İpekyolu ve Ağrı Dağı

Türk Dünyası konusunda faaliyet gösteren kişi ve kuruluşların kamuoyunda yeterince gündeme taşınmadığı düşüncesindeyiz. Biz de fırsat buldukça köşemizde bu kişi ve kuruluşlara yer vermeye çalışıyoruz. Bunlardan birisi de Türk Dünyasının dört bir köşesine yayılan ’Türksoyla İpekyolu’ ve kurucusu Seyfullah Türksoy’dur.  Seyfullah Bey Türkiye’de Türk Dünyasını televizyon ekranlarına taşıyan ilk gazeteciler arasında yer alıyor. 1993 yılından günümüze çok sayıda ulusal kanalda yüzlerce program yapan Türksoy, Türk halkının Türk Cumhuriyetleri ve diğer Türk topluluklarını tanımasında, anlamasında önemli bir görev üstlenmiştir. Türksoyla İpekyolu programının Türk Dünyasının birlikteliğine ne denli katkılar sağladığını göstermek adına bazı bölümlerin adlarını vermek yeterli olacaktır. Son Osmanlı Nevruz Dede, Orta Asya’da Sürgün Karadenizliler, Göktürklerin Torunları Türkatalar, Atatürk’ün Ata Ocağı Kocacık Köyü, Osmanlı’nın Yetimleri Ahıska Türkleri, Orhun Anıtları’na Yolculuk, Türkistan’da Hoca Ahmet Yesevi, Bosna’da Sarı Saltuk Türbesi, Emir Timur’un Mezarındaki Sır, Kafkas Kartalı Nuri Paşa, Dede Korkut’un Mezarına Yolculuk bunlardan sadece bazıları... Uluslararası İpekyolu dergisini de çıkaran Seyfullah Türksoy’un bu adla 11’incisini düzenlediği  “İpekyolu Yılın Altın Adamları Ödül Töreni”  farklı ülkelerden konukların katılımıyla gerçekleştiriliyor. Rusya, Kazakistan, Azerbaycan, Kırgızistan, Özbekistan, Romanya, Kosova, Gagauzya, Borçalı başta olmak üzere çok sayıda ülkeden törene iştirak eden konuklar Türksoyla İpekyolu kervanının ne kadar geniş bir alana yayıldığını ortaya koyuyor. İpekyolu Stratejik Araştırmalar Merkezi’ni kurarak Türk Dünyası tecrübesini bilimsel alana taşımak isteyen Seyfullah Türksoy son olarak Gagavuzya Cumhuriyeti Ankara temsilciliğine atanmış ve madalyasını Cumhurbaşkanı Mihail Formuza’nın elinden almıştı. Türk Dünyasının kaynaşması için bu tarz programların daha geniş kitlelere ulaşmasının vazgeçilmez bir önem taşıdığını belirtmek gerekir.

Karabağ için zirvedeler
Ağrı Dağı Ermeniler için (Ararat) büyük anlamlar taşır. Özellikle Ermenilerin Nuh’un çocuklarından geldiklerine inanması ve Ağrı Dağı’nın Ermenistan topraklarına yakınlığı sebebiyle tartışmaya açık olmayan ideolojik bir zemin meydana getirmektedir. 2011 yılında Ermenistan Cumhurbaşkanı Sarkisyan’ın  “Biz Karabağ bölgesini düşmanın elinden kurtardık. Ağrı Dağı’nın alınmasını ise siz gençlere bıraktık” şeklindeki sözleri Ağrı Dağı’nın nasıl bir sembol olduğunu ortaya koymaktadır. Ağrı Dağı gibi semboller üzerinden sürdürülen bu ve benzeri yaklaşımlar, düşmanca tavırlar Ermenistan’ın Türkiye ve Azerbaycan’la olan ilişkilerindeki belirsizliğin temel sebepleri arasında gösterilebilir. Ermenilerin Ağrı Dağı’nı kendi toprakları içerisinde görmesi ve Karabağ’daki fiili durumla ilişkilendirmesi Azerbaycan cephesinde tepkilere neden olmaktadır. Geçtiğimiz hafta Azerbaycan Milletvekili Adil Aliyev ve Avrasya Ekonomik İlişkiler Derneği Başkanı Hikmet Eren sembolik bir faaliyet gerçekleştirdiler. Ağrı Dağı’na tırmanan heyet zirve noktasına gelindiğinde Azerbaycan ve diğer Türk Cumhuriyetlerinin bayraklarının yer aldığı pankartı açarak Ağrı Dağı’nın  “Türk dünyasının birlikteliğinin simgesi” olduğunun altını çizdiler. Organizasyonu hazırlayan Hikmet Eren  “Ermenilerin asırlardan beri yaptıkları kirli propagandaya artık son vermesi gerektiğini” dile getirirken; Azerbaycan Milletvekili Aliyev  “Toprağımız Karabağ’da işgale devam eden ve Ağrı Dağı ile alakalı hak iddia eden Ermenistan’ı kınıyorum” diyerek demokratik tepkilerini ortaya koydular. Bu ve benzeri faaliyetlerin geniş kesimlerin katılımıyla artırılması sorunun barışçıl yollarla çözümüne katkı sağlayacaktır.

Yazarın Diğer Yazıları