Hocaların hocası Süheyl Ünver’in tatlı ambargosu

TBMM’de kabul edilen yasa ile çok sayıda bilim adamı ve Türkiye için gururu olarak bilinen kendilerine de “Profesörler Hocası” unvanı olarak verilen “Ordinaryüs” sıfatı kaldırınca, akademik alemde büyük hayal kırıklığı yaratmıştı.
Bunlar içinde, 1898 İstanbul doğumlu, İstanbul Tip Fakültesi ve Edebiyat Fakültesi Tezhip Bölümü mezunu Prof. Dr. Ahmet Süheyl Ünver de vardı. Her iki dalda mahareti, bilgisi ve engin kültürü olan ünlü hocanın diğer bir özelliği de, yetiştirdiği çok sayıda talebesinin de Prof. Unvanına sahip olması ve toplantılarda, sıraya giren, hepsi de ünlü profesörlerin el öpme yarışına girişmeleriydi.
Prof. Dr. Ahmet Süheyl Ünver, eli öpenlerin de bu kez yan tarafta birikim yapıp bu olayı ve arkadaşlarını izlemeleriyle çok hoşnut kalır, o da eski her öğrencisinin yanak ve alınlarından öperken de, sanki profesörlük unvanına öpücük damgası vurmuş gibi olur, hele alkışlar olunca o da katılırdı.
Atatürk’ün talimatıyla, “Selçuklu Tıp Tarihi” ve “Tarihi Perspektifi içerisinde Türkler’de Süsleme Sanatı” konularını kültür hizmetine sunarken, “İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıp Tarihi Enstitüsü” nü kurdu.
Çeşitli Gazetelerde bu her iki dalda makaleler yazan Prof. Dr. A. Süheyl Ünver, ayrıca 1936 yılından 1955 yılına kadar da, Devlet Güzel Sanatlar Akademisinde de “Şark Tezyini Sanatı” öğretmeni olarak görev yapmıştır.
Mimar Sinan tutkunu olan Prof. Dr. A. Süheyl Ünver ile beraber olduğumuz ilginç bir hatıramı burada nakletmeyi uygun buldum;
Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi Başhekimi Doç. Dr. Faruk Bayülkem, Florya Güneş Motel’in terasında bir yemek daveti vermişti. Eşim Nedret ile oturduğumuz masanın başında Prof. Dr. A. Süheyl Ünver ile çeşitli konularda sohbet ediyor, diğer taraftan yemeğimizi yiyorduk. Hocamız bir ara eşime, fazla tatlı yememesini, kilosunun ideal olduğunu söylediği anda, bana da tatlılara iltifat etmemeyi tavsiye etti. Bu sırada masamızda orta yerlere çeşitli hamur tatlıları kayık tabakla getirilip bırakılıyordu.
Hocamız,  kayık tabağındaki tatlılara baktı, yemeğini yarıda bıraktı, tabağı önüne çekti. Getirilen boş tatlı tabağını tepeleme doldurunca, bizlere ikram edeceğini beklerken, büyük iştahla yemeğe başladı... Şaşırmıştık, uzun masamızda oturan Prof. ve doktorlar ile eşleri de kendisine hayretle bakıyordu... Tabak yarılanınca, dayanamadım kendisine şaka yollu takıldım:
“-Hocam, biraz önce eşime ve sonra da bana tatlıdan uzak durun, hele hamur tatlıları biraz zehir demektir!. telkininde bulundunuz!.. Canınıza kastınız mı var?”
Tabaktaki son cevizli burma kadayıfı da ağzına atınca, gayet neşeyle cevap verdi;
“-Canım, ara sıra böylesi de olur!... Ne demişler; hocanın dediğini yap, gittiği yoldan
gitme...”
Ünlü Prof. Dr. ve Hocaların Hocası A. Süheyl Ünver 1986 yılında vefat ettiğinde 88 yaşında idi ve tabutunu da öğrencisi profesörler omuzlamışlardı. Ruhu şad olsun.

Yazarın Diğer Yazıları