Erbakan Hoca “Vuslata erince” askere kavuştu!

Erbakan’ın Başbakanlığı döneminde bir özelliğim vardı: Hem Erbakan’la aram iyiydi; hem de Genelkurmay’ın generalleriyle... Bu olağanüstü bir durumdu ve bu özellik nedeniyle, birinin öteki hakkında ne düşündüğünü birinci elden bilebiliyordum..
Hoca hep, “Komutanlarımız aslında bizi sever ama..” diye başlardı..
Anlıyordum ki; en büyük amaçlarından biri, Komutanların kendisine destek verdiği çıtayı yakalayabilmekti..
“Askere kavuşmak istiyordu!..”
Sağlığında bu büyük hedefini gerçekleştiremedi..
“Vuslat” inananlar için Allah’a kavuşmaktır.. Hoca “Vuslat’a erdi.” Erdiği gün de  “Komutanlara kavuştu!..”
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Koşaner’in Erbakan Hoca’yı “Bilim adamı ve hizmetleri olan önemli siyasetçi” olarak selamlamasının ardından ödün vermez Atatürkçü duruşu ve Cumhuriyet bekçisi olduğundan zerre kadar kuşku duyulmayan 1.Ordu Komutanı Orgeneral Kıvrıkoğlu’nun vatandaş arasında, cami cemaati içerisinde Hoca’nın ardında saf tutuşu Erbakan’ın ruhunu şad eden sonuçlardır..
Allah’ın nasibi “vuslat zamanı” içinmiş demek ki!..
Nereden nereye demek için anılardan yararlanmak lazım..
2000’li yılların başında, 28 Şubat vurgunu yemiş Erbakan siyaseti, “yeniden dönüş” için seçimlere hazırlanıyordu.. Hoca yasaklı, Partisi Fazilet.. Ortam şu.. Asker, Fazilet’ten, Fazilet askerden nabız tutma peşinde..
Açık tanımla, her iki cenah da birbirinden habersiz birbirinden çekiniyor ama biri ötekisini kendisinden daha güçlü sanıyor!.. Durumları eşit!..
Aralarında diyalog sıfır!.. Her iki kanat da kendileri ile diyaloğu olanlarla dolaylı mesajlaşıyor!.. Bu çerçevede biz de zaman zaman devredeyiz!.. Bir keresinde Hoca ve yakınlarından “aldığımız” mesajla, birkaç önemli generalle yemekteyiz.. Hem de büyük karargâhta.. Generaller soruyor aldığımız mesajı iletiyoruz.. Bir ara soruların dozajı, bildiklerimizi aştı.. Birkaç soru ortada kalınca dedim ki: “Madem bunca ihtiyaç var.. Bizimle olamaz!.. Direkt görüşün!..” Generallerin istihbarat komutanı olanın gözleri fal taşı gibi açıldı! “Asla olamaz asker onlarla bir araya gelemez!!” dedi.. Israr ettim.. “Canım bir Albayı görevlendirin.. Partinin kurmaylarından biri ile gizlice buluşsun konuşsun!!” Bizimki düz mantık.. Asker böylesi buluşmayı “Cumhuriyete ihanet konseptine” (!) yerleştirmiş bana şiddet saçan gözlerle bakmaya başladı!..
Hem de kim?.. İstihbarat Komutanı!..  Haber almaya karşı tepkisi bu olmuştu!.. (O yemekte onlara, ‘Bir Cuma günü terör bölgesinde bir köyün camisinde komutanlar namaza katılsınlar da’ dedim de buna da kızmışlardı!.. Oysa tabanın inisiyatifi ortadaydı..)
Hoca’ya ve partisine generallerin bakışı son derece katıydı yani..
Erbakan Hoca, aktif siyaset yaparken şöyle diyordu askerle ilişkileri konusunda:
“Vursunlar, fakat dinlesinler.. Asker bizi bir düşman hedef belledi. İrticacılar cephesi diye üzerimize geliyor. Aslında bunu da kendi inisiyatifleri ile yapmıyorlar. Askeri bizim üzerimize yönlendirenler bizim yem borularını kestiğimiz tekelci, kartelci takımıdır. Bunlar irtica  yaygarası ile askere bizim hakkımızda yalan yanlış beyanlarda bulunuyor, onları dinleyen komutanlar ise bizi çağırıp siz bu söylenenlerin neresindesiniz diye sormuyor. Halbuki bizi bir dinleseler, asıl tehlikenin ülkeyi soyan bu yaygaracılar olduğunu görecekler.”
Şimdi, ardından saf tutan generallere bakıp,  “Biz senin kıymetini bilemedik Hocam diyorlar!..” değerlendirmesi mi yapacağız?!..
Ötesinde mesajları vardır bu “uğurlama” nın.. Cenaze nereden kalktı Fatih Camii’nden.. Hani şu 1.Ordu Komutanı’nın “bombalama” (!) iddiaları ile yargılandığı ulu mabed.. Şimdiki 1.Ordu Komutanı, Fatih Camii’ne bir selam saygı ziyareti de yapıyordu “Erbakan vesilesi”  ile.. Bu bir mesajdır..

Yazarın Diğer Yazıları