İstanbul'un Başkan Adayı Gümüşdağ'dır

Ayamama Deresi'nin etrafında yapılan FETÖ yurtlarını ilk kez bu köşede okudunuz. Florya Konakları'ndan alınan daireler, yandaşlar dışında her medya kuruluşunda yer aldı. Aile şirketine sağlanan yeni imkanlar gizlenemedi. Kadir Topbaş'ın Fetullah Gülen lehine yaptığı meydan okuma bal-kaymak oldu.

Böylesi zincirleme vukuatlar sonunda Topbaş'ın istifasına kadar dayandı. Aslında onun ipi çoktan çekilmişti. Erdoğan'ın "Metal Yorgunu" çıkışındaki bir numaralı hedef oydu. Bu arada Yorgunlar Listesi'ne dahil edilenlerin sayısı her gün artıyor. Megakentler için alternatif isimler belirleniyor. Ancak bakmayın siz ortaya atılan Binali Yıldırım'ın, Topbaş'ın yerine adaya gösterileceği haberlerine. Hatta Pereşembe günü yapılacak "Vekalet Seçimi" için öne çıkarılan Mevlüt Uysal ismine. Başakşehir Belediye Başkanı'nın İBB'yi yönetme süresi ilk seçime kadardır.

 

Gerçek isim

 

Sizce Göksel Gümüşdağ'ın Kulüpler Birliği'nden istifası rastlanı mı? Bu bir yol ayarıdır. Erdoğan ve Gümüşdağ'ın eş durumundan akraba olmaları önemli etken. Yıllardır İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkan Vekilliği görevini üstlenen Göksel Gümüşdağ, kendini "Asalete göre" hazırladı. En önemli destekçisi Emine Erdoğan. Tayyip Bey'in üstündeki etkinliği tartışma götürmez. Bu konuda da "Ne derse o" olacak. Gümüşdağ'ın şu anda vekaleten, parmak kaldırmayla geçici asalete getirilmesinden vazgeçildi. Amaç sandığa kadar yıpranmasını önlemek. Bu yüzden Mevlüt Uysal ara alternatif olarak seçildi. Yanlış anlaşılmasın; Başakşehir Belediye Başkanı, İstanbul'un başarılı isimlerinden. Ancak, bu özellik Büyük Aile'nin etkin Bayanları'nın aldığı kararı delmeye yetmez. 26 Eylül 2017 tarihi itibarıyla AK Parti'nin örtülü İstanbul Belediye Başkan adayı kesinlikle Göksel Gümüşdağ'dır. Yakında, Başakşehir Futbol Takımı'nı da bırakırsa şaşırmayın. Bu da Büyük Yol Haritası'nın gereği olacaktır.

 

***

 

Bundan sonraki Almanya

 

Bazılarını şaşkınlıkla izliyorum. Merkel oy kaybetti diye seviniyorlar. Aynı şey Schultz'un durumu için geçerli. Bunların sevinme gerekçesi Merkel'in anketlerin 3 puan, Sosyal Demokrat'ların ise 2 puan gerisine düşmesi.

Oysa Irkçı Parti APD uzun yıllar sonra Meclis'e girdi. Hem de yüzde 13'ü aşan oy toplayarak. Anlayacağınız üçüncü parti konumuna yükseldiler. Bu siyasi oluşuma "Yeni Neo Naziler" demek mümkün. APD, Almanya'da yaşayan tüm yabancı kökenlilere karşı. Unutulmaması gereken bir başka nokta seçim barajını geçen bütün partilerin Türkiye Düşmanı olması. İslamafobi dahi daha sonra geliyor. Eski deyimle "Velhasılkelam", Türk-Alman ilişkilerinde "Schroeder Şansölyeliği" dönemine dönmek artık mümkün değil. Tek temennimiz, Angela Merkel'in bir dahaki seçime kadar bizimle uğraşacak vakti bulamaması.

***

Diğer sıkıntı

Irak'ın Kuzey'indeki referandum, bütün parmak sallamalara rağmen yapıldı. Buna referandum demek mümkün mü? Köşeye sıkıştırılan Mesud Barzani'nin yaptığı "Kendisi için güven oylaması". Ekonomik durum berbat. Aileden şehit olsun veya olmasın yapılan "Şehit Yardımı" kesildi. Tüm maaşlar yarıya indirildi. Bağdat'ın petrol gelirlerinden ödemesi gereken payı vermemesi Erbil'in bütçesini boşalttı. Geriye tek şık kalıyordu; "Etnik Destek".

Referandum sandığından Evet çıkması bekleniyordu. Bu gerçekleşti. Pekiyi bu Evet'ler paraya tahvil edilebilir mi? Mümkün değil. İran şimdiden "Hava sahasını" kapattı. Ardından Bağdat'ın sopası geldi; "Sınır kapılarını ve havaalanlarını bana bırakacaksın".

Kendini devlet başkanı zanneden Aşiret Reisi şimdi ne yapacak? Büyük Kürdistan'ın planlayıcısı Molla Mustafa'nın oğluna, artık Türkiye'nin desteği de yok. Tam tersine burnunun dibinde tankları, topları gezdiriyoruz. Her ne olursa olsun, Barzani'nin son hamlesi Ankara'ya önemli gerçeği öğretmeli; "Bu adama güvenilmez". Bitinin kanlandığı gün yine Diyarbakır hesapları yapacaktır.

 

***

Bizim gerçeğimiz

Yaz boyunca Birinci Köprü'de tamirat ve güçlendirme çalışmaları yapıldı. Okulların tatilde olması yüzünden sıkıntı hafif atlatıldı. Ders zili çaldı ve servisler yola çıktı, aynı sıkıntıyı Fatih Sultan Mehmet'te görmeye başladık. Karşıdan karşıya geçmek zorunda kalanların köprü çilesi tam iki saat. Bostancı'da oturanların halini düşünün. Bu işkence 7 Kasım'a kadar devam edecek. Haa, 5-6 gün önce tamamlar ve "Gördünüz mü erken bitirdik" havası atarlar.

Şimdi etkili ve yetkililere sormak istiyorum; "Bu nasıl zamanlama ve planlama?" Vatandaşa bu kadar eziyet etmeye hakkınız var mı?

Yazarın Diğer Yazıları