İlk kravatımı bir 23 Nisan günü taktım

23 Nisan 1920. Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin açılış tarihidir. Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşları bir yandan istiklal mücadelesi verirken, diğer taraftan gerçek demokrasiye geçişi hazırlıyorlardı. İki taraflı mücadele de başarıyla tamamlandı. Atatürk'ün içindeki çocuk sevgisini taçlandıran olay, 23 Nisan'ın sadece Ulusal Egemenlik kavramıyla bırakılmamasıdır. Güne eklenen "Çocuk Bayramı" özel anlam taşımaktadır.

23 Nisan'la tanışmam ve önemini anlamaya başlamam okul öncesine dayanır. Annem, babam ve Ataninemin Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'na verdikleri önem, dini günlerimizden farksızdı. Özel kıyafetler giydirildim. Hatta, ilk kravatımı böylesi bir günde taktım. Hiç unutmam örgü ve bayrak rengiydi.

Anılarla

İlkokul dönemimde, sadece öğretmenlerin konuşmaları ve güne özel derslerle yetinilmezdi. Evimizde de başta babam olmak üzere Atatürk'ün verdiği istiklal mücadelesi anlatılırdı. Büyük Önderin vefatından sonra oluşturulan saygı kortejine katılımlarından söz ederlerken, gözyaşlarını tutamazlardı. Bir yerde 23 Nisan'da 10 Kasımların tekrarını yaşardık. Gördüğünüz gibi ilk defa Pazar Mavrası yerine, çok daha anlamlı bir konuya yer vermeyi arzuladım. Gerekçem belli. Bir takım örümcek kafalıların Atatürk ve devrimlerini karalama çabalarının hız kazandığının farkındayım. Ata'mıza ve onun koyduğu değerlere her zamankinden fazla sahip çıkmanın gereğine inanıyorum.

Değerli hocalar

23 Nisan'a önem veren pek çok hocam oldu. İlkokuldakilerin arasında Hadiye Kırhan ayrı yerdedir. Bu bayramda sınıfa hem çiçek hem vazo getirirdi. Sanki düğün varmışçasına gelirdi. Subay eşi olmasının bunda büyük katkısı olduğuna inanırım. Ortaokulda Türkçe öğretmeni Talip Yarkutay klasik romanlara ara verirdi. Atatürk'ten anıları okuturdu. Üniversite yıllarımda pek çok değerli isimden feyz aldım. Bunların arasında Ordinaryüs Profesör Reşat Kaynar bambaşka yer tutar. İnkılap Tarihi'ni ondan dinlemek ayrıcalıktı. İmtihanında İstiklal Savaşı sırasındaki iç isyanları sormayı unutmazdı. Merhumu da diğerleri gibi rahmetle anıyorum.

Farklı değerlendirmeler

Günün mana ve önemini anlatırken, sonuç bölümünü Taha Akyol'a bırakacağım. Kıymetli dostumun "Ama Hangi Atatürk" adlı inceleme/araştırmasındaki şu satırlar; Mustafa Kemal'i değerlendirmenin şahikasıdır:

"Atatürk resimlerinden birini seçerek öbürlerinden çok farklı, hatta öbürlerine zıt Atatürk kurguları yazmak mümkün ve kolaydır. Sol Kemalistlerin kurguladığı Mustafa Kemal, Millî Mücadele dönemindeki sol terimleri kullanan Mustafa Kemal Paşa'dır. Baş dostu Lenin'dir." Doğan Avcıoğlu'nun kurguladığı Atatürk'tür.

Attila İlhan'ın "Gazi"si de elbette solcudur ama daha "Asyalıdır". Sultan Galiyev'le tarihsel duruş beraberliği vardır. O bakımdan Avcıoğlu'nun Atatürk'üne göre Attila İlhan'ın Gazi'sinde Müslüman kimliği ve Asyalı vasfı hayli belirgindir.

Necmettin Erbakan'ın "Atatürk yaşasaydı o da Refah Partili olurdu" sözü. Millî mücadelede yoğun şekilde İslam'ı terimleri vurgulayan Kur'an'dan ayetler okuyan, dualar eden ve Batı'yla savaşan Mustafa Kemal Paşa'ya yöneliktir. Bir de tabii "Alafranga Atatürkçü"lerin kurguladığı Atatürk var. Bu terim merhum Attila İlhan'ındır.

Peki hangisi, hangi Atatürk? Bu soru yanlıştır. Çünkü..."

İşte bu Çünkü'yü iyi incelemek şart. Tabii çağdaş gözlüklerle. Bunu yapabildiğiniz an doğruyu, yani ölümsüz Ata'yı mutlaka bulacaksınız.

Yazımızı Falih Rıfkı Atay'ın unutulmaz bir sözü ile bitirelim;

"Gençler, bizim çektiklerimizi çekmemek ve bu halka çektirmemek için, siz de ATATÜRK'ü unutmayınız. Mustafa Kemal bizimdi, ATATÜRK SİZİNDİR..."

Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'nızı yürekten kutluyorum.

Yazarın Diğer Yazıları