Deve bile girdi ama yine de sorayım...

Barbaros Şansal linç edilmeye, biz de onun linç edildiğine dair haberlere alıştık. İnsanlık dışı bir cümle oldu ama hali kanıksadığımdan değil "fotoğraf"ın nakli yazdığım.

***

Şansal'ın bünyesi daha kaç tekmeyi, tokadı, yumruğu kaldırır bilemiyorum ancak bizim, toplum olarak ebed müddet bu Teksasvari adalet anlayışıyla hizaya çekile çekile yaşayamayacağımız ortada.

Dolayısıyla...

Şansal'ın paylaşımlarından, ona katılıp/katılmamaktan (o apayrı bir tartışma konusu ve tartışmaya değer bulan varsa tartışabilir elbette) bağımsız olarak bugün hep birlikte itiraz etmemiz gereken, dün gün boyu döndürüle döndürüle yayınlanan o müstebitlik olmalı kanımca.

Hiçbirimiz hiç kimsenin düşünce, fikir, ifade ve hatta zırvalama özgürlüğünün "noter"i değiliz; ortada hak ve özgürlüklerinin kötüye kullanılarak "suç aleti"ne dönüştürülmesi gibi bir durum varsa "hukuk devleti" ne güne duruyor? Ne demek "apronda bekleyen bir grup tarafından linç edildi"; herkesin kendi dünyasının doğruları uyarınca kendi adaletini tesise kalkıştığını bir düşünün bakalım!

***

O grup aprona nasıl girdi/girebildi?

Değil linç etmek, hasretle beklediğiniz bir yakınınızı sevgiyle kucaklamak üzere bile olsa havaalanlarında girebileceğiniz alanlar belli. Sivil Hava Meydanları, Limanlar ve Sınır Kapılarında Güvenliğin Sağlanması, Görev ve Hizmetlerin Yürütülmesi Hakkında Yönetmeliğin 27. Maddesi'ne göre;

"Karşılayıcı ve uğurlayıcıların terminale alınmaması esastır. Havaalanına girişlerde karşılayıcı ve uğurlayıcı bölümü bulunmayan havaalanlarında gerekli kontroller yapılmak kaydıyla terminale alınabilirler. Görevlilerin dışında karşılayıcı ve uğurlayıcıların aprona geçmesi kesinlikle önlenir."

Bu grup niye/nasıl/kim tarafından önlenmedi peki?

Kim lince yol verdi?

Yoksa ihtimal o ki; zorbalar "dışarıdan" değil de zaten "içeriden" birileri miydi?

Nasıl?

Biz hava meydanlarını kendi iç disiplini olan ve bunu sıkı uygulayan alanlar biliriz; kendi çalışanları dahi birimleri dışında "sınırlı" hareket kabiliyetine sahip -biliriz-.

Kaldı ki, onların da giriş kartları da emniyet birimlerince gerekli güvenlik tahkikatı yapıldıktan sonra Mülki İdare Amirliklerince onaylanarak verilir -biliriz-.

Yani...

Amiyane tabirle "ipsiz-sapsız tipler" hava meydanlarında çalışamaz/çalıştırılamazlar.

Yoksa öyle değil mi?

***

Son dönemde çok trajik tecrübelerle devletin her kademesi/kurumuna ve milletin hemen her kesimine sirayet ettiğini gördüğümüz bu laçkalık son bulmadıkça, pratik zemini bulunmayan teoriler üzerine yazıp çizmek nafile...

 

***

Kuşaklar göçü

Erk Yurtsever de göçmüş.

"De" çünkü tıpkı Refet Körüklü gibi, Muzaffer Eriş gibi, Sami Yavrucuk gibi Atsız'dan bugüne uzanan bir köprü kuşağıydı onlar...

"3 Mayıs"ların, en çok da ıssız bırakılmış mezar taşlarının "koruyucu babaları"ydı onlar. Bir kişi olmasa onlar "orada" olurdu mutlaka.

Atatürk'ün verdiği adıyla müsemma yaşayan Erk Yurtsever daha 1960'ların ilk yarısında yazmıştı ki;

 "Umutsuzluk us işi mi / Bozkurt dağda geç görünür

Ülkemizi sevmek bile / Kimisine suç görünür

Bozkurt soyundan olana / Öz illere göç görünür..."

Göç yolları Tanrı Dağları'na çıkacaksa gidene "dur" demek olmaz; ruhu şad olsun...

Ve dua edelim, son varislerinden olduğu "arı ülkü"yü de götürmemiş; bizleri miras bırakmaya değer görmüş olsun!

***

(balık karikatürüyle)

Hali pür melalimiz

Özcan Pehlivanoğlu paylaştı dün bu karikatürü; tam da halimizin resmi değil mi!

***

Bir savcı çıksa..

"Bağımsız Türk savcıları" ibreti alem olsun diye bir tek yandaşa;

Televizyon ekranından Alevileri "aklınıza başınıza alın sizi bu Türkiye'de öldürürler" diye tehdit eden olur... Sosyal medyadan "beni işten atın diyor" diyerek haber spikerini hedef gösteren olur... Son tahlilde bir "suç" olan "darp"ı "yapanların ölmüşlerine rahmet" diye öven olur...

Hiç fark etmez, bir tekine suç duyurusunda bulunsa... Akabinde bir teki kanunlarımız nezdinde yaptığının karşılığı olan cezaya mahkum olsa...

Bu bile yetecek sanki bu pervasızlığa, ölçüsüzlüğe, haddini bilmezliğe set çekmeye...

"Hukuk" namına bir tek hamle...

Yazarın Diğer Yazıları