Haksızlıklar önlenmezse direniş sürer

Türk Eğitim-Sen 24 Eylül günü İstanbul başta olmak üzere bütün illerde iş bırakarak alanlara yürüdü. Yüz binlerce eğitim çalışanı ve kamu çalışanı Milli Eğitim, Üniversiteler ve Kredi-Yurtlar Kurumu’ndaki haksızlıklara, hukuk tanımazlığa, adam kayırmalara karşı isyan içerisindeydi. Hz. Ömer adaletini elinin tersiyle itenlere, Milli Eğitim, Üniversiteler ve Kredi-Yurtlar Kurumu’ndaki ayrımcı uygulamalara, yılların emeğiyle elde edilmiş makamların yandaşlara, torpillilere, sırtı kalın olanlara peşkeş çekilmesine hayır diyordu. Diğer taraftan eğitim çalışanlarının ekonomik ve sosyal haklarının tırpanlanmasına, öğretmenlerin itibar kaybetmesine neden olan uygulamalara, akademik zam sözü verilmesine rağmen bu sözünün arkasında durmayanlara, çalışanlara enflasyon farkını dahi çok görenlere, gelir dağılımındaki adaletsizliğe dikkat çekiyorlardı.
Durum gerçekten vahim bir safhaya geldi. Yüz binlerce eğitim çalışanının hakkı göz göre göre gasp edildi ve edilmeye devam ediliyor. Bunu yapanlar da sözüm ona dindar geçiniyor!.. Hatta daha da korkuncu bu konuda fetva aldıkları, İstanbul İl Milli Eğitim’de dilden dile dolaşıyor.  Hangi densiz başkasının hakkını yeme konusunda fetva verebilir? Bunların Allah’ın açık hükümlerinden de mi haberleri yok. 
Bilindiği gibi okullarda yöneticiler birer birer tasfiye ediliyor. Bilgisi, birikimi, ödülleri ve başarıları ile adından söz ettiren, okulu TEOG’da, üniversite sınavlarında başarılı olan, öğrenciler, öğretmenler ve veliler tarafından takdirle karşılanan, canını dişine katarak okulunu zirveye taşıyan okul müdürlerinin sırf siyasi iktidarın kapı kulu olmadıkları için, sırf MEB yetkilileri istemediği için görevlerine son verildi. Onların yerine masa başı ilişkileri, akrabalık, dostluk, yandaş sendika, siyaset ilişkileri güçlü olanlar görevlendiriliyor. Daha doğrusu başkasının hakkını yemeyi mubah görenler göreve getiriliyor.
Bunlar vefat edenlere, belediye başkan yardımcısına, müdürlükten ayrılıp öğretmenliğe geçenlere, emekli olanlara, kurum değiştirenlere müdür olmak için geçerli olan 75 ve üzerinde puan vermişler. Hatta geçici İlçe Milli Eğitim Müdürleri kendilerine 95-100 puan vermiş! Okul müdürlerine puan veren İlçe Milli Eğitim Şube Müdürlerinin büyük bir çoğunluğu Danıştay tarafından görevlendirilmeleri iptal edilen yetkisiz kişilerdir. Rezillik diz boyu...
Milli Eğitim’de her alanda yaşanan kadrolaşmadan şube müdürleri de nasibini almıştır. Mülakatla şube müdürü yapılan iktidara bağımlı kişiler için de kariyer, emek, alın teri, liyakat göz ardı edilmiştir. Konu, yargıya taşınmış ve başarı sıralamasının tek başına sözlü sınav sonuçlarına göre oluşturulması hukuka aykırı bulunarak, söz konusu yönetmeliğin yürütmesi durdurulmuştur.  Ancak MEB hukuksuzluklarına devam ederek, sözlü sınava dayalı şube müdürlüğü atamalarını iptal etmemiştir. Bu nedenle Türk Eğitim-Sen hukuku hiçe sayan MEB Müsteşarı hakkında suç duyusunda bulundu. Akabinde de sözlü sınava dayalı şube müdürlüğü atamalarının iptal edilmesi için Danıştay’da dava açtı.    
Yine çalışanlar, 2014 yılında enflasyon farkı alamadıkları gibi, aile ve çocuk yardımlarına artış yapılmamış, ek ders ücretleri yerinde saymıştır. Kısacası 2014 ve 2015 yılları öğretmenler, akademisyenler, hizmetliler, memurlar, teknisyenler, üniversite çalışanları ve Kredi-Yurtlar Kurumu çalışanları için kayıp yıllardır.
Öğretmenlere, eğitim-öğretim ödeneği kapsamında 75+75 TL zam yapılmıştır. Ancak bu miktar, 666 sayılı KHK ile yapılan iyileştirme uygulaması sonucundaki kayıpları karşılamak için hiç yeterli olmamıştır. Böyle bir durumda çalışanlar enflasyon farkından dahi mahrum ediliyorlarsa; bunun insanlıkla, ahlakla, vicdanla, sosyal devlet anlayışıyla bir ilgisi olamaz. Velhasıl, eğitimdeki bu zulüm ve hak gaspları sona ermez ve kıyıma uğrayan okul müdürleri görevine iade edilmezse Türk Eğitim-Sen eylemlilik sürecini dozunu artırarak devam ettirme kararlılığındadır.

 

Yazarın Diğer Yazıları