Fay hatlarında ölüm çanları!!!

Fay hatlarında ölüm çanları!!!

Depremin kahredici bilançosu giderek büyüyor;

31 bin 974 can kaybı...

100 binden fazla yaralı...

Ve göçük altında belki binlerce insan...

Can kayıpları, yaralanmalar, 10 şehri bir anda felaket coğrafyasına dönüştüren yıkım ve korkunun gerisinde; başta Maraş ve Hatay olmak üzere, büyük bölümü enkaza dönmüş şehirler, ilçeler, köyler...

Ve yıllardır tekrarlandığı gibi, "deprem değil, bina öldürür" şeklindeki o keskin ve çok düşündürücü saptamanın gerisinde 41 binden fazla yıkılmış ya da yıkılmaya hazır bina...

Tüm bunlar dışında, belki de temelleri sarsılmış, çatlamış, büyük hasar görmüş, ancak oturulabilir raporu verilen 100 binlerce yapı üzerinden bitmeyecek korkular...

Hatay''da ve Maraş''ta; yeryüzünü adeta yırtarcasına geçen fay hattının mevzuata aykırı, hırsızlıkla inşa edilmiş binaları iskambil kulesi gibi yerle bir ettiğini gösteren görüntüler sadece ölümleri, yaralanmaları ve yıkılan binaların sonrasında ortaya çıkan felaket tablosunun ne kadar sarsıcı ve kahredici olduğunu anlatmıyor...

Son 500 yılda 7''den büyük, 30''dan fazla depremin olduğu ve yüzbinlerce kişinin öldüğü bir ülkede, Maraş''ta arka arkaya meydana gelen iki depremin verdiği ağır sinyal de, sadece yıkım, ölüm ve acı değil...

Her deprem, bir sonraki yıllarda yaşanacak büyük felaketlerin de adeta ölüm çanları gibi çalıp duruyor bu ülkede...

Çünkü siyasiler depremi ve ölümleri "kader" olarak nitelendirse de, yer sarsıntıları kaderden çok, doğanın acı bir gerçeği...

İşte bu saptamalardan yola çıkarak, Türkiye''nin yer altında neler oluyor, milyonlarca insan nasıl bir jeolojik yapı üzerinde yaşıyor sorularına odaklanmak ve gelecekteki olası felaketleri önlemek için teyakkuza geçilmesi gerekiyor... Çünkü bu saptamanın çok ürkütücü gerekçeleri var!..

45 ŞEHİR FELAKET HATTINDA...

Türkiye''de; Doğu Anadolu, Batı Anadolu ve Kuzey Anadolu faylarının sürekli enerji biriktirdiği ve tehdit içerdiğine ilişkin açıklamalar, ne yazık ki büyük yıkıma ve ölümlere yol açan 1999''daki Marmara depreminden sonra hiç ciddiye alınmadı...

Oysa Maden Tetkik Arama Genel Müdürlüğü''nün Maraş depreminden sonra yayımladığı haritaya göre, Türkiye''de 5.5 büyüklüğünde deprem üretebilecek 485 diri fay bulunuyormuş...

Yani, 45 il merkezinin büyük bölümü ile 110 ilçe diri fay hatları üzerinde, yeni faciaların sınırındaymış!..

Kurumun yayınladığı haritada fayların geçtiği arazilerin pafta numaraları bile bulunuyormuş ki, konu ihmal ve denetimsizlik olunca en düşündürücü gerçek de bu!..

İşte bu saptama bile kahredici bir skandalı gözler önüne seriyor; Türkiye''de inşaat yapanlar ve bunları kontrol etmesi gereken belediye gibi kurumlar nasıl bir zemin üzerinde yapı yükselttiklerini çok iyi biliyorlar ama, ya çıkar, ya da siyasi baskı yüzünden başlarını kuma gömüyorlar...

Evet; Maraş depreminde on binlerce kişinin ölümüne, 100 binden fazla insanın yaralanmasına, 41 binden fazla yapının çökmesine neden olan depremin tek nedeni Türkiye''deki 45 şehrin fay hattı üzerinde olması değil...

İşte Sayıştay raporlarına göre, Şehircilik Bakanlığı, afet riski altındaki alanların dönüştürülmesi ile ilgili belediyeleri kontrol etmemiş!!!

Bu arada, AKP''nin 2018 seçimleri öncesi yaşama geçirdiği imar affı kapsamında 3 milyon 152 bin yapıya kayıt belgesi verilmiş...

Öte yandan depremin yıktığı 10 kentte, 300 bin konut da imar barışı ile ruhsatlandırılmış ki, bunların bir bölümü de hasar görmüş!..

Evet; tüm bu saptamalar ısrarla gösteriyor ki, Türkiye''yi 6 Şubat''ta bir kez daha ağır biçimde sarsan deprem; sadece bir coğrafyanın büyük bölümünün fay hattında olmasından değil, aynı zamanda yerel yönetimler, müteahhitler ve belediyelerin yapılaşma konusunda mevzuatı bir kenara atmasından, kaçak yapıların affedilmesinden ve hırsızlık üzerinden büyüyen rant hırsından kaynaklandı... Peki tehlike bitti mi?..

SAKAT BİNALAR, ARTÇI SARSINTILAR VE İSTANBUL!...

Türkiye''de 45 kentin altından geçen ve 5.5 büyüklüğünde deprem üretebilecek 485 diri fay durup dururken ortaya çıkmadı ve bir anda ortadan kaybolmaları da beklenmiyor...

Yani bilim ne yaparsa yapsın, Türkiye''nin büyük bölümü deprem hattının üzerinde ve büyük felaketlerin tehlikesi de her zaman kapıda bekliyor...

Devletin 10 gün içinde 200 bin kadar afetzedeyi bölgeden diğer illere tahliye etmesi, yüz binlerce kişinin de kendi olanaklarıyla başka kentlere göç etmesi, insanları depremden korumak ya da kurtarmak açısından kesin bir çözüm değil... O halde ilk planda yapılacaklar da bellidir;

Madem TOKİ''nin yaptığı 150 bin kadar konutun hiçbiri depremde zarar görmedi, o halde özel sektörün yapacağı binalarda da inşaat teknolojisinin en etkili ve en korunaklı yöntemleri kullanılmalı ve bunların denetimleri hırsızlara, rantiyeye bırakılmamalı...

Japonya nasıl önümüzdeki 7 yılda olası depremler konusunda kolları sıvamışsa, Türkiye de bu ülkeden dersler alarak etkili, kapsamlı hazırlıklar yapmalı...

Deprem Güçlendirme Derneği Başkanı Sinan Türkkan''ın dikkat çektiği gibi, Türkiye''de riskli olduğu öne sürülen 6-7 milyon konuttan 5 milyonu madem güçlendirme ile kurtarılabilecek, o halde hızlıca harekete geçilmeli...

Son olarak Profesör Naci Görür, bir kez daha İstanbul''daki olası depremin yaklaştığına dikkat çektiğine göre; İstanbul''da riskli olduğu varsayılan ve 150 bini için acil müdahale gereken 600 bin bina ile ilgili önlemler bir an önce yaşama geçirilmeli...

Hele de AFAD, son 9 günde deprem bölgesinde 2724 artçı sarsıntı meydana geldiğini açıkladığına göre, (olası İstanbul depreminden de yola çıkarak) Türkiye''nin depremle ilgili politikası millî mesele haline getirilmeli ve bir an önce alarma geçilmeli...

Aksine; enkazlardaki haykırışlarla geride kalan milyonlarca insanın gözyaşları birbirine karışırken, tehdit bitmiş gibi, kadere sığınarak duyarsız davranmak gaflet, dalalet ve hatta ihanetten başka bir şey olmaz!..

Sözün özü; artçı sarsıntılar durmazken ve son olarak Prof. Cenk Yaltırak, Marmara''da 4 fayın 2026''ya kadar kırılacağını iddia ettiğine göre, fay hatlarında ölüm çanları hiç susmayacak gibi görünüyor!!!

Yazarın Diğer Yazıları