Engelleri aşa aşa...

Kura çektik bana çıktı!  

Bugün gazeteyi elinize aldığınızda, adil, birbirini tekrarlamamış ve 24 Haziran'a kadar haberlerini verdiğimiz partilerin her birine dair değerlendirme içeren yazılar okuyabilmeniz için iş bölümü yaptık. Her yazar arkadaşımız, başka bir siyasi parti üzerinden yapacak "seçim" analizini.

Benim köşemin misafiri, İYİ Parti!

HER OY BİR ZAFER

Hem çok zor, hem çok kolay analiz etmek bu seçimde İYİ Parti'yi;

Çok zor; çünkü siyasete öyle pırıltılı bir giriş yaptılar, öyle farklı kesimler tarafından "umut" olarak işaretlendiler ki, - bu satırları okuduğunuz saatlerde kesinleşecek- sonuç ne olursa olsun "beklenenin altında kalmış" sayılma ihtimalleri var.

Çok kolay; çünkü kuruldukları gün itibarıyla öyle hunhar saldırılara uğradılar, öyle illegal bariyerlerle durdurulmaya çalışıldılar, öyle iftiralara maruz kaldılar ve o denli perdelendiler, karartıldılar, halkın gözünden-kulağından öyle organize biçimde kaçırıldılar ki...

Çöp kamyonlarıyla yolları mı kesilmedi...

Gittikleri şehrin kulüp başkanı ölüm tehdidinde mi bulunmadı...

Emniyet Müdürlerinin emriyle afişleri mi sökülmedi...

Miting alanlarının ışıkları mı kesilmedi...

Stantları taşlı, sopalı, bıçaklı saldırılara mı uğramadı...

En son... Dün işte...

Canları mı alınmadı...

Bu ortamda, "engelleri aşa aşa" aldıkları her bir oy "zafer" de sayılabilir aslında!

DEMOKRASİ ARAYIŞINDAN DOĞDU

İYİ Parti'nin "doğum sancısı", 7 Haziran 2015 seçimleri sonrası koalisyonu reddeden MHP'nin, 1 Kasım 2015'te gidilen erken seçimde milletvekillerinin yarısını kaybetmesi üzerine parti içinde yükselen "olağanüstü kurultay" talebi ve MHP delegesi için "hak" olan bu talebin, parti yönetimince meşruiyeti tartışmalı yollarla reddi paralelinde gelişti. Bu minvalde, İYİ Parti için; Meral Akşener, Koray Aydın, Ümit Özdağ ve Sinan Ogan'ın MHP'de başlattığı "butik demokrasi, adalet, hak, hukuk mücadelesi"nin ülke geneline taşınmış hali demek yanlış olmaz.

Zira, akabinde gidilen ve MHP'nin "Evet" kararına rağmen, MHP'lilerin büyük oranda "Hayır" dediği, 16 Nisan 2017 referandumunda ortaya çıkan enerjinin, deyim yerindeyse ete kemiğe büründürülmesi oldu İYİ Parti. Sonra yelpazesi genişledi; çünkü "demokrasi" de, "adalet" de, "nefes almak" da, "vicdan" da sadece MHP içindeki muhaliflerin değil artık bu ülkede yaşayan hemen herkesin ortak özlemiydi.

25 Ekim 2017'de bu özlemden doğan ve kendini Türk siyasetinde uzun zamandır karşılığı olmayan "merkez"e konumlandıran İYİ Parti, bu seçimin en genç katılanı; buna rağmen en korku yaratanı. Öyle ki, "henüz bir takvim katakullisiyle yarış dışında bırakma şansımız varken" deyip, Türkiye'yi, hiç hesapta olmayan, ısrarla da olmayacağı söylenen erken, en erken, çok bir seçime sürükledi, iktidarlı rakipleri!

Sonuç: Ayaklarına dolandı.

16 Nisan referandumundaki o enerjiyi yaratan taraflar bir araya geldi; hem "Millet İttifakı"yla "bizden olmayana baraj" tuzağını, hem de CHP'nin "15 milletvekili" desteğiyle "seçim dışı bırakma" tuzağını aştı.

GENİŞ ADAY YELPAZESİ

İYİ Parti'nin Milletvekili aday listesi çok ayaklı şekillendi.

Aday dağılımının ilk ayağı -belki de doğal olarak- Koray Aydın, Ümit Özdağ, Musavat Dervişoğlu, İsmail Ok, Şenol Bal gibi, Akşener'in MHPdeki "butik demokrasi mücadelesi"nde birlikte yürüdüğü isimlerle şekillendi; ki bu yazının yazıldığı saat itibarıyla açıklanan oranlara göre bile tamamını TBMM'ye taşımayı da başarmış durumdaydı.

İkinci ayağı, "16 Nisan rüzgârı"nın perde arkasındaki, gizli kahramanlar...  Misal, o gün Türkiye Kamu-Sen Başkanı olarak -mecaz değil- tam anlamıyla "ölümüne" direnen, her nevi, baskı ve tehdide rağmen yüzbinlerce kamu görevlisinin iradesini iktidara pazarlamayan İsmail Koncuk. Keza, Türk Eğitim-Sen eski Genel Başkanı Fahrettin Yokuş...  Çok büyük bir aksi gelişme olmazsa Adana ve Konya'dan onları da TBMM'ye taşıyor İYİ Parti.

Aslında "üçüncü ayak" demek haksızlık olur, İYİ Parti'nin en önemli iki dinamiği onlar; kadınlar ve gençler...

Hakkari, Isparta, Şanlıurfa, Uşak ilk aklıma gelenler; birçok ilde "birinci sırada kadın aday"la girdi İYİ Parti yarışa. Diyanet kökenli Sözcü yazarı Ayşe Sucu, Prof. Dr. Şengül Hablemitoğlu gibi "marka kadınlar"la çıktı seçmenin karşısına... Gençlere gelince, Akşener -dikkat etmişsinizdir belki- çarşıda, pazarda rastladığı vatandaş hariç, kendi sahnesinde sadece gençlerle fotoğraf verdi, onlarla el eleydi ve dev bütçelere değil de "orantısız zeka"ya kampanyasıyla da büyük oranda -toplu bir eğilim sergilemeleri durumunda seçim sonuçlarını değiştirebilecek durumdaki- genç seçmene yöneldi.

Dördüncü ayak, İYİ Parti'ye biçilen -çok itici bir klişe ama- "kefen"i yırtıp atma girişimiydi; "FETÖ" karalamalarına Balyoz mağduru askerler Ali Türkşen ve Ali Aydın, Ergenekon mağduru gazeteci Vedat Yenerer, 15 Temmuz gazisi Emniyet Müdürü Fatih Eryılmaz'la cevap verdi.

Beşinci ayakta, "herkesin adayı"nı bulabileceği çeşitliliği yakalamak var. AKP Ankara Kurucu İl Başkanı Ersönmez Yarbay, Alperen Ocakları eski Genel Başkanı Yavuz Ağıralioğlu, daha "sol" bir çizgide yönetmen Onur Aydın, Ülkü Ocakları eski Genel Başkanı Hakan Ünser, CHP'den katılan Aytun Çıray, Ermeni kökenli Elmas Grağos, gazeteci Mehmet Tezkan, Merkez Bankası eski Başkanı Durmuş Yılmaz,  Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal, Büyükelçi Aydın Sezgin, Diyarbakır'dan Salim Ensarioğlu gibi bambaşka kesimlerin "beni temsil edebilir" diyebileceği isimler var İYİ Parti'nin listesinde. Ki, "Kürtlerden oy alamaz" propagandasına maruz kalan İYİ Parti, büyük ihtimalle Diyarbakır'dan bir vekille temsil edilecek TBMM'de...

MERAL AKŞENER...

AA'nın açıkladığı sonuçlarla "Millet İttifakı"nın oluşturduğu Adil Seçim Merkezi'nden gelenler arasında öyle büyük uçurum var ki, YSK -neden korkuyor sorusunu sorduracak şekilde- öyle peşin ve garip polisiye önlemler-barikatlar kuruyor ki, bu gece "sağlıklı analiz" zor...

Ama...

Sonuç ne olursa olsun...

Sanıyorum bugün azıcık vicdanı olan herkes kuracaktır bu cümleyi:

Türkiye'nin Meral Akşener'e büyük bir teşekkür borcu var.  24 Haziran yarışı, daha başlamadan kaybedilmediyse... Verdiği dişe diş mücadele, bir kadın olarak karşı karşıya kaldığı ağır ahlaksızlık; her şey bir yana sırf "çatı aday" projesine çomak sokup Türkiye'ye "umut" diye bir duygunun olduğunu hatırlattığı için bile başta CHP, başta Muharrem İnce ve sonra kadınlar "Gündoğdu köyünden çıkıp Türkiye'nin ilk kadın Cumhurbaşkanı adayı" olan göçmen kızı "rol modeli" için ve sonra her birimiz teşekkür etmeliyiz ona korkmadan, en yüksek tonda...

Bir teşekkür de bu kadar horlanan bir kadınına omuz vermekten bir bile imtina etmeyen Tuncer Akşener'e; belki de en zor görev onun üstlendiği oldu.

Yazarın Diğer Yazıları