Doğanın bağrına "barış" dinamiti!..

Gecekondulaşmanın Türkiye'yi işgal etmeye başladığı 1970'lerden bu yana kentleşme açısından senaryo hiç değişmedi...

Kentleri, doğayı ve su kaynaklarını mahveden, çarpık kentleşmeyi körükleyen ve devasa altyapı sorunlarına yol açan gecekondu furyası her siyasal iktidar döneminde bir rant tezgahına dönüştü...

Bu tezgahı genellikle arazi mafyası kurdu... Hazine arazileri işgal edilerek yoksullara pazarlandı ve özellikle büyük kentlerin her köşesinde yerden biter gibi ucubeler sardı her yanı... Hem de devletin gözleri önünde...

Özellikle İstanbul'da; Bağcılar, Esenyurt, Esenler, Güngören, Avcılar ve Çekmeköy gibi gecekondudan ilçeye dönüşen devasa yerleşim alanları var ki, temizlemesi belli ki asırlar alacak...

İşte bu kentsel ve çevresel yıkımın sebebi yalnızca arazi mafyası değil... Gecekondulaşmaya hiçbir zaman engel olmayan belediye başkanları ile sürekli imar affı çıkartarak arazi vurguncularına rant yaratan iktidarlar da suçlu...

Evet; İstanbul, Ankara ve İzmir gibi kentlerde, gecekondu cehennemini andıran bölgelerde şimdilerde "kentsel dönüşüm" adı altında hem hazine arazilerini yağmalayanlara hem de müteahhitlere rant yaratılsa da, bu pervasızlık belli ki yetmemiş olacak...

Ne tesadüf değil mi, AKP baskın seçim kararı alır almaz medyaya bir kez daha imar affı haberleri yansımaya başladı... Üstelik ne hikmetse bu kez "imar barışı" adı altında...

Hazırlanan yeni plana göre, kaçak yapılan tüm binaların imar barışından yararlanması halinde devlete 38.1 milyar lira gelir sağlanacakmış...

Bu binaların yüzde 80'inin kat mülkiyetine geçmesi durumunda ise 30.5 milyar lira daha gelir elde edilecekmiş...

Yani, AKP iktidarı sözde gelir elde etmek adı altında kaçak binaların sahiplerinden tam 68.6 milyar lira toplayacakmış...

Arazi mafyası, imar kaçakçıları ve arsa rantiyesini yeni gecekondu bölgeleri yaratmaya teşvik edecek bu rezalet plan fiziki aftan da ibaret değilmiş... Ne yazık ki dahası da varmış...

Örneğin, kaçak yapılarla ilgili ceza davaları tüm sonuçlarıyla düşecek, yıkım kararları ve idari para cezaları iptal edilecek ve binalara geçici olarak elektrik, su ve doğal gaz da bağlanacakmış...

Planın devlete göre özeti şu olmalı; "Siz her şeyi kaçak yapın, biz ceza karşılığı affedelim..."

***

Kaçakçıya af ve ödül!..

"İmar barışı" adı altında adeta kaçakçıları suça teşvik eden planı haberleştiren gazeteler İstanbul'da ruhsatsız binaların yoğunlaştığı ilçeleri de sıralamış...

Ne rastlantı ki, en çok ruhsatsız bina AKP'li belediye başkanlarınca yönetilen Üsküdar, Beyoğlu, Bağcılar, Beykoz, Esenler ve Güngören gibi ilçelerde!.. Bir de son yıllarda CHP'ye geçen Sarıyer'de de çokmuş kaçak yapılar...

Ülkenin cumhurbaşkanının daha geçen yıl kaçak katlardan, otoparksız binalardan ve kentin siluetinin değişmesinden şikayet etmesi bir yana da, AKP'nin kendini tekzip edercesine tam da seçim öncesi imar kaçakçılarına "barış" adı altında rant sağlaması o ünlü özdeyişi de akla getiriveriyor;

"Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu?.."

Ancak dahası da var, vergi kaçıranı sürekli affederek, vergisini düzenli ödeyen yurttaşlara yıllardır haksızlık eden iktidar, yasal arsalarda, yüzbinlerce lira inşaat ruhsat harcı ödeyerek evlerini yapanlara bir kez daha büyük haksızlık ediyor...

Velhasıl, her alandaki kaçağın cezalarla ya da sözde aflarla legalleştirildiği bir ülkede sağlıklı kentleşme de olmaz, temiz doğa da, çevre de…

O halde gündeme gelen yeni kaçakçılık affı operasyonunun ya da sözde kentleşme planının adına istediğiniz kadar "barış" deyin, o zaten yeni kentsel savaşları ve yıkımları körüklemekten ileri gitmeyecektir!..

Hiç kuşkunuz olmasın; Bu iddianın kanıtını, "devlet nasılsa affediyor" diyen rantiye çevreleri yeni gecekondu bölgeleri ve yeni çarpık yerleşim alanları yarattığında hep birlikte göreceğiz... Hem de çok yakında...

***

sile.jpg

TOKİ, Şile'de Erdoğan'a meydan mı okuyor?..

Konu madem doğa ve kent katliamından açıldı o halde çok vahim bir örnekle devam edelim...

İstanbul'da denizi, doğası ve uçsuz bucaksız ormanlarıyla henüz tahrip edilememiş bir ilçedir Şile...

Son dönemde göç almaya başlayan ilçe, bir yandan İstanbullulara nefes aldırırken diğer yandan da beldede yaşayanları kaygılandıran vahim gelişmelere sahne oluyor...

TOKİ birkaç yıl önce, çok lazımmış gibi eski Osmanlı evlerinin de bulunduğu, ormanla çevrili Ahmetli Köyü'ne apartmanlar dikti... Hem de iki etapta... Şimdi köyün tepesinde doğaya ve yeşile adeta başkaldıran beton yığınları var...

Ancak Şile'deki gaflet ve yıkım rantı kimi çevreleri mutlu etmiş olmalı ki, TOKİ, ilçenin en güzel köylerinden Ahmetli'de yeni bir doğa katliamına hazırlanıyor... Hem de içinde çeşitli kuş türleriyle sincapların da barındığı, defne ağaçlarından oluşan ormanlık alanda!!!

TOKİ başkanı belli ki betona teslim edilecek ormanlık alanı görmemiş... Herhalde yeni konut projesini uygulamaya karar veren TOKİ uzmanları da bölgeye hiç gelmemiş...

Ya da; yeni beton yığınlarının yapılacağı ormanın tepesinde geçen aylarda kendi arsasındaki defne ağaçlarını dozerle kesen kimi belediye meclisi üyeleri bölgeyi TOKİ'ye önermiş olmalılar!!!

Peki; bu ülkenin cumhurbaşkanı daha geçen haftalarda milyonlarca yurttaşa, "memlekete milyonlarca ağaç diktik" diye özel mektuplar göndermedi mi?.. Ve de o mektupların içinden çam fidanı tohumları çıkmadı mı?.. "Bu tohumları yeşillendirin, ekin" diye mektuplarında önerilerde bulunmadı mı Erdoğan?..

Şile'deki doğa katliamı yapılacak alana yakınım ve her gün köylülerin yakınmalarını dinliyorum ama ilgililer ne yazık ki çok duyarsız...

Peki; Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ahmetli'deki katliam hazırlığıyla ilgili sorulara yanıt vermeyen Şile Belediyesi ile TOKİ'ye şu soruları soracak mıdır acaba,

"Bina dikmek için ormanları yok etme talimatını kimden aldınız?.. Köylere apartman ve villa adı altında apart binalar dikmek de neyin nesi?.. Şile'de o kadar ağaçsız arazi varken orman katliamına hazırlık yapmak nasıl bir gaflettir... Bölge sakinlerinin şikayeti neden dikkate alınmıyor?.. Defne ağaçları, sincaplar ve kuşlara nasıl kıyacaksınız?"

Bakalım TOKİ ve Şile Belediyesi duyarlı olacak mı?.. Dikkatle izleyeceğiz..

Yazarın Diğer Yazıları