Hürriyet kahramanı kardeşim Abdullah

Cumhurbaşkanı hazretleri ABD’ye avdetinden önce matbuata mühim izahatlarda bulunmuşlardır efendim...
Yani demişlerdir ki;
 “-Bendeniz 12 Eylül’de mapus yattım...”
Yani de yani...
Kendileri önemli bir hürriyet kahramanıdırlar!..
Gerçi öyle işkence falan görmemiş..!
Tam kahraman sayılmaz, tırnakları falan sökülmemiş. Ama olsun, hapishanecidir kendileri.
O şimdi Cumhurbaşkanı!.. Cumhurbaşkanı olduğu için de, “hapislik” açıklamasını da bir denge içinde yapması lazımdır azizim. Misal, ciheti askeriyeye paldır küldür dalamaz!.. Bu yüzden de diyor ki;  “Beni almaya gelen üsteğmen çok nazikti, kahve ikram ettik”.. Şimdi o üsteğmen general falan olmalı, emekli olmadıysa...
12 Eylül mağduru Abdullah Bey’in mağduriyet hikayesini matbuat şu şekilde aktardı..
“12 Eylül Harekâtı olduğunda Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, çiçeği burnunda bir damattır. Evleneli henüz bir hafta olmuştur ve Kayseri’deki düğünden sonra İstanbul’a gelip Erenköy’de kiraladıkları bir eve yeni yerleşmişlerdir. Askeri müdahaleyi 12 Eylül günü öğle namazı için gittiği Sahrayı Cedid Camii’nde öğrenir. Gül: “Baktım bir anormallik var. Bir tanıdık ‘İhtilal oldu’dedi. ‘Sağ mı, sol mu? Nasıl bir şey?’dedim ve bizimle bir ilgisi olabilir mi diye düşündüm. Ancak evi nasılsa kimse bilmez diye rahattım...”
Ancak pek tahmin ettiği gibi çıkmaz. 13 Eylül Cumartesi sabahı erken saatlerde evin kapısı çalınır.
Sonrasını şöyle anlatıyor Gül: ” Kapıyı açtım. Genç bir üsteğmen... Bir kâğıt verdi. Gözaltına alınacaklar listesi... Son derece terbiyeliydi. ‘Gözaltına alacağız’ dedi. ‘Salona geç, ben hazırlanayım’ dedim. Hayrünnisa Hanım’a söyledim... ‘Üsteğmene bir kahve yap, misafirimiz’dedim. Çok şaşırdı, yaptı... Beni bir koğuşa koydular.. Gözüm kapalı sorgulandım iki-üç saat kadar. Metris’ten 10 gün sonra Gayrettepe’ye siyasi şubeye götürdüler, iki gece kaldım. Oradan Adapazarı’na götürdüler. Orada kışlada kaldım. Milli Türk Talebe Birliği’nin önde gelenlerinden olduğum için sorguladılar. Ben işkence görmedim. Bana hep saygılı davrandılar. Herhangi bir suç atfetmediler.
Şimdi efendim, bunca gergin bir ortamda Reisicumhur Hazretleri de bir yerinden 12 Eylül’e neden paçakasnak dalmak gereği duymuştur acaba!.. Malum 12 Eylül muzaffer cenahın sarıldığı bir silahtır.. İktidarın başı, pek bir muhabbet içerisinde olduğu Evren Paşa Hazretlerine arkadan dolanıp puan almıyor mu?!.. Heee!..
Ve de, dillendirmeseler de, Tayyip’le  “Abdullah Bey kardeşim”  arasında bir iktidar savaşı var mı?!.. Heee!!
 “-Başkanlık için çalış Erman Kuzu!..”
Talimatı da ortada mı?!.
“Abdullah Bey kardeşim” ne olacak peki?!
Malum siyasette, hapishane “iyi koz”
değil mi!!?
Eee şimdi..!  “Abdullah Bey kardeşim”  uçakta ne mesaj vermiş oluyor?..
“Ey ahali 12 Eylül’de askerin işkencehanesine giren benim ben!!..”
Bu ne demek?.. Muhalefet, “12 Eylül’de
Tayyip, toprak saha futbolcusuydu”  demiyor mu?!.
Aha da işte Abdullah Gül de ayağına top gelmiş, Tayyip’e çaktırmadan çakıyor..  “O top kovalarken ben hapisteydim yaaa!”
Hakkını yemeyelim, Tayyip de 12 Eylül cuntacılarına direnmiş..
İETT Albayı, bıyıkları kes demiş kesmemiş..
Şimdi bu ahali ne yapsın, cuntacılardan bıyıkları kurtaran Tayyip mi, hapis yatan reisicumhur hazretleri mi!?. Kime sarılsın..
Hangisi daha hürriyet kahramanı acaba?!!
Sayın “yüzde 58” şimdi okuyup “zındık işte” diye şişinizi bende indirmeyin!.. Bu siyasi büyüklerin uçak açıklamaları önemli gizli kodlar barındırır, benden söylemesi!!

Yazarın Diğer Yazıları