"FETÖ'nin teşekkür listesi" polemiği: Altaylı'dan Albayrak'a yanıt

"FETÖ'nin teşekkür listesi" polemiği: Altaylı'dan Albayrak'a yanıt
Hükümete yakın Star yazarı Nuh Albayrak FETÖ'nün teşekkür listesinde yer almasını açıklamaya çalışmış, kendisinin Gülen ile telefonda konuşmasının kumpas olduğunu öne sürmüştü. Gazeteci Fatih Altaylı bugün, Albayrak'a köşesinden manidar bir gönderme yaptı

Star yazarı Nuh Albayrak dünkü yazısında FETÖ'nün teşekkür listesinde yer almasının gerekçesini açıklamaya çalışmış, bunun bir kumpas olduğunu öne sürmüştü. FETÖ elebaşı Gülen'in yanındaki Ekrem Dumanlı'nın kendisini arayıp Gülen ile konuşturduğunu yazmıştı. 

Fatih Altaylı Habertürk'teki köşesinde Albayrak'a gönderme yaparak benzer durumda kendisinin ne yaptığına ilişkin anısını paylaştı. 

Altaylı konuyu konu geçmiş olsun mesajı değil başsağlığı mesajı olarak anımsadığını da ifade etti. 

Altaylı Ekrem Dumanlı'nın kendisini de aradığını belirtti ve  "Fethullah Bey’e başsağlığı dilemek gibi bir arzum yok. Eğer böyle bir niyetim olsaydı zaten ben kendisini arardım. Hiç gerek yok başsağlığı dilememe. Ona yeterince başsağlığı dileyen vardır zaten. Benimkine ihtiyacı yoktur' dedim ve kapattım telefonu" ifadelerini kullandı. 

Fatih Altaylı'nın "Bazen kabalaşmak mı lazım!" başlığıyla yayımlanan (25 Haziran 2017) yazısı şöyle:

"Star Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Nuh Albayrak, dün bir olayı köşesine taşıdı.

FETÖ elebaşısı Fethullah Gülen’in “makbul” sayıldığı dönemler.

Gülen’in yanlış hatırlamıyorsam ağabeyi ölmüştü.

O günlerde Ekrem Dumanlı, Nuh Albayrak’ı arıyor, “Fethullah Gülen yanımda” diyerek telefonu Gülen’e veriyor ve Nuh Albayrak da başsağlığı dilemek zorunda kalıyor.

Ardından da Gülen’in gazetelere verdiği çarşaf çarşaf ilanda arayıp başsağlığı dileyenler arasında Nuh Albayrak’ın da adı çıkıyor.

O günleri çok net hatırlıyorum.

Büyük ihtimalle aynı gün Ekrem Dumanlı beni de aradı.

Okursanız, detaylı biçimde anlatayım.

Ofisimde oturuyorum. Telefonum çaldı.

Tanımadığım bir numara arıyor.

Genelde tanımadığım numaraları pek açmam ama açacağım tuttu.

“Buyrun” dedim.

“Fatih’ciğim ben Ekrem Dumanlı.”

Şaşırdım.

Dumanlı ile Başbakan’ın seyahatlerinden tanışıyoruz ama beni pek aramışlığı yok o güne kadar.

“Merhaba Ekrem. Hayırdır?” dedim.

“Fatih biliyorsun, hocaefendinin kardeşi vefat etti. Ben de şu anda hocaefendinin yanındayım. Telefonu vereyim de bir başsağlığı dile arzu edersen” dedi.

Normalde ne yapılır?

Efendi, terbiyeli bir insan böyle bir durumda “Tamam” der ve bir başsağlığı diler değil mi?

Peki ben ne yaptım?

“Ekrem’ciğim, teşekkür ederim aradığın için ama Fethullah Bey’e başsağlığı dilemek gibi bir arzum yok. Eğer böyle bir niyetim olsaydı zaten ben kendisini arardım. Hiç gerek yok başsağlığı dilememe. Ona yeterince başsağlığı dileyen vardır zaten. Benimkine ihtiyacı yoktur” dedim ve kapattım telefonu.

Böyle bir kabalığı yapmasaydım, büyük ihtimalle benim de adım o ilanda Gülen’i arayıp başsağlığı “diletilenler” arasında yer alacaktı.

Kabalıktan pek hoşlanmam ama bazen gerekli oluyor galiba.

Not: Genelde ölümlere saygım vardır. Rast gelirsem hiç tanımadığım insanların bile cenazesine katılmaktan, başsağlığı dilemekten çekinmem. Ama zorla başsağlığı dilemek de bana göre değil."

İlgili Haberler