“Ergenekon!!” ve AB’nin tek dişli alçakları

Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu Eşbaşkanı Helene Flautre, şöyle buyuruyor: “Nedim Şener ve Ahmet Şık’ın yaptıkları araştırmacı gazetecilik çalışmaları uluslararası düzeyde kabul görüyor.. Bu isimlerin Ergenekon darbe planlayıcıları gibi ulusalcı hareketlerle bağlantılı olabileceklerine inanmak zor!...”
Madamın yediği halta bakın!..
“Benim arkadaşlarım, darbeci ulusalcılar gibi değil..”
Madamın arkadaşlarının çalışmaları uluslararası düzeyde rağbet görüyormuş ve onlar “Ergenekoncu” değilmiş..
Hemen belirtelim “Ergenekon” milli onurdur ve AB emperyalizminin akreditasyonunu almış olanlar asla “Ergenekoncu” değildir zaten..
“Ergenekon bizim gururumuz, kutsal değerimiz”, “Ergenekon” tanımına “terör örgütü” yaftasını yapıştırmanın amacını ararken bu “saldırının” altında “ABD-AB’nin bilinçli stratejisini” net olarak görmüştük.. (Türk milletinin ulusalcı hassasiyeti tahrip edilecek, Ergenekon hasleti bilinçli olarak karalanacak..)
“Ergenekon’a saldırı” adeta kanıksatıldı.. Ve zaman içerisinde daha da ileri gidilerek bu kutsal tutku daha da aşağılanıyor!.. “Ergenekon”u kafalarına göre bir noktaya oturttuklarına inananlar, yarattıkları “havuzun” içerisine atık dökerek iyice kirletmeyi yeni bir taktik olarak deniyorlar!..
Demek istediğim şudur.. Memleketin arazisine “Soros projesinin devşirmesi” olarak salınan ihanet şebekeleri arasından cımbızla çekilen elemanlar (son kullanma tarihi dolmuş hainler) kendi kulvarlarındaki ihanetleri bahane edilerek derdest ediliyor.. Bir taşla iki kuş vurmak için de, bu elemanlar “Ergenekon havuzuna!!” dökülüyorlar.. Aslında “Ergenekon”a en ağır saldırı da budur...
Daha açık deyimle...
Balbay’la, Özkan’la en ulusal duruşun gururu kimliklerle “Hepimiz Ermeniyiz cemaatinin” gururu, miadı dolmuş elemanı bir havuzda tutmak, hafif deyimle “şık” değildir.. 
Operasyonlar başladığında, Silivri’ye gönderilen milliyetçilerin, “Kemal’in askerlerinin” ardından teneke çalanların, ateş dansı yapanların iman tahtalarına ateş düşüverdi!..
“Nasıl olur da bizim adamlara dalarsınız ulaaynnn!!” diye yeri göğü ayağa kaldırıp, düne kadar canları ciğerleri iktidarı tehdit ediyorlar!! (İktidarın da boynunu bükmesi ilginçtir!..)
Bunların iktidara saldırma güçlerini kimden aldıkları da açık... “Turuncu kadro-Soros” cemaatinin ardındaki Avrupa Birliği’dir gücün iplerini tutan!..
Nitekim iktidara parmak sallayan demeçler açık seçik gelmeye başladı..
Bundan önceki AB-Türkiye Karma Parlamento Komisyonu Eşbaşkanı, Joost Lagendik diye bir zat-ı muhteremdi.. Bu kişi, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin alabildiğine düşmanı olarak verdiği demeçlerle ünlüydü.. Dahası, Türkiye alanında sık sık turlar atar, etnik kimlikleri kaşır, Ermenici Kürtçü hareketlere alabildiğine destek verirdi.. Sanıyorum bir yerli gazeteci ile de evlendi.. PKK tabanlı dayatmaları insanın kanını beynine sıçratacak nitelikteydi.. Ulusalcı karşıtları bu zatın etinden sütünden yararlanmayı sürdürüyorlar, o da inciler saçmaya devam ediyor..
Size son operasyonla ilgili, öğrettiği akıllardan bölümler aktaralım..
“Bugüne kadar Türkiye içinde ve dışındaki liberallerle demokratların büyük çoğunluğu, gizli bir çete halinde hükümeti devirmeyi planlamakla suçlanan Ergenekon’a yönelik soruşturmayı destekleme eğilimindeydi...

***

 
Şık, Ergenekon davasının başlamasında en önemli rolü oynayan gazetecilerden biri. Nokta dergisi için çalıştığı dönemde meşhur ‘darbe günlükleri’ni Ahmet Şık ifşa etti ve o günlükler sonradan ilk Ergenekon iddianamesindeki kilit önemde kanıtlardan biri oldu.

***

Veli Küçük gibileriyle komploculuk yaptığına, kimsenin inanmadığı Şık ve Şener gibi insanları işin içine katmak gibi büyük bir riske girmekten vazgeçmektir. Tavsiyem şu: Halihazırda hapiste olan çekirdeğe odaklanın ve onları kimsenin reddedemeyeceği somut kanıtlara dayanarak cezalandırmaya gayret edin.”
Dert budur!.. “Neden bunca ulusalcı dururken bizim adamları rahat bırakmıyorsunuz?!!”
Ülkemizdeki işgalin boyutunu görün!!

Yazarın Diğer Yazıları