Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Agah Oktay GÜNER

Agah Oktay GÜNER

Eğitim üstüne

Bu iktidarın perişan hale getirdiği eğitim sistemimiz, 12 yıllık bilançoda en başarısız oldukları alandır. Şu an Ankara’da veliler çocuklarını hangi liseye, hangi ilkokula kaydettirecekleri veya çocuğun eğitim branşının ne olduğu konusunda arama telaşlı içindedir. İktidarın eğitimin temel felsefesiyle kavgalı halde olması, memlekete ve vatan çocuklarına çok pahalıya mal olmuştur. 1 milyon civarında öğrenci ilkokul 1. sınıfta eğitime başlayacaktır. 12 yıl sonra liseden mezun oldukları gün bu evlatlar ne olacaktır? Ne acı ki geçmiş ve mevcut iktidarın eğitim anlayışlarındaki sakatlıklar sebebiyle vatan çocukları heder oluyor. Kara Avrupası ülkeleri içerisinde sosyal ilimler dalında eğitim görmüş insan yüzdesi nüfusuna göre en yüksek olan ülke Türkiye’dir. Hâlbuki bu oran teknik eğitimde olmalıydı. Düz lise eğitimi sonunda alınan diploma çalışma hayatının başlangıcında gence hiçbir şey vermiyor.

1917 Sovyet devriminden sonra Lenin karısını eğitim sistemini incelemek üzere Almanya’ya gönderdi. Alman eğitimini Rusya’da uyguladılar. Bu sistemin özü teknik eğitime önem vermek, her diploma aşamasında genç insanı üretici haline getirmekti. Kültür dersleriyle de öğrenciye milli kimlik şuuru veriliyordu. Günümüzde bunun en canlı örneği Güney Kore’dir. 55-65 yaş nüfusa baktığımızda Türkiye ve Kore eşittir. Bu yaş grubunun % 10’u üniversite mezunudur. 25-35 yaş nüfusa bakarsak ortaya çarpıcı bir fark çıkar. Kore’de bu yaş grubunun % 70’e yakını, Türkiye’de ise sadece % 17’si üniversite mezunudur. Kore bizimle arasındaki gelişmiş farkını son 30 yılda sağlamıştır.
12 yıllık zorunlu eğitim ilk mezunlarını yakında verecek. Eskiden liseye devam etmeyen veya erken yaşta bir işe giren veya evlenerek aile bütçesine yük olmaktan çıkan çocuklar, 12 yıl mecburi eğitim sebebiyle okullarında kalmaya mecbur oldu. Bazı tahminlere göre bunların oranı % 30 civarındadır. Bu sistemle aileler çocuklarına fazladan dört yıl eğitim vermek zorunda kaldı. Ailelerin beklentisi yapmış oldukları dört yıllık yatırımın kısa sürede geri ödeyecek bir işin çocuklarına sağlanmasıdır. Dolayısıyla bu iş sağlanamazsa toplumda iktidar karşıtlarının sayısında önemli bir artış olacaktır.
Bu iktidar eğitim sistemiyle uzun süre oynadı. Mecburi eğitim sistemi ne yazık ki ciddi araştırmaların konusu olamadı. Son yıllarda bütün okulları imam hatipli yapmak gibi bir yola girildi.
Türkiye’nin öncelikle, ‘nasıl bir insan istiyoruz’ sorusuna cevap vermesi lazım. Yetiştirilmek istenen insan tipi tespit edilmeli ve bu insan tipinin ruh, fikir, fizik şartları ele alınmalıdır. Hiç şüphesiz bu çok ciddi bir plan ve program işidir. Serbest piyasa ekonomisi şartlarıyla eğitimi kendi kaderine terk ederseniz Türkiye’nin acıklı manzarası kaçınılmaz olur. Bir yanda o iş kolunda ihtiyacın on misli fazlalık, öbür yanda ihtiyacın çok çok altında diplomalı insan... Türkiye, serbest piyasa ekonomisi modelinin bir emperyalizm oyunu olduğunu artık görmelidir. İnsan tipinin fikri ve felsefi yapısı hiç şüphesiz bizim tarihimizde aranmalıdır. Sokullu Mehmet Paşa bir Sırp çocuğudur. Ama bu memlekete yaptığı hizmetler, tarihe objektif bir bakışla yaklaşıldığında, ebediyen şükrân duyacağımız bir yüceliktedir. O günkü Türk toplumu küçük Sokullu’yu belki 6-7 yaşında ailesinden almış, Müslüman Türk bir ailenin eğitim ve öğretimine terk etmişti. Belli yaşa gelince Enderun’a verilmiş, buradan devlet memuriyetine alınmış, sadrazamlığa, başbakanlığa kadar yükselmişti. Dün Hıristiyan Sırp ailenin çocuğunu İslâm Türk yapısına kazandıran eğitim sistemimiz bugün ne olmuştur da vatan çocuklarını diplomalarının sayısı arttıkça kendi ailelerinden, kendi köklerinden koparır olmuştur. Kurtuluş sade dini eğitimle mümkün değildir. Dinin gerçeğini idrâk ettiren bir eğitim sistemi yavruya insan olmanın şuurunu ve güzelliklerini verebilir. Eğitim aynı zamanda milli olmalıdır. Bir başka ifadeyle Türk dilini ve Türk tarihini gence vermeli, ona milli şuur kazandırmalıdır. Ancak böylece özlediğimiz insan tipini yetiştirebiliriz. İsraftan kurtuluşun birinci şartı planlı ekonomiye geçiştir. İkincisi insan gücü planlaması ve insanımızı israf etmemektir.
Eğitimin amacı bizim insanımızı bu ülkeyi sevecek, bu ülke için çalışırken hizmet aşkı duyacak insanı yetiştirmek olmalıdır. Bir ülkenin en büyük serveti insandır. Kore hayranlıkla takip ettiğimiz başarıyı insanının değerini bilerek ve insanını değerlendirerek kazandı. Bizse insanımızı anlayışsızlık, insafsızlık değirmenlerinde öğütmekle meşgulüz...

***

Aziz kaptan Tello Uçak’ı Tatvan’da evinin önünde susturucu takılmış silahla vurarak öldürdüler. Van’ın bu yiğit ve yürekli insanı Doğu Anadolu’da devletin, Türk milliyetçiliğinin temel taşı, yürekli, haysiyetli bir insandı. Bu büyük şehide Allah’tan rahmet, kederli ailesine sabır diliyorum. Açılım sürecinin mimarları, daha nice Tello kurşunlanırken anaların gözyaşı durdu diye avunacaklar?...

Yazarın Diğer Yazıları