Doğu ve Batının efsane şehri İstanbul (1)

İstanbul doğal güzelliği ile her medeniyetin yerleşim merkezi olarak seçtiği bir şehir. Doğu Roma imparatorluğu, Bizanslılar, Osmanlı imparatorluğu bu güzel şehri seçmişler ve kendilerine başkent yapmışlardır. İstanbul imparatorlukların geçtiği bir merkezdir. İmparatorluğa her zaman her şeyin en güzeli gönderilir, yapılır, getirilirmiş. Meyvanın, sebzenin veya sanatçı ve zanaatçıların ustaları İstanbul’a gönderilirmiş. Osmanlı imparatorluğunda devşirme toplandığında en akıllı en eğitimlileri İstanbul’a gönderilirmiş. İmparatorluk devamlı elçilerin ve diğer devlet başkanlarının ziyaretlerine açık bir merkez olduğu için devamlı saray yapıları yapılmış. Sarayda çalışanlar bile sarayın yanında yine saray benzeri evlerde oturmuşlar. En yüksek, en muazzam, en muhteşem yapılar İstanbul da yapılmıştır. Devlet adamları hep şehri güzelleştirmek için çalışmışlardır. Hatta Osmanlının çöküş dönemlerinde bile Çırağan Sarayı, Dolmabahçe Sarayı gibi saray binaları yapılmıştır.
Özellikle ticaretle uğraşan kişiler kendilerine
17-18-19. yüzyıllarda İstanbul’un Galata, Beyoğlu ve Eminönü, Fatih gibi çok semt de muhteşem güzellikte binalar yapmışlardır. İstanbul’a gelen azınlıklar Beyoğlu, Pera, Galata gibi semtleri kendilerine merkez tutup bu semtlerde mimari mükemmelliği sanatı, ihtişamı sergilemişlerdir. Avrupa’yı ve Avrupa’nın en yüksek medeniyetlerini getirmişlerdir. Museviler İspanya’dan gelirken Padişah tarafından karşılanmışlar. Onlar da sarayda görevler alarak, sanat eserleri bırakarak imparatorluğa minnetlerini göstermişlerdir. Günümüzde bu güzellikler binalarda, dini yapılarda, bahçelerde, saraylarda gözlenmektedir. Bu kadar güzel bir şehirde yaşayanlar hep kendilerini bu güzelliğe uydurmaya çalışmışlardır. Sadece dış görünümle değil güzellik İstanbul da yaşayanların giyim kuşamlarıyla evlerinin döşemeleriyle ve de ne önemlisi konuşmalarıyla kültüre, sanata, sanatçıya verdikleri önemle övünmektedirler. Osmanlıdan sonra Cumhuriyet döneminde İstanbul’da yaşayanlar duru bir İstanbul Türkçesi kullanmaya çok dikkat etmişlerdir. İstanbul da yaşayanların İstanbul hanımefendisi, İstanbul beyefendisi diye adlandırılması bir gelenek olmuştur. İstanbul’a başka şehirlerden geldiklerini saklamaya çalışmışlar. İstanbul da yaşayanları taklit etmişler ve etmeye çalışmışlardır. Bu gurup yeni zenginler veya sonradan görmeler diye adlandırılmıştır. İstanbul da ki binaların ihtişamı, güzelliği, insanların giyimleri konuşmaları ve yüksek zevkleri olduğu bilinir ve yazılır.

Yazarın Diğer Yazıları