Dış güçler sol gösterip...

Devlet Bahçeli’nin “olmayana ergi yöntemi” ile MHP’siz tüm koalisyon alternatiflerini tek tek ortadan kaldırdığını geçen hafta yazmıştım. Bahçeli bu yöntemle sadece AKP-MHP koalisyonunu değil, aynı zamanda Ahmet Davutoğlu’nun önünü açarak Tayyip Erdoğan’ı kendi partisi tarafından da Saray duvarları arasına hapsetmeyi planlıyor.

Nasıl mı? Eğer Beştepe merkezli örgülenen sistem değişmezse, hiçbir koalisyon uzun ömürlü olmayacak ve kaos durumunda gidilecek bir erken seçim yine Saray lehine sonuç verecek! Kemal Kılıçdaroğlu’nun “gel başbakan ol” önerisini  “ahlaksız teklif” şeklinde görerek elinin tersiyle iten Bahçeli’nin TBMM Başkanlığı seçiminde partisinin oylarını geçersiz saydırması da bu bağlamda değerlendirilebilir.

Erdoğan’ı anayasal sınırlarına çekecek AKP-CHP koalisyonu da benzer bir işlev görebilirdi. Hatta CHP’nin bakanlık sayısı fazla olacağı için daha avantajlı da olabilirdi. Fakat bunun bir Amerikan senaryosu olduğu tezi başkent kulislerinde kulaktan kulağa yayıldı. A Haber kanalı yorumcusu Fidel Okan’ın Rotahaber.com’da yayımlanan yazısından alıntıyla anlatayım:

 “Dört beş ay kadar önce bir CHP milletvekili Avrupa seyahati dönüşü bana, Amerikalılar’ın diğer uluslararası güçlerle birlikte seçimlerden sonra, Recep Tayyip Erdoğan’sız bir Ak Parti ile ulusalcılar ve laiklerden arındırılmış bir CHP’nin oluşturacağı, Büyük Koalisyon olarak adlandırılacak bir ortaklığı istediklerini anlattı...”

Bu tür söylentilerin yanısıra Kemal Derviş başta, birçok CHP’linin isimleri bakan adayları arasında konuşuluyordu. Yani AKP nasıl bir “proje partisi” olarak kurulduysa AKP-CHP de öyle bir proje koalisyon olacaktı! Amacı da bölgede bırakın istikrar sağlamayı aksine uluslararası tüm dengeleri sarsacak savaş arayışlarına giren Erdoğan’ı pasifize etmekti! (Bu yorumdan “vay be Erdoğan dünyaya meydan okuyan lidermiş” sonucu çıkarmayın, tam tersine sayesinde 10 yıldır kazandıklarını riske atmak istemiyorlar.)

Eğer uluslararası güçler ve/veya içerideki kimi karanlık odaklar sol gösterip sağ vurmak istedilerse bunda şimdilik başarılı da oldular. Milletçe komplo teorilerine pek bi düşkün olduğumuz için dedikodulara açık bilgilerden daha fazla iltifat ediyoruz! Bu zafiyetimiz bilindiği için itibar suikastları öncelikle “önemli kulis bilgisi” şeklinde yapılıyor. Böylece yalanlanmış manşetlerden kaynaklanabilecek yan etkiler de yaşanmıyor.

Peki, Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanlığı seçiminde Ekmeleddin İhsanoğlu’nu destekleyerek tek taraflı fedakârlıkta bulunan MHP’ye karşı Meclis Başkanlığı seçiminde niye vefalı davranmadı? CHP açısından cevap net; “Biz de karşılık olarak Bahçeli’ye oyu 9 puan daha az olmasına rağmen başbakanlık önerdik ama koltuk tedarikçiliği ile suçlandık.”

Bu tür sorular artırılabilir. Mesela Baykal gibi Erdoğan’a destek konusunda sabıkası kabarık bir ismin, Saray’la gizli görüşmesi tüm muhalefeti rahatsız etmesine rağmen, Kılıçdaroğlu niye aday gösterdi? Aynı şekilde Süleyman Şah Türbesi’ni yerinde koruyamadığı, aksine alıp kaçtığı için adı MHP’de “Sıvışma bakanı”na çıkan İsmet Yılmaz’a tepki duyulduğu bilindiği halde niye o öne sürüldü.

Öte yandan hükümetin giderayak bürokrasiyi hallaç pamuğu gibi atması, kamu arazilerini TÜRGEV’e parsel parsel satması, Suriye işgali konusunda geri adım atmaması gibi hamleleri Erdoğan’ın süngüyü dik tutmakta kararlı olduğunu gösteriyor. Yani Saray, psikolojik üstünlüğü kaptırmak istemiyor. Elinde daha ne kozlar tuttuğunu kimse bilmediği için korku atmosferi henüz tam dağılmış değil.

Bundan sonra MHP’ye karşı daha yoğun bir havuç sopa taktiği uygulayacağını öngörebiliriz. Bir yandan AK-MHP koalisyonunda MHP’ye bırakılacağı söylenen bakanlıklarda bürokrat atamaları ve ilk yapılacak icraatlar konusunda çalışmalar yürütülürken diğer yandan CHP ve HDP ile koalisyon görüşmelerinin tamamlanma aşamasına geldiği bilgileri, hem kulislere hem gazete manşetlerine yansıyacaktır. Yani, “şartları kabul etmezseniz, alternatifsiz değilsiniz, olmadı seçime gideriz” mesajı bol bol verilecektir!

Ben Sayın Bahçeli’den hâlâ ümitliyim! Hem çözülme sürecini bitirecek, hem Mehmetçik’i Suriye’de silahını kime karşı doğrultacağını bilemeyeceği bir savaşa sürüklemeyecek, hem de tüm bunları memleketin başına bela eden tek adamdan kurtaracak bir strateji izlediğini umuyorum. Olmayana ergi metodu ile diğer tüm alternatifleri boşa düşürüyor. Fakat şahsen beni tek korkutan şey, saltanatını korumak için ülkeyi savaşa sokmayı bile göze alan birinin daha neler yapabileceği!

 

Yazarın Diğer Yazıları