İyi ki "aynayı tut" demedi!..

Yukarıdaki fotoğraf gazetelerde yayınlandı ama işte o kadar!..
Yani, fotoğrafın ruhu örtülü kaldı..
Matbuatın yiğitleri iktidara ve iktidarın türevlerine  “padişahım çok yaşa”  mesafesindeler malum!..
Gelgelelim, ahalinin yüreği bu gibi durumları kaldırmıyor..
Sayın Umut Şen’in satırlarını aktaralım..
 “30 yildir Amerika’da yasiyorum..
Boyle bir sey gormedim.
Hic bir Amerikali kadinin...
Birakin tanimadigi siradan bir adamin onunde
Onunla konusurken ruj tazelemesini,
Tanidigi insanlarin onunde bile ruj tazeledigini gormedim.
Ya tuvalete gider tazeler...
Ya da arabanin icinde  dikiz aynasina bakarken..
Cankaya fatihi ABDullah Gul...
Hillary’nin yaninda sirasini bekliyor...
Konusmak icin...
Hillary Amerika’li kadinlarin tuvalete gidip yaptiklari
Makyaj tazeleme isini
Bizim Cumhurbaskani’nin yaninda yapiyor..
Bir zamanlar Rahmetli Ecevit,
Koltuğa yaslanan Hillary’nin kocasi Clinton karşısında
Ayakta durdu diye, cok elestirilmisti.
Ama hic bir zaman
Tuvalet kapisinda cocuklar gibi bekleyen
Devlet baskani durumuna düsmemisti...”
Biz ne diyelim.. Yorum yok..
HHH
Çanakkale’den Sayın H. Çakıcı, dikkatini çeken bir durumu yansıtıyor..
“Merhaba Sayın Kılıç. Burada 3- 4 yıldır doğudan gelen birisi binlerce dönüm yer aldı. Hala daha alıyor. Kum gibi bitmek tükenmek bilmeyen para var adamda. Bütün büyük alımların altından hep o çıkıyor. Hiçbir yatırımda yapmıyor. Bu adama nereden geliyor bu değirmenin suyu, nasıl kazandın? Vergisini verdinmi denmesi lazım değil mi? Denilip denilmediğini bilmiyorum ama doğuda birilerinin çook büyük paraları buralarda akladıkları veya başka amaçla toprak aldıklarını düşünüyorum. Korkarım yakında TÜRK olmak kara bir yazgıya dönüşecek.” 

***

Sayın İsmail Yıldırım’ın KKTC’den hassasiyet dolu satırları..
“Bugün gazetelere bakarken, Kıbrıs Yatırım Danışma Konseyi haberlerini içim cız ederek okudum.
Yatırım için çırpınılıyor.
Ama Kuzey Kıbrıs türk Cumhuriyeti’ne giden, para kazanan uluslar arası markaların isimlerini dahi kullanmamaları, markalarını burada temsil edmemeyi tercih etmeleri normal karşılanıyor.
Burger King: Kıbrısta’ki adı Burger City
McDonald’s: Kıbrısta’ki adı BigMac
Vodafone: Telsim
Naçizane görüşüme göre esas
olan şu:
Yatırım yapıyorsun, para kazanıyorsun ama markanı vermiyorsun, vermemeyi tercih ediyorsun.
Ülke hükümetinin tanımadığı ülkeye yatırım yapabilirken marka vermemek, ilginç değil mi?
Olumlu örnekler de var. Mesela HSBC Bankası. Adını ve markasını olduğu gibi kullanıyor. (Zaten Turkcell ile birlikte tek örnek de bu... )
Bu kısıtlarla Yatırım Konseyi kuruyorsun ve yatırımı teşvik etmek istiyorsun. Ama önce, adını kullanmamayı
seçenlere hoppp, baba markanla gel diyemiyorsun...
Geçen hafta Vodafone patronları buradaydı. Başbakan ile konuştular, ” sonsuza kadar Türkiye’deyiz “ dediler. Ama sonsuza kadar Kıbrıs’a (KKTC) gitmeyecekler sanırım.
Sizin bu konuya duyarlı kalmanızı
dilerim.”

Yazarın Diğer Yazıları