İplerini kendi çekenler

Kabine revizyonu tamam. Bu işlemden sadece 24 saat önce yazdığım bir cümle dikkatleri topladı. "Akif Çağatay Kılıç"la final yapmış "Hükümette değişimin eli kulağında" demiştim. Doğal olarak epey konuşuldu. Arayanlar benim sözlerimi tekrarladılar; "Haber bana çarpar". 

Kılıç'ın bakanlıktan alınmasında en önemli etken "Genç Siviller Hareketi"ne bakanlık bütçesinden aktarılan 62 bin dolardı. Daha doğrusu 2015'teki bu ödemenin yeni ortaya çıkmasıydı. Sonuçta sadece Akif Çağatay Kılıç gitmedi. Hareketin önemli ismi Ceren Kenar da Türkiye Gazetesi'ndeki köşesinden oldu.

Bir kaç cümle de yeni Gençlik ve Spor Bakanı için yazacağım. Osman Aşkın Bak'ı, Ali Gümüş sayesinde tanıdım. Güreş Fedeerasyonu Başkanlığı'na seçilişinde merhum Gümüş'ün katkıları oldu. Bak, Erdoğan'ın İstanbul Belediyesi ekibindendir. İBB'nin sportif çalışmalarında büyük hizmetleri geçti. Doğuştan güreş aşığı. Hep güler yüzlü, mütevazı insandır. Başarı dileklerimi yollamayı unutmuyorum.

Bir örnek daha

Şanlıurfa'daki tartışmaları şaşkınlıkla izliyorum. Mikrofon uzatılanlar "İthal Bakan gitti, yerlisi geldi" diye konuşuyor. Bu Faruk Çelik'e haksızlık. Yöreye hizmetleri inkar edilmemeli. Bakanlıktan alınış sebebi ortada. Gıda tarım ve Hayvancılık Bakanlığı'nın öncelikli görevi "Fiyat denetimi"dir. Çelik, işte bu konuda başarısızdı. Üretici ve besiciyi korur gibi nutuklar attı. Öbür taraftan ithalata imkan tanıdı. Hatırlayın bu köşeden hep yazdım "Piyasada kontrol yok". Büyük marketlerden örnekler verdim.

Türkiye için önemli bir konuyu daha dile getirmek istiyorum. Sebze-meyve satan çok şubeli yerlerin "soğuk hava sistemi" bulunmuyor. Migros ve A101'de her gün çöpe atılanları gördükçe üzülüyorum. Pek çok kişinin bunları satın alacak gücü yok. Bir defa harcanacak parayla İsraf Ekonomisi'nin önüne geçilmiş olur.

Emeklinin ahı tuttu

Şöyle bir geçmiş taraması yapınca Dr. Mehmet Müezzinoğlu'nun durumuna üzülüyorum. AK Parti'nin kuruluşuyla yönettiği İstanbul ilini zaferlere bezemişti. Ona "Kudretli Başkan" diyenlerden oldum. Bakanlar üstü gücü vardı. Milletvekili yapılması ve il il gezdirilmesi ilginçti. Her seçimde başka vilayetten aday gösterildi. Ortak yanları "Suyun ütesi" seçmenlerin olmasıydı. Araya tarihin en başarılı Sağlık Bakanı Recep Akdağ'ın görevinin sıkıştırılması Müezzinoğlu'ndaki göçüşün başlangıcıdır. Daha sonra Çalışma ve sosyal Güvenlik Bakanlığı'na getirilmesi felaketin ta kendisiydi. Emekliye ayda 10 liralık zamları, Tansu Çiller'in "Her eve iki anahtar" -ev ve araba- gibi takdimi komedi ötesiydi. Asgari ücret ve toplu sözleşmelerde yetkisini kullanamadı. Başı sıkıştığında topu devamlı Başbakan'a attı. Kızmasın ama 2019'da aday listesine dahi gireceğini sanmıyorum. Buradan Erkan Yiğit arkadaşıma bir gönderme yapacağım; "Müezzinoğlu'nu ben yemedim. İpini kendisi çekti".

Çeşitleme

Siyaset sahnesine çıkamayacaklardan biri de Tuğrul Türkeş. Bitişinin "Bu TIR'lar vallahi billahi Türkmenlere gitmiyordu"yla ilgisi yok. Kaldı ki bu sözleri 2015'te sarf etmişti. Bilinmesine rağmen Başbakan yardımcısı yapılıp, AK Parti'ye alınmıştı. Özele girmeyeceğim ama Tuğrul Türkeş'i 2019 sonrası TBMM çatısı altında görme olasılığı yok. Balgat Yönetimi'nin bakanlıktan alınma operasyonunda katkısının olmadığı kesin. Dedik ya bazıları "Kendim ettim, kendim buldum"da ısrar ettiler.

Başbakan yardımcıları

Yenilenen üst kademe konusu tam anlamıyla labirent. Bekir Bozdağ, Fikri Işık sizce terfi mi etti? Yoksa Amerikalıların deyimiyle "Yukarı mı şutlandılar?" Prof. Dr. Recep Akdağ'ın Sağlık Bakanlığı'ndan alınmasına "Yanlış karar" diyorum. Yerinde kalmalıydı. Ben dahil yüzbinlerce insan önce Allah, sonra vasıta kıldığı Akdağ'a minnet borçlu. Getirdiği imkanlarla bunu sağladı.

Başbakan yardımcıları arasında "Tek terfi eden" Hakan Çavuşoğlu. O da babam gibi "Suyun ütesi"nden. Kökleri için yaptığı çalışmalarla taltifi çoktan haketti.

Unvanını koruyan Mehmet Şimşek ise bunu "Uluslararası Finans Kuruluşları"na borçlu. İçlerinden gelmesi ve daima iyi olan ilişkileri durumunu sağlamlaştırdı.

* * *

VEFAT: Son yılların yetiştirdiği önemli isimlerden biri Harun Kolçak'ı da kaybettik. Üç yıldır mücadele ettiği amansız hastalığa yenik düştü. Başta babası Eşref Kolçak olmak üzere yakınlarına ve tüm sevenlerine başsağlığı diliyorum.

Yazarın Diğer Yazıları