Hangi parti özerklik istiyor?

Siyasal partilerin özerklik konusundaki yaklaşımlarına bakıldığında kavramsal çerçeve ve algı bakımından farklı yerde durdukları görülmektedir. HDP meseleyi “demokratik özerklik” gibi genel literatürün dışında bir kavramla şekillendirirken özerkliğin demokrasi ile eş değer olduğunu ileri sürmektedir. HDP’nin özerklik yaklaşımında diplomasiden ekolojiye, ekonomiden savunmaya kadar pek çok alanda kendi kendine karar verme ve öz yönetim mekanizmasının varlığından söz edilmektedir. Buna göre özerk bölgelerde halkın seçtiği yerel parlamentolar ve yürütme organları ile alt yargı sistemleri oluşturulacak, eğitim yerelden yönetilecek, valiler seçimle iş başına gelecek ve bugüne kadar merkezden alınan pek çok karar ve uygulama bu organlara devredilecek. Böylelikle HDP’nin demokratik özerklik dediği projenin yerelleşme ve yerel yönetimlerin güçlendirilmesinin ötesinde federasyon ve bağımsız bir devlet oluşumunun en etkili adımı olduğu söylenebilir. HDP’nin beyannamesi bu yönüyle tali yasalar koyma, vergi toplama ve öz savunma güçlerinin oluşturulmasını esas almaktadır. Ülke dışındaki farklı birlikler ve devletleşmemiş yapılarla hareket etme serbestliğinin sağlanması ve Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartının çekince konulan tüm maddelerinin uygulanacak olması beyannamede dikkat çeken hususlardır.

MHP ve terör sorunu
Geçen hafta detaylarıyla paylaştığım Avrupa Özerklik Şartındaki çekincelerin kaldırılmasını isteyen diğer partiler ise beyannamesinde bunu açıkça ortaya koyan Ak Parti (hangi çekinceler olduğu belirsiz) ve beyannamesinde ifade etmemiş olsa da daha önce Kılıçdaroğlu tarafından taahhüt edildiği için CHP’dir. Özerklik şartını hiç bir durumda uygulamayacağını beyan eden tek parti MHP’dir. Diğer siyasal partilerin aksine meseleyi “terör sorunu” olarak adlandıran MHP, herhangi bir bölge ya da iller bazında çoğunluğu oluşturduğu kabul edilen vatandaşların “özerk” yönetim isteklerini ayrışma ve bölünme sürecinin önemli bir adımı olarak görmektedir. MHP çok parçalı millet oluşturulmasına, siyasal yerinden yönetim anlayışına, Türkçe dışında bir dilin kullanımı yoluyla yeni farklı kültürlere ayrıcalık getirilmesine, “Türkiyelilik” kavramına ve idari sistemin değiştirildiği özerk bölgeler sistemine her yönüyle karşı olduğunun altını çizmektedir.  

Ak Parti ve “Türkiyelilik” 
Ak Parti’nin seçim beyannamesinde yerelleşme kavramı güçlü bir şekilde vurgulanırken metnin hiç bir yerinde yerel özerklik ifadesine rastlanmamaktadır. Bu yönüyle Ak Parti’nin HDP’ye benzer bir özerklik oluşturmak istediği sonucuna varmak mümkün değildir. Hatta bazı çevrelerce Ak Parti’nin desantralizasyon (merkezde yerel organlara yetki vermek) değil dekonsantrasyondan (merkezden taşraya yetki vermek) yana olduğu ve giderek merkezi idarenin güç ve yetkisini artırmak istediği iddia edilmektedir. Ancak çözüm sürecinin evrilişiyle birlikte metnin geneline bakıldığında “demokratik özerklik” yaklaşımının ana hatlarını güçlendirici bazı ifade ve taahhütler öne çıkmaktadır. Bunlardan en önemlisi HDP’nin demokratik özerklik sürecini Dolmabahçe’de varılan anlaşmadaki ilkeler çerçevesinde sürdüreceğini belirtmiş olmasıdır. Bir diğer önemli nokta yapılması düşünülen yeni Anayasa’da herhangi bir etnik veya dini kimliğe referans yapmayan bir vatandaşlık tanımının esas alınacağının ileri sürülmesidir. Detaylandırılmayan bu yaklaşım Türk Milleti yerine daha genel (örneğin Türkiyeli) bir ifadenin arandığı yönündeki söylemleri güçlendirmektedir. “Güvenlik” kısmında ise iç güvenlik birimlerinin sivil gözetimi kapsamında Bağımsız Kolluk Denetim Mekanizması kurulmasının sağlanacağı ve sınırların korunmasında “profesyonel sınır kolluğu” adında yeni bir teşkilatın düşünüldüğü belirtilmektedir. 
CHP’nin bildirgesinde yerel özerklik yaklaşımlarının temel boyutları olan yerel düzeyde güvenlik, mali yönetim, kararların alınış biçimi konularında muallak ifadeler kullanıldığı görülmektedir. Ancak siyasette dil yasaklarının ve terörle mücadele kanunundaki özgürlüğü kısıtlayan hükümlerin (belirsiz) kaldırılması, isteyen herkesin ana dilde eğitim almasının sağlanması, “kültürel ötekileşmeden” kaynaklanan yasakların engellenmesi gibi düşünceler, CHP bildirgesindeki özerklik yaklaşımının kolaylıkla Kürt sorunu ile ilişkilendirilmesini mümkün kılmaktadır. Bununla birlikte Kürt sorununun çözümünde şifre yaklaşımlar olarak  “demokratik yurttaşlık” ve “birlikte yaşama etiği” çerçevesinde var olan taleplerin bir sistem değişikliği ile pazarlık unsuru haline getirilmemesi için seçim barajının düşürülmesinden (özellikle HDP açısından) söz edilmektedir.

 

Yazarın Diğer Yazıları