Doğru konuşan bir profesörü anlayabilmek...

Birgül Ayman Güler’e tepki gösterenler öyle anlaşılıyor ki anlamakta güçlük çekiyorlar. Oysa siyaset Birgül Hanım’ın uzmanı olduğu sosyolojiden uzak durularak yapılamaz. O diyor ki;
 “Söylediklerim parti programında var, orada etnik kimliğin şeref olduğunu, inkar edilemediğini asimile edilemediğini yazmışız. Biz bu farklılıkları entegrasyon hedefi doğrultusunda yaşatacağız bunun için ulus devletlerin bütün kimliklere inançlara kapalı olduğunu belirttim. Türk ulusu ve Kürt milliyeti ifadelerini bilerek kullanıyorum bunlar bilimseldir.
İnsan topluluklarının 3 formu olduğu kabul edilir. Birisi klan kabile toplumu, ikincisi milliyet toplumu, üçüncüsü ulus toplumu. Klan, kan bağına dayanan toplumdur, milliyet kan bağı olmasa da birbirine yakın kesimlerin iktisadi iş birliği yaptığı toplumdur, uluslarda milliyetin taşıdığı kan ve inanç bağlarını aşıp, iktisadi zemin üzerinde insanları bir araya getirir.
Biz hem gayrimüslim vatandaşlara sahibiz hem Boşnak hem Kürt hem Ermeni bunların toplamına Türk vatandaşı diyoruz.”
Bunun neresinde ırkçılık var...

 

***

 


Birgül Hanım’ın söylediği şu söz çok önemliydi; ‘Kürt milliyetçiliğini bana ilericilik ve bağımsızlık olarak yutturamazsınız.’
Şimdiye kadar bunu yaptılar. Ülkesine, birbirine bağlı vatandaşlarımızı birbirine düşürmek için bu iki lafı kullandılar. Oysa bizim zamanımızda komşular birbirinin hangi şehirden, hangi bölgeden olduğunu bilmez ve merak etmezdi. Akrabalık ilişkileri bu anlamda gelişmişti. Hâlâ da gelişmiştir. Kimse bu ayrılıkçıların propagandasına kanmıyor. Kananlar bir avuç mevki ve şöhret heveslisi.
Birgül Hanım, gözlerimizdeki perdeyi kaldırdı hem de büyük Meclis’ten bu grupların harman olduğu Meclisimizden. Kendisi Türk siyaseti adına büyük iş görmüştür.
Bir profesörü anlamadan konuşmayın, siz zararlı çıkıyorsunuz. Cehaletiniz ve art niyetiniz ortaya çıkıyor. Birgül Hanım’ı tebrik ederim.
Böylece Sayın Güler, Kürt sorununun devletlerarası bir sorun olduğunu Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne hatırlatmış oldu.
TEŞEKKÜR: Hastalığım sırasında beni arayan okuyucu, yazar olan ve olmayan arkadaşlarıma, bana kitap yollayan değerli yazarlar Mehmet Ünal, Eren Erdem kardeşlerime, Yıldırım Koç’a, Avni Özmansur’a, Doğu Perinçek’e Muazzez İlmiye Çığ’a, Süleyman Çelikcan, Adil Gülvahapoğlu’na, Banu Avar’a, Nagehan Asiltürk başta olmak üzere Saadet Partisi’ne Yeniçağ’dan Ahmet Yabuloğlu, Arslan Bulut ve Esat Atalay’a, doktorlarım Hasan Alyeşil ve Sezai Öztürk’e ve büyük bir ihtimam gösteren hemşirelerime teşekkürlerimi ve saygılarımı sunarım.

Yazarın Diğer Yazıları