Genel müdürlük, pazarlamacılık ve siyaset

Tayyip Bey’in; insanları boyları mezhepleri ve meslekleri üzerinden yaptığı aşağılamalarından çok rahatsız olurum. Bunları söylerken üstelik bir de güler. Oturanlar da güler ve alkışlarlar. İl başkanları toplantısı mıydı neydi, orada Kılıçdaroğlu’na “yav yav” lar eşliğinde siyaseti bilmediğini onun hâlâ bir genel müdür olduğunu söylerken de böyle irkilticiydi. İnsanın aklına ister istemez Başbakan’ın bizatihi kendisinin pazarlamacılığı geliyor. Ülker’in ürünlerini mi pazarlamış, sucuk mu pazarlamış ne, öyle bir şeyler hatırlıyorum. Genel Müdürlüğün de siyasete pazarlamacılıktan daha yakın olduğunu düşünüyorum.
Başbakan ve ekibinin, özellikle de Dışişleri Bakanı’nın, Türkiye siyasetini herkesin bilhassa Batılıların gülerek söz ettiği siyaset haline getirdikleri biliniyor. Emine Hanım’a bir Amerikalı bürokrat tarafından  “diktatörün psikolojisi”  gibilerden başlık taşıyan bir kitap bile hediye edilmişti. İngiltere Başbakanı David Cameron, Londra’da bir askerin öldürüldüğünü haber alınca Fransa seyahatini iki günde keserek geri döndü. Bizim gümrük kapısında Suriyeli çapulcular tarafından öldürülen polisimizin ne olduğuna dair bir haber bile yayınlanmadı.

 


***

 


Başbakan’ın, duyduğumuza göre 300 koruması varmış, 200 daha eklenmiş. Halk-TV, civar ilçeler belediyelerinden yollanan, bindirilmiş kıtaların listesini de verdi. İşin en acı tarafı böyle bir zamanda ve böyle acılı bir topluluğun karşısında bile siyaset yapmakta oluşu idi. Bilirsiniz konu ya Kılıçdaroğlu’dur ya Esad ya da her ikisi... Öyle bir iddiada bulundu ki tam anlayamamışım. Esad’ı ziyarete giden CHP’lilerin bunda parmağı varmış!
 Hacker’ların açıkladığı jandarma raporunda bombaları Suriye’den 3 kamyonla getirenlerin El Nusra örgütü olduğunu Batı gazeteleri bile yazarken ve bu Obama’nın masasında konuşulurken işi çocukça bir hamleyle CHP’ye yüklemek, herkesi kendilerine güldürmekten başka bir işe yaramıyor.

 


***

 


İnsanın hayretten başı dönüyor. Onlar Apo’ya ve Kandil’e giderler ama bir devletin milletvekilleri, başka bir ülkenin devlet başkanına gidemiyorlar. Üstelik Suriye’ye, orada tutuklu bir Türk gazeteciyi kurtarmaya gitmişlerdi.
Hataylılar, Suriyeli “misafirlere”  iyi davranmalıymışlar! Yeterinden fazla iyi davrandılar zaten. Mesele olan, misafirler değil, misafir adı altında içeri sokulan katiller,  “ciğer yiyenler” ... Hedefte Türkiye’nin Suriye bataklığına sürüklenişi var, bunu dünya alem biliyor. Artık ABD kendi askerlerini bu bataklığa sokmak istemiyor, Türkiye’yi kullanacaklar.
Halkın hadisenin olduğu ilk günkü feveranını, gene de yatıştırmayı başaramadılar. Bağırıp çağıranları,  “benim kardeşim parçalandı”  diye göğsünü yumruklayan adamı, ite kaka uzaklaştırdılar. Bu sırada Başbakan, icraatını öven nutuk atmaktaydı. Aklıma şu geldi: Cameron öldürülen askerin başında, siyasi nutuk atmış mıdır dersiniz?

Yazarın Diğer Yazıları