İsveç'ten üç yedik haberiniz var mı?

Türkiye-İrlanda maçını meraklılar seyretti. Yeni ve gençlerden oluşan kadroyla yine epey hata yapıldı. Antalyalının Millî Takım aşkı neticede tek golle de olsa galibiyeti getirdi. Ömer Üründül'ün tespitiyle "En büyük artımız, yan toplardaki zaafımızın önlenmesi" idi. Bence daha önemli ölçü yarınki Karadağ maçı olacak. Çünkü bu yeni ülke eski Yugoslavya ekolü. Son dönem yaptığı çıkışlarla dikkati çekiyor.

Sistemimiz konusunda ise ışık göremedik. Yan topları, geri pasları fark ettikçe Şenol Güneş'i hatırladık. Takımın en kötüsü Volkan Babacan'dı. Tüm topları ayakla oyuna soktu. Bu bir taktik miydi? Futbolcunun kendi tercihi olamazdı. Yoksa mutlaka müdahale edilirdi. Volkan, karşıdan gelen ataklarda tereddütlü kaldı. Bu yüzden iki gol yemedikse, gerçekten şanslıydık.

Ümitsiz vaka

Aynı gün oynanan başka bir maçı kaç kişi seyretti bilemiyorum. U-21 -21 yaş altı- takımımız daha erken saatlerde İsveç'le oynadı. Evimizdeki oyunu 3-0 kaybettik. Hani alt yapı nutukları atıyoruz ya. Bunların hikaye olduğunu ispatlayan bir maçtı. Gerçekten üzüldüm. Kendi evindesin ve tribünler bomboş. Bu yetmiyor gibi ortaya konan futbol felaket. Görüntü umutsuz. Ne yaptıklarını çözemediğimiz gençler.

Varsa yoksa "birinci takım" düşüncesi. Bu mantıkla, M. Lucescu'nun yerine Jurgen Klopp'u getirseniz ne yazar. Akıllar fikirler ligi kimin kazanacağında. Grupta sadece Malta'yı -o da kendi kalelerine attılar- 1-0 yenen ümitsizlerle ilgilenen yok. Futbolda başarı istiyorsak, kafalar ve kafadakileri değiştirmeliyiz...

***

Rahatsız edici reklam

Tatil mevsimi kapıya dayandı. Dolayısıyla ekranlardaki tur reklamları çoğaldı. Bunların bir tanesi gerçekten rahatsız edici. Havuza çivileme atlayan iki kişi görüyoruz. Erkeğin koltuk altları inanılır gibi değil, iğrenç. Anlaşılan bunu denetleyen yok.

Pek çok spor dalında federasyonlar bu tip görüntüleri çoktan yasakladı. Oysa interneti de kapsamına alan RTÜK nedense bu rezilliklere aldırmıyor. Onlar için varsa yoksa çıplaklık. Bari Jolly Tours kendi kendini denetlese!

***

Aynı şeyler

Komedi programlarında yapımlar fasonlaştıkça, kalite düşmekte. Bunu fark etmek zor değil. Haftanın yarısını tekrarlarla kapatan Güldür Güldür, sıra tek yeniye gelince, eskilerin takla attırılmasıyla karşımıza çıkıyor. Anlayacağınız hep aynı şeyleri izliyorsunuz. Olay tamamen oyuncuların yeteneklerine kalıyor. Daha doğrusu BKM'nin sinema filmlerinden kalan zamanda çekilenlere. Bu da Necati Akpınar'ın ajandasında ayrılan günlerin sayısına bakıyor. Neticede oyunlardaki değişimlerle idare ediyoruz. Örneğin, Burcu karakterinin iyice pehlivanlaştığını görüyorsunuz.

Tek isim

Gülmece dedik ya, Her Şey Bu Masada'dan bahsetmek şart oldu. Sefa Doğanay, Doğa Rutkay'ın konuklarından biriydi. Hani şu Yetenek Sizsiniz'in keşfettiği ender yıldızlardan. Bloomberg'deki söyleşide geçmişin tekrarlarını yaşadık. Yine yıldızın parladığı günlerdeki tiplemeler daha fazla ilgi çekti. Bülent Ersoy ve Yıldız Tilbe taklitleri gibi. Yani, sesle yapılanlar hep rating sağlıyor. Ata Demirer'in çıkışı da bu yolla olmuştu.

Sefa Doğanay, benzerleri gibi sahne gösterisiyle turneler yaptığını itiraf etti. Doğanay'daki en önemli farklılığı saçlarında gördük. O da açılan bölgeyi "özel ilavelerle örtenlerden" konumunda. Tıpkı Murat Boz ve Mustafa Ceceli tarzı.

***

Paçayı kurtardı

Mustafa Keser, uzun uğraşlardan sonra tekrar canlı yayına kavuştu. Kimlerin kapısını aşındırdığı, şimdilik bende kalsın. Büyük arıza yapmadı ama özel çalışmalarının reklamından vaz geçmiyor. Konserlerinde el koyduğu kravatın sahibini söylemekte sakınca görmüyor. Hiç şüphem yok yakında sahne aldığı yeni müzikholdeki fiyatları da deklare eder. Adamın freni yok; "denetim falan tanımıyor".

...

TRT Müzik'ten bir aktarma daha yapmak istiyorum. Cumalar başta, yaslı günler dahil akışı ağırlaştırmak normal. Ancak bazen ölçü kaçıyor. Soruyorum; "Niye, Diyanet TV ile ortak yayına geçmiyorlar". Bu durum TRT Nağme'de de geçerli. Yönetici konumundakileri uyarmak istiyorum; "ifratla tefrit arasındaki o çizgi iyi yakalanmalı".

***

Uyarı

Güneri Cıvaoğlu'nun Pazar günleri CNNTÜRK'te yayınlanan programı Şeffaf Oda'daki bir eksiklik devam ediyor. Konukların adı hiç yazılmıyor. Çok ünlülere lafım yok. Ancak bunlar azınlıklardan ise durum farklı. İsimlerini sadece Cıvaoğlu'nun ağzından duyabiliyoruz. Bu hafta üçü de aynı aileden üç müzisyenin adlarını anlayanlar, anlamayanlara söylesin. Altlarına isim yazmak bu kadar çok mu zor?

Yazarın Diğer Yazıları