Gavım gardaş nerdesen?

Bir zamanlar Türkmenler için çok yazardım. Sonra Türkiye’nin düştüğü gayya kuyusu öyle derinleşti ki, içinden çıkamaz olduk. Şimdilerde yine Türkmenlerle ilgili acı haberler alıyoruz. Güney Doğu için hatta Mısır için o kadar fedakarlıklar yapmaya kalkan hükümetimiz Türkmenler için kılını bile kıpırdatmıyor.
Türkmen ezgilerini çok severim.  “Altın hızma mülayim’’i de en başta severim. Bir de ağıt vardır, onu da hayranlıkla dinlerim.
“Oy ben ölmişem, gavım gardaş nerdesen?” diye biter. Ama içinde müthiş tarihi ve bölgesel ayrıntılar vardır. Evet şimdi hükümete soralım:
 “Gavım gardaş nerdesen?”
  Biraz,  yüzünü, Barzani’den, Güney Doğu dayatmalarından, Mısır’dan çevir de Türkmenlere bak, onlar için bir şeyler yap. Kerkük’teki Türkmen varlığını 4 aşamada yok edeceklermiş. Kendisine, Kerkük sorulduğu vakit, Cumhurbaşkanının, “Hamaset yapmayacağını” söyleyerek cevapsız bıraktığı soruyu tekrar soralım. Kerkük için, öbür Türkmen şehirleri için, öldürülen Türkmen liderler için ne yaptınız gavım gardaşlar?
Palalılara özgürlük, “Gezicilere” gözaltı
  2 kişi falan değildi palalılar, 4 kişiydiler. Polislerle o kadar sıkı fıkıydılar ki, babasının esnaf olduğu ve iş yapamadığı için pala salladığı hikayelerine inanmak zor. Üstelik hepsi de sivil polisler gibi, beyaz gömlek, siyah pantolon giymişlerdi. Evet, onlar ve sopalı mavi giysili adam serbest, gezide toplanmak isteyen halk işgalci, yönetim heyetinden mühendisler doktorlar gözaltında. Rahmetli annem, böyle yanlış inatlaşmalar görünce (hükümeti kastediyorum), “gözlerine bir görünecek var” derdi.
Şu an pazartesi akşam üstü. Ben bu yazıyı yazarken Taksim gene gaz bombaları, yaralılar, kaçışmalar, feryatlarla doldu.Yazı yazmazsam mı ne yapsam! Her yazı yazdığımda bir yandan da bir felaketi seyrediyorum.
Vali bey, açtığı parkı 1 saat sonra kapattı, 12’ye çeyrek kala yine açtı. Sanal bir alemde yaşıyor gibiyiz. İstanbul’un en medeni caddesinde palalı adamlar geziyor, en lüks otellerin süslü bekleme salonlarına gaz bombası atılıyor,  açılan park 2 saat sonra kapatılıyor. Şeriatçı ülkelerin dahi şu ve bu sebeple, gerçekleşen Mısır devrimini bir tek biz kabul etmiyor ve üstelik, ne üstümüze lazımsa, “direnin” diye demeç veriyoruz. Direndiler ama 50 kişi öldü. Gerçekten, sanal bir Türkiye’de yaşıyoruz.

Yazarın Diğer Yazıları