Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Sadi SOMUNCUOĞLU

Sadi SOMUNCUOĞLU

Herkes her şeyi biliyor da...

Oturmuş okuyor, yazıyoruz; insanımıza bilgi lazım diye. Sonra da tuhaf durumlarla karşılaşınca düşünmeye başlıyoruz. Gerçeğin ne olduğunu, maşallah bilmeyen yok! Ama sıra icraata gelince, tam tersi yapılıyor. Yani, söz başka, eylem başka oluyor. Yanlış eylem, doğru söze göre savunuluyor. Çok sıkışınca da, "geçmişte onlar bize az mı çektirdi, şimdi hesaplaşma sırası bize geldi" denebiliyor. Sonra, "onlar" kimse, iktidara gelince, "hesaplaşmada" yerler değişiyor. Demek ki, düşmanı sevindiren, dostu üzen, milleti birbirine düşüren kısır çekişme sürüp gidecektir. Her şeyden önce dürüst ve samimi olmalıyız. Vicdanımıza yük olan "kinimiz" ve "intikam" duygumuzdan kurtulmalıyız.

Bir ülkenin aydınları ve yöneticileri birlik ve kardeşlik duygularını kaybederse, düşmana ihtiyaç kalır mı? Bir de, devletin ve milletin kimliğini dönüştürmeye şartlananlar olabilir ki, vay o ülkenin haline!  

Bakınız, başka çare kalmayınca "hemen adalet" diyenler yollara düşmüşler. İrili ufaklı çevrelerden gelen ağır suçlama ve tehditlere aldırmadan yürüyorlar. Güçlerini de Türk Milletinden ve adaletten alıyorlar. Bu yürüyüş, bütün Türkiye'ye yayılacakmış, ne ala. Herkes biliyor ki, adalet oksijen gibidir; onun olmadığı yerde ot bile bitmez; zulmün saltanatı hükümran olur. Atalarımız boşuna mı "adalet mülkün temeli" demişler. Adalet talebine, kısır parti ve makam çıkarları için karşı çıkanlara yazıklar olsun!

MHP Kongresi ve Rejim

MHP Kongresinin hikayesi malum. Özü şöyle: Tüzük değişikliği için yeterli sayıda delege Olağanüstü Kongre istedi. Ama Genel Merkez bunu keyfi olarak reddetti. Sorun mahkemeye taşındı. Uzun ve tuhaf müdahaleler oldu, ama isteğin haklı olduğu anlaşıldı ve Yargıtay Olağanüstü Kongreyi toplama yetkisini üç kişilik Çağrı Heyeti'ne verdi. Heyet Kongreyi topladı, gerekli kararları aldı ve değiştirilen tüzük maddesine göre seçimli yeni bir Kongrenin toplanması için ilan verdi. Buna karşılık tüzük değişikliği kararlarının iptali için mahkemeye müracaat edildi. Mahkeme inceleme için Kongreyi anında durdurdu. Bir hafta, bilemediniz bir ayda yapılabilecek inceleme için bir yıl beklendikten sonra iptal kararı verdi. Avukatları, hukukçuları şaşırtan bu karar üzerine tartışmalar başladı. İşin içine siyasetin girdiği, iktidar gücünün kullanıldığı söylentileri yayıldı. Bu hususta; 1) Prof. Dr. İskender Öksüz, 22 Haziran 2 017, Milli Düşünce Merkezi, Hangi politika ile parti iktidara taşınacak? 2) Taha Akyol'un, 21 Haziran 2017 Hürriyet Bir dava nasıl sonuçlandı? yazıları önerilir.

Konuya başka bir açıdan bakacağız. Hukukçuların işine karışmak istemeyiz, ama bir hata yapıldığını düşünüyoruz. Anlatalım: Her konu gibi, elbette siyasi parti ihtilafları da yargıda çözülür. Kesinleşmiş yargı kararları bağlayıcıdır. Bu tamam. Ancak yargı, parti kongrelerini durduramaz. Kongrelerin yapılmasına hiçbir engel çıkaramaz. MHP kongresinde valilik, emniyet ve  icra memurluğu bile devreye girdi. Bunlar yasalara aykırıdır. Partiler kongrelerini serbestçe yaparlar. Eğer mevzuata aykırılık iddiası varsa, yargıya gidilir ve burada karara bağlanır. Buna da herkes uyar. 

Yargı, parti ihtilaflarına bakar, ama kongrelerini durduramaz dedik. Neden mi? Söyleyelim: Demokratik rejimin temel kurumu olan siyasi partilerin nasıl kurulacağı, nasıl çalışacağı yasalarımızda bellidir. Buna göre, İçişleri Bakanlığı'na yapılan müracaatla parti kurulmuş olur. İzin söz konusu değildir. Farz edelim ki, partinin tüzüğü ve programında siyasi partiler kanununa ve  Anayasaya aykırı hükümler var. Bu durumda, partinin kurulması askıya alınabilir mi? Veya parti kurulmamış sayılabilir mi? Hayır. Zira müracaatla beraber parti kurulmuştur. Aykırılığın düzeltilmesi için yapılacak işlem şudur; Yargıtay Başsavcılığı ilgili partiye bir yazı göndererek aykırılıkların düzeltilmesini ister. Süresi içinde gereği yapılmazsa, partinin kapatılması için Anayasa Mahkemesi'ne başvurur. Mahkeme de kararını verir.

Kongreler hususu da aynen böyledir. Düşünelim, yargı MHP'de görüldüğü gibi kongreleri durdurup, istediği kadar bekletebilecekse, bu işlem diğer partiler için de geçerli olabilecek demektir. Bu ise, iktidarların rakiplerini elemine etmek veya korumak istediği bir parti yönetimini görevde tutabilmek için önünü açan bir fırsat olamaz mı? Böyle bir uygulamanın, demokratik rejimi işlemez hale getireceği açıktır. Bu da rejim meselesini gündeme getirir ki, anayasa ihlaline kadar gidebilecek bir rejim suçunu oluşturabilir.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti

Eğer, Kıbrıs'ta Rumların Garanti ve İttifak anlaşmalarını hükümsüz ve adadaki Türk askeri varlığını göstermelik hale getirmesi oyununa düşersek halimiz nice olur?.. Yunanistan'ın, anlaşmalarla Türkiye'ye ait olan Ege'deki 18 adamıza el koymasına, kara sularını 12 mile çıkarıp Ege'yi Yunan gölü haline getirmesine neden karşı koyamıyoruz? İktidar gibi muhalefet ve medya da neden susuyor? Katar'a asker göndermek, Kıbrıs'tan asker çekmek ne demektir?

Gelecek yazımızda bunları ele alacağız.

----

Mübarek Ramazan bayramınızı kutlar, sağlık ve huzur getirmesini dilerim.

 

Yazarın Diğer Yazıları