Diktatörlerin maliyetini nesiller çekiyor  

ABD vizesi sorunu kalıcı olmaz. Aksi halde ilişkilerin bitmesi demektir.

ABD'nin vize kararında, ikinci defa FETO bağlantısı iddiası ile Başkonsoloslukta çalışan bir Türk'ün tutuklanmasının etkili olduğu ifade ediliyor. Ancak temelde Amerika'nın Orta Doğu Projesi yatıyor. Bu projenin aksamasından Amerika  mutlu olmuyor.

Aslında olaylar da üst üste bindi. İran ve Rusya ilişkileri yanında Maduro'nun Türkiye'ye gelmesi de Amerika'nın benimsemediği bir olaydır.

​Amerika Maduro rejimini istemiyor... Gerekçe olarak Maduro'nun yaptıkları ve Venezuela halkının çektikleri gösteriliyor.

Bunun içindir ki, Ağustos'ta ABD, Nicolas Maduro hükümetine karşı geniş maddi yaptırımlar kararı aldı. Trump, Başkan Maduro'yu diktatör olarak ilan etti ve yaptırım kararı için Venezuela halkını sağlık haklarından yoksun bırakmasını, ülkedeki muhalefet vekillerinin hapse gönderilmesini ve düşünce özgürlüğünün kısıtlanmasını gerekçe gösterdi. Ayrıca askeri müdahaleden söz etti ABD'li şirketlerin ve kişilerin Maduro'yla ticari ilişki kurması yasaklandı.

O kadar ki, Temmuz 2017'de CIA Direktörü Pompeo dolaylı yoldan ABD'nin Venezuela hükümetini düşürmek için çalıştığını söylüyordu.

Maduro soldan olmasına rağmen bir diktatördür ve yerinde kalabilmek için topluma her türlü eziyeti yapmaktadır. Demek ki diktatörün sağı-solu olmuyor. Hitler de bir diktatördü, Stalin de bir diktatördü... Her ikisi de milyonlarca insanın katline neden oldu. 

Venezuela'da demokrasinin önünü başkanlık sistemi tıkıyor. 2016 yılı sonunda yapılan seçimlerde Merkez ve Muhafazakâr partilerin ittifakı olan Demokratik Birlik Masası (MUD) 167 sandalyeli parlamentoya 99 temsilci soktu. Maduro'nun Birleşik Sosyalist Partisi (PSUV) sayısı ise 46'da kaldı.

Seçim sonrası bu durumu kabul ediyorum diyen Maduro, sonradan Anayasa'yı yeniden yazacak bir meclis oluşturacağını söyledi ve yasal olmayan referanduma gitti. Katılım yüzde 47 oldu. Karşısındakiler de referanduma gitti. Siyasi kaos, yüzlerce insanın yok olmasına sebep oldu.

Dünyanın en büyük petrol rezervlerine sahip olmasına rağmen Venezuela halkı açlık ve yokluk içindedir.

Enflasyon oranı yüzde 69'dur. 2017 yılının ilk çeyreğinde büyüme oranı eksi 18.6'dır.

Bu sorunlara rağmen Maduro taraftarları var. Demek ki ideolojik takıntılar ve devlet imkanları söz konusu olduğunda, insanlar akıl tutulması yaşayabiliyor.

Öte yandan Maduro örneği gösterdi ki demokrasinin gelişmediği ve kalkınmasını tamamlamamış ülkelerde, Başkanlık sistemi dikta rejimine gitmek için bir yol olabiliyor. Zira bu ülkelerde, Meclis gibi, yargı gibi, denetim organları gibi düzenleyici ve sınırlayıcı  mekanizmalar zaman içinde devreden çıkarılıyor. Yine zaman içinde ve işlerin yürümesi bahanesi ile kötü niyetli ve diktaya yatkın başkanlar yetkileri tek elde toplayabiliyor.

Bugüne kadar Dünyada yaşanan dikta rejimleri eninde sonunda  toplumun felaketi ve insanlığın bir utancı oluyor.

Yazarın Diğer Yazıları