Hrant Dink'ten öncesinden bu yana...

Şöyle genele mahsus bir soruyla giriş yapalım;

İstihbarat teşkilatı mensuplarının görevleri emekli olunca biter mi?..

Hayır... 

"Evet" demek eşyanın tabiatına aykırı bir durum olur. Tüm ülkelerde böyledir; resmi evrak üstünde emeklidirler ama ilişkileri devam eder, kesilemez. Gelişmiş ülkeler işi daha profesyonelce formüle eder. Mensuplarını, önem derecesine göre, sivil görünümlü yan kuruluşlarına kaydırır. Bizde ise durum biraz farklıdır. MİT mensupları için "görevleri mezarda bile devam eder" diye yaygın kanaat vardır. Haksız da sayılamaz!..

Türkiye'de, başta MİT olmak üzere "istihbarat zafiyeti" her dönemin değişmez tartışma konusu olmuştur. Her devri iktidarda tartışılır, MİT'in yapısı masalara yatırılır. Fakat ne hikmetse bir arpa boyu yol bile gidilemez. 15 Temmuz hain darbe girişiminin ardından TSK'nın yapısı gecelik kanun hükmünde kararnamelerle bir hamlede değiştirildi. Fakat, MİT beklemede bırakıldı. R. Erdoğan, MİT Müsteşarının Cumhurbaşkanlığına bağlanacağını, iki ayrı -iç ve dış istihbarat olarak- yapının kurulacağından bahsediyor.

Kafaların hâlâ çok karışık olduğu bir gerçek!..

15 Temmuz darbe girişiminin aydınlatılması için başta Hrant Dink cinayeti (19 Ocak 2007) faili meçhul cinayetlerin üzerine gidiliyor. Bir milim geri adım atılmasın. Hatta faili meçhullerle ilgili olarak Meclis'te de soruşturma komisyonu kurulsun.

Ancaak!..

AKP iktidarının ilk günlerinde -18 Aralık 2002- Prof. Dr. Necip Hablemitoğlu'nun evinin önünde katledilmesiyle gerçekleşen hunhar cinayetten kimsenin bahsetmemesi hatta hatırlayıp/hatırlatmaması da çok garip!.. Geçmiş yıllarda bu konuyla ilgili bir kaç yazı kaleme almıştım. AKP iktidarının kara deliklerinden biri de bu cinayetin gerçek faillerinin ortaya çıkarılmaması.

Şenkal Atasagun... O dönemin MİT Müsteşarıydı. Atasagun, 11 Şubat 1998-11 Haziran 2005 yılları arasında 7 sene MİT Müsteşarlığı koltuğunda oturdu. Bebek katili Abdullah Öcalan'ın Kenya'da (Nairobi) ABD tarafından  Türkiye'ye teslim edilmesi operasyonunda oynadığı aktif rol ve etkinliği ile hatırlarız. Bir de; görev süresi dolmadan erken emeklilik dilekçesini verip önce MHP Genel Başkanı Doktor Devlet Bahçeli olmak üzere siyasi liderlere yaptığı veda ziyareti ile... MİT Müsteşarı'nın siyasi liderlere veda ziyaretinde bulunması da tarihimize bir ilk olarak kaydedilmişti.

Necip Hablemitoğlu cinayetinin ardından, Şenkal Atasagun'un dönemin Başbakanı Abdullah Gül ile yaptığı çok sayıda görüşmenin içeriği ile ilgili hâlâ havada duran çok sayıda soru var. MİT Müsteşarlığından ayrılmak istememesine rağmen koltuğu üzerinde yapılan pazarlıklar hakkında da..

Daldan dala atladığımı düşünmeyin!..

Her satırın birbiri ile derin (!) ilintisi var.

"Aldatılmışız" sürecinde bazı isimlere iade-i itibar, terfian görevlerine iadeleri gündemde, tartışılıyor. Haksız yere suçlananlara, namusları ile oynananlara, ellerinden ekmekleri alınanlara yetmez ama elimizden gelen her şeyi yapalım. Asla ve kata itirazım söz konusu olmaz.

Her nasılsa!.. İşte, tam bunları düşünürken aklıma eski MİT Müsteşarı Şenkal Atasagun düştü!..

"Enişte" muhabbeti(!) çerçevesinde ulaştığım bazı bilgilerin de bu yazıya etkisi oldu... Daraldım!.. Değerli YENİÇAĞ okurlarının ileride kareleri tamamlamasında eksikleri kalmasın istedim.

Bu karanlık hain sürecin en pis noktalarından biri de; aslında kim kime ve nereye nasıl hizmet veriyor!.. Elbette tarih, gerçekleri belgeleyecek...

* Bir süredir "uzun yazıyorsun" diye haklı şikayetleri olan okurlarımız;

Bu sefer kısa tuttum. Fakat, inanın bana, bu yazının içeriği en az 2 gazete sayfamız... 

Yazarın Diğer Yazıları