2 Haziran'da, Alman Parlamentosu bir eksikle, 1915 olaylarını Ermeni soykırımı olarak kabul etmiştir. AKP'liler, alışıldığı üzere ciddi bir şey yokmuş gibi, kendi yarattığı hafif meşrep kamuoyunu rahatlatmak için hemen bir algı operasyonu yaptılar. Peşinden de hüzünlü, öfke görüntülü ve birkaç tane, acı biberli, ekşili ve tuzlu demeçlerden sonra tabanını rahatlattılar. Kamuoyu araştırmasını da yaptırarak halkın uyanmadığı tespitini yaptılar. Sonra bu vartayı da atlattık çok şükür, elhamdülillah deyip Almanların açtığı Ermeni dosyasını kapattılar. Bunlar için önemli olan AKP'ye kötü bir şeyin olmaması, AKP zarar görmesin, oy kaybetmesin, Türk devletine gelenler hoş gelir, zihniyetindeki insanlardır. Bir iktidar partisi, ancak bu kadar gayrimillî, duyarsız ve beceriksiz olabilir.

***

AKP iktidarının, Almanya'daki Almanlara söz geçiremediğini anlayabiliriz. Ancak Alman Parlamentosu'ndaki Alman gibi düşünen ve aynı işi yapan AKP içindeki Alman zihniyetli AKP milletvekili, gazeteci ve görevlileri anlamamız mümkün değildir. Ne dediğimizin daha iyi anlaşılması için birkaç örnek verelim: AKP milletvekili, genel başkan yardımcısı, Yasin Aktay, şöyle diyor "Dersim'i de biz hatırlatırız, Zilan'ı da, Newala qasabayı da, Ermeni soykırımını da. Asla bunu yapanları aklamayız." Sadece bir suçla yetinmiyor. Aynı kişi geçen yıl "Türk diye bir ırk yoktur" zırvasını söylemiştir. Gazeteci, Yıldıray Oğur da "İnşallah bir gün bir başbakan da, Meclis kürsüsünden belgeleriyle 1915 Ermeni soykırımını anlatır" diyebilmişti. Bu adam bütün engelleri aşmış korkusuz ve emin, kararını da vermiş. Milliyetçi-muhafazakâr, AKP destekçisi bir gazetede yazıyor. Bu zihniyete bu adam yakışır ve yaraşır. Cibilliyet meselesi. Melih Altınok, bu gazeteci, daha önce Atatürk hakkında da ileri geri konuşmuş ve halkın tepkisini almıştır. Şöyle buyuruyor; "Bakın hocam ben de Ermeni katliamının olduğunu düşünüyorum tıpkı Pamuk gibi. Ama bu Türkleri ve Türklüğü aşağılamak değildir." İşlemediğiniz bir soy kırımını işlemiş gibi suçlamak bir hakaret ve aşağılamak değil midir? Gazeteci Altınok, Türkleri ve Türklüğü sözcüklerini de küçük harflerle yazmış. Çok sayıda benzer örnek olmasına rağmen işi uzatmamak için son bir örnek daha verelim, bu hatun kişi de AKP yanlısı gazetede yazar, Hilal Kaplan, şöyle buyuruyor; "1915'te devletin suç işlediği gün gibi açıktır." Türk bilim adamları resmi kayıtlar da göremiyor ama bu hanım el yordamıyla, fala bakma yöntemiyle hem de gün ışığında görüyor. Biz de bunları besliyoruz. AKP içindeki Almanların niçin bunları yaptığını öğrenmek istiyorsa bunun çok kısa ve radikal bir yöntemi var. Türklere küfür eden veya etme ihtiyacı hissedenlerin, önce soyuna sopuna ve cibilliyetine bak. Sorun buradan gelmiyorsa, sonra da kafasına bak, beyin ve akıl yerinde mi.

***

'Türklüğümden utanıyorum, Türk diye bir ırk yoktur, ben Türk değilim, Arabım, Türk denince utanıyorum', diyebilenlerle AKP il başkanı bir zatın, 'AKP sayesinde hepimiz Türk olmaktan kurtulduk' diyenler ne kadar dindar ve AKP'liyse Türklerden o kadar uzaktır. AKP ve Erdoğan samimiyse önce içlerindeki Almanları halletsinler, sonra Almanya'daki Almanlar. Türkiye'nin şimdiki sorunu Türk gibi gözüküp Alman gibi vuranlarladır. Yıkılan 16 Türk devleti düşmanla çarpışarak kaybedilmemiştir. İçimizdeki hainler tarafından yıkılmıştır. 2002'den bu tarafa, Türkler ikiye ayrılır, AKP'leştirilen ve AKP'leştirilemeyen Türkler. Ankara'da, Keçiören ve İstanbul'da Fatih semtlerindeki dindar ve saf vatandaşları dinle ikna etmek, Mamak gibi yoksul semtlerde insanları, erzak ile zararsız hale getirmek mümkündür. Ancak bunun sonu iyi değildir. Türklere hakaret edenleri himaye etmek, Truva atı gibi saklamak AKP'nin görevi olmamalıdır. Bu tip insanlar, normalde Türklerin içine giremezler, bünye kabul etmez, ama AKP vasıtasıyla girdiler ve üstelik, Türk milleti bunları gazeteci ve milletvekili gibi yüksek maaşlarıyla besleyip ödüllendiriyor. Türk milletine bu hileyi yapmak bir hakarettir. Aklıyla ve iyi niyetiyle alay etmektir. Allah'tan, Alman Milletvekillerinin maaşlarını biz vermiyoruz.