Enkazın altında kalmak

Arjantin, Gana, Moğolistan, Pakistan, Sri Lanka, Zambiya ve Türkiye.

Kredi derecelendirme kuruluşu Moody's cari açığı yüksek, dış borç ödemesi çok fazla ve döviz cinsi kamu borcu yüksek olan 7 ülke arasına Türkiye'yi de koymuş.

Moody's, bu ülkelerin güçlü dolar karşısında daha fazla etkileneceklerini ve döviz rezervi kaybına yol açacağını bildirdi.

Moody's Türkiye'ye yönelik uyarılarını son 2 yıldır yapıyor.

Hükümet yöneticileri ise "yok hükmünde" deyip duruyor.

Türkiye, uluslararası bir kredi derecelendirme kuruluşunun raporunu yok hükmünde sayabilir mi?

Elbette sayar! Ama aynı zamanda yerinde sayar.

Kredi derecelendirme kuruluşları bu notu ve raporu Türkiye için hazırlamıyor ki! Bu tür kuruluşlar raporlarını bu ülkelere kredi verecek, yatırım yapacak veya alacağı olanlara yönelik hazırlıyor.

Bu tıpkı Türk bankalarının kendi aralarında oluşturduğu Kredi Kayıt Bürosu gibi. Siz farkında değilsiniz ama bu kayıt bürosu Türkiye'de herkesin mali yapısını inceliyor.

Kredi kartı harcamanızı, düzenli ödeyip ödemediğinizi ve daha birçok şeyinizi inceleyip analiz yapıyor ve size bir not veriyor. Eğer notunuz düşük ise, bankalardan bir kuruş kredi alamıyorsunuz. İsterse bankanın genel müdürü imza atsın yine kredi çıkmıyor. Sistem otomatik olarak reddediyor.

Bu sistem sadece sizin değil aynı zamanda eşinizin ve çocuğunuzun geliri-giderini bile takip ediyor.

Buna KKB notu diyorlar.

Sizin mali yapınızın bozuk olduğunu gördüklerinde size kredi vermezler.

Siz bu durumda bankaya, "benim için bu kredi notu yok hükmündedir. Ben dürüst adamım borcumu söz, öderim" dediğinizde peki derler mi?

Elbette hayır!

İşte kredi derecelendirme kuruluşları da böyle.

Krediyi alanı, krediyi verecek adamlar için ölçüyor biçiyor.

Bu kredi kuruluşları maalesef Türkiye'yi Zambiya, Pakistan, Sri Lanka ve Gana ile eş değer görüyorlar.

Borcu çok, yüksek cari açığı yüksek ve döviz cinsi kamu borcu yüksek bir ülke.

Bir de ekleme yapıyor. Dikkat edin bunların kasasındaki yani Merkez Bankası'ndaki döviz rezervi çok hızlı eriyecek.

Nitekim 28 Haziran 2018 itibarıyla T.C Merkez Bankası, döviz rezervini açıklıyor.

Türkiye'nin altın dahil toplam uluslararası rezervleri son iki ayda yaklaşık 9 milyar dolar eridi. Bu, rezervlerin yüzde 8'i demek. Yine bankalardaki mevduatlar da hem TL hem de yabancı para bakımından 5,7 milyar dolar azaldı.

Yani bankaların kasası da kuruyor. Bankalar artık eskisi gibi bol keseden konut, ihtiyaç ve başka şeylere kredi vermek için kaynak bulamıyor. Vatandaşın mevduatı kalmadı. Banka için tek kaynak olarak yurt dışı görünüyor. Yurt dışı kaynak için ise tabii ki Türkiye'nin ve o bankanın kredi notu çok önemli.

Yani "bizim için yok hükmünde" dediğiniz kredi notu karşınıza çıkıyor.

Yukarıda anlattıklarımı toplayıp çıkartın ve sonucunda önümüzdeki günlerin ne kadar zor, ne kadar sıkıntılı geçeceğini görürsünüz.

***

Hiçbir ekonomik başarısı ve politikası olmayan, tamamen Amerika'nın parasal genişleme politikası ile ülkeyi inşaat alanına çeviren bir siyasi parti yeniden iktidara geldi.

Ortada büyük bir enkaz var. Vatandaş AKP'yi bir kez daha iktidara getirerek bu enkazın faturasını ödetmek istedi.  Belirli bir kesim bunun farkında olmayabilir ama AKP, yeniden iktidara gelerek bu faturayı zorunlu olarak ödemek durumunda kalacak.

Türkiye 10 yıl aradan sonra emin olun ki, bir kez daha IMF'nin kapısını çalmak mecburiyetinde kalacak.

Düşünebiliyor musunuz başka bir parti gelmiş olsaydı Sayın Erdoğan ne derdi?

"Biz gittik, ülkeyi IMF'ye mahkûm ettiler!"

AKP iktidarı, daha düne kadar "bizden borç istediler" diye dalga geçtiği IMF'ye er ya da geç gidecek.

Çünkü devasa enkazı kaldırmak için ne kaynak ne de politika var.

Yazarın Diğer Yazıları