tabanını 'yeniden kazanabilir miyim' hesabında. Çıkacak yasanın geriye işlemeyeceğini bal gibi biliyor. Kimsenin, bunu yemeyeceğini bile bile lades peşinde. Bahçeli bunu hep yaptı/yapıyor.

* Hatırlayınız, 1999 seçimlerinden önce her mitingde "Biz iktidara gelirsek Apo'yu asacağız, anaların gözyaşını dindireceğiz, şehitlerimizin kanını yerde bırakmayacağız" diyerek yüzde 18 oy alan Bahçeli idi. Sonra da yargılama sonucu idamı kesinleşen terörist başının infazı için dosyanın Meclis'te oylanması gerekiyordu. O günkü şartlarda dosyaya hiç kimse "hayır" oyu veremezdi. Ama maalesef dosyanın Meclis'e gelmemesi için protokol imzalayan Başbakan Ecevit ile birlikte koalisyon ortağı Yılmaz ve Bahçeli değil miydi? Daha sonra da "idamın TCK'dan kaldırılmasına" Bahçeli/MHP "hayır" oyu vermiş miş! Yemezler. Aynı Bahçeli 2007 seçimlerinde sanki asılabilecekmiş gibi, terörist başını asması için Erdoğan'a ip atmadı mı?

* Görüldüğü gibi Bahçeli her zaman tribünlere oynasa da "Kedi her zaman pilav yemez" misali seçmen artık yemiyor! Erdoğan da 12 Eylül 2010 referandumunda "12 Eylülcüleri yargılayacağız" diye tribünlere oynamış "yetmez ama evet" diyen tatlı su ülkücülerinden ve solcularından oy almıştı. 16 Nisan Referandumundan önce idamı gündeme getirmesi tribünlere oynamaktan öteye gedemez. Pazar günü Ak Parti'nin Genel Başkanı olacak. Hadi bakalım idamı Meclis'e getirsin/getirebilecek mi? Kendisinin de söylediği gibi "GEÇTİ BOR'UN PAZARI". İdamı kimse Meclis'e getiremez.'

...

BAŞSAĞLIĞI: İyi gazeteci ve iyi insan Aydoğan Kaçıra da Hakk'a yürüdü. Aydoğan kardeşime rahmet, ailesi başta yakınlarına başsağılğı diliyorum. Mekanı Cennet olsun.

Yazarın Diğer Yazıları