Türkiye, dün gece heyecanla beklediği derbide futbol ve gol dışında herşeyi seyretti. Maçın hakeminin maçın başından itibaren kuramadığı hakimiyet eksikliğinin ortaya çıkartığı kavgalı mücadele, futbolun önüne geçti. Galatasaray evinde oynamanın avantajıyla oyuna daha baskılı ve hakim başladı. Özellikle Kewel’in sağdan yaptığı bindirmelerle posizyon bulan sarı kırmızılar bütün çabalarına rağmen topu ağlarla buluşturamadı. Fenerbahçe daha çok rakibi durdurmayı düşünmüştü. Arda’yı Gökhan ile kontrol eden sarı lacivertililer, ort alanda Selçuk ve Emre ile  Galatasaray’ı durdurmanın planlarını yapmıştı. Galatasaray, o müthiş Ali Sami Yen’in atmosferinde rakibine yüklendikçe yüklendi. Ancak gol ayağı Milan Baros’un kötü bir performans ortaya koyması, sarı kırmızıları gol yollarında etkisiz kıldı. İlk yarıda Kewell’in bulduğu posizyonları değerlendirememesi de Galatasaray’a pahalıyı patladı.
Gökhan’ın sakatlanarak çıkması, Selçuğ’un kırmızı kart korkusuyla oyundan alınması Fenerbahçe’yi rakibi önünde biraz daha güçsüz durumda bıraktı. Maçın hakemi, Ümit Karan’ın kafasına tekme atan Selçuğa ikinci sarı kartını gösterememesi maçın dönüm noktasıydı. Maçın hakemi otoritesini oyunun başından itibaren ortaya koyamadı. Ve bu otoritesizlik oyunu çığırdan çıkardı. Her iki takımın futbolcuları hemen hemen her posizyondan sonra hakeme itiraz etti. Sanki kırmızı kart verilmeyeceğinin işaretini alan futbolcular birbirlerine kıyasıya sert girdiler. Ve bu sert oyun sonunda dinamit gibi patladı. Oyun bitimine çok az kalmasına rağmen, hakemin yumuşak tutumundan cesaret alan Lugano, Sabri, Emre, Semih, Arda didişmesi sahayı arenaya çevirdi. Tabii her iki takımın bu kadar sinirlenmesi biraz da alınan beraberliğin neticesiydi. Zira bu sonuç her iki takıma da fayda sağlamıyordu.
Dün gece Ali Sami Yen’de gol dışında her şey vardı. Galatasaray’ın daha üstün gözüktüğü maçta kısır bir mücadele, sertlik, küfür ve kavga vardı. Dün gece çıkan beraberlik ve kırmızı kart gören 4 futbolcu en çok şampiyonluk yarışındaki diğer üç takımı sevindirdi..