Hangisi daha zararlı?

Sigaranın televizyon yayınlarında gösterilmesi yasak.

Bir film ya da dizide sigara paketi de sigara içilmesi de buzlanarak verilmek zorunda.

Kesinlikle yerinde bir yasak bu.

Ama ne hikmetse aynı yasak silah gösterilmesi konusunda yok.
Televizyonda yayınlanan hemen her film ve dizide silahlarla insanlar kovalanıyor, vuruluyor. Silah bir sorun çözme aracı olarak sergileniyor, adeta reklamı yapılıyor.
Artık komedi programlarına bile girdi silahlar.
Güldür Güldür Show ve Çok Güzel Hareketler 2’de bile zaman zaman tabancaların kullanıldığı skeçlerle karşılaşıyoruz.
Ana haber bültenleri ayrı bir âlem:

Çekilen tabancaların, nişan alınan tüfeklerin, vurulup yere düşen insanların geçit resmi yapılıyor adeta.
Silah sigaradan daha mı az zararlı Allah aşkına?
Sürekli sigara içen birinin kansere yakalanıp ölmesi 20-30 yılı buluyor.
Silah ise birkaç saniye içinde hedefindeki kişiyi öldürebiliyor.
...

İnsanlar silaha çok kolay ulaşabiliyor.

Bireysel silahsızlanma konusunda çalışmalarıyla tanınan Umut Vakfı Türkiye’de 34 milyon silahın 30 milyonunun ruhsatsız olduğunu açıkladı geçenlerde.
Günde ortalama 5 cinayet işlenen bir ülkede çok vahim bir tablo bu.

...

Bireysel silahlanma ve artan şiddet olaylarına karşı şu önlemler alınabilir:
-Genel bir ruh sağlığı taraması başlatılmalı, suç işleme potansiyeli olan psikopat ve şizofrenler tedavi altına alınmalıdır.

-Uyuşturucu ve alkol bağımlılığı olanlar suça daha kolay yöneliyor. Bu kişilerin saptanıp tedavileri mutlaka yapılmalıdır.
-Ruhsatlı ve ruhsatsız silahlar toplatılmalı, silah taşıma ruhsatı verilmesi zorlaştırılmalıdır. Ruhsatsız silah taşımanın cezası 5 yıl hapis olmalıdır. Silah kaçakçılığının cezası da artırılmalıdır.

-İşsizlik ve ekonomik sıkıntılar suça yönelimi artırıyor. Siyasi iktidar bu sorunlara karşı daha duyarlı olmalı, etkili önlemler geliştirmelidir.

-Terör örgütleriyle mücadele kararlılıkla sürdürülmelidir.

-Suç ve eğitim arasındaki ilişki göz önünde tutularak eğitimin niceliği ve niteliği yükseltilmelidir.

-Köyden kente hızlı göç sonucu geleneksel kültürden kopuş oldu ancak gelinen yerde yeni bir kültür oluşturulamadı. Milyonlarca insanın aidiyet duygusundan, aile bağlarından kopuk yaşamaya başlaması onları suça iten bir etken oluyor. Aile kurumu güçlendirilmelidir.
-Televizyon yayınlarında, özellikle dizilerdeki aşırı şiddet sahneleri insanları olumsuz etkiliyor, suça yönelmelerinde rol oynuyor. Bu dizilere çeki-düzen verilmeli, silah gösterimi yasaklanmalıdır. Aynı şekilde ana haber bültenlerinde de silahlı eylemler açıkça gösterilmemelidir.

-Açılan davalar yıllarca sürüyor. Bu durum kişiler arası anlaşmazlıklarda mağdur olanların, “Cezayı ben kendim keseyim” anlayışının yerleşmesine neden oluyor. Davalar 6 ay içinde sonuçlandırılmalıdır.

-Aile içi şiddetin kurbanı olan kadın ve çocukların korunmasına yönelik çabalar yeterli olmuyor, şiddete maruz kalanlar bir süre sonra şiddetin failleriyle bir arada bulunmak zorunda kalıyor. Bu durum önlenmeli, şiddet mağdurları mutlaka devlet koruması altına alınmalıdır.
-Topluma rol model olması gereken siyasi parti temsilcileri sert ve hırçın konuşma tarzından ve toplumu kamplara bölücü mesajlar vermekten kaçınmalıdır.

...

Sonuç olarak diyeceğim şu:

Sorunlar seyrederek değil üzerine kararlı biçimde gidilerek çözülebilir ancak.

Yazarın Diğer Yazıları