İYİ Parti'ye kurulan kumpas!

Erken seçimler, siyasi anlamda meşruiyetlerini kaybetmiş iktidarların güven oylamasıdır.

Siyaseten sıkışan hükümetler, kamuoyunda seçim baskısının oluşması durumunda erken seçim kararı alırlar.

Şartlar oluştuğunda, erken seçimlerin yapılmasında herhangi bir sorun bulunmamaktadır.

Ancak 24 Haziran 2018 tarihi için alınan erken seçim kararı başlı başına bir meşruiyet sorununu ortaya çıkarıyor.

16 Nisan referandumundan sonra Türkiye'de gözle görülmeyen birçok şey değişti. En başta seçim sistemi alt üst oldu.

Böyle bir değişim sürecinde uyum yasaları çıkarılmadan, Cumhurbaşkanlığı adaylığı statüsünün bile belirlenmediği bir dönemde seçime gidiliyor.

En dikkat çeken konu ise İYİ Parti ve Meral Akşener'in durumu.

MHP'deki kongre sürecini hatırlayın.

Noter onaylı imzalar kabul edilmedi, mahkeme kararları farklı mahkeme kararlarıyla engellendi. Şimdi de 24 Haziran tarihi seçilerek İYİ Parti'nin durumu belirsizleştirmek isteniyor.

Her geçen dakikada seçimlere biraz daha yaklaşıyoruz.

AK Parti hazırlıklı, seçim kampanyaları bile belli olmuş durumda. Tüm parti organlarıyla zaten uzunca bir süredir çalışıyorlardı.

Ama İYİ Parti daha yeni doğmuş bir siyasi oluşum.

Kongrelerini yapıyor, teşkilatlarını açıyor. Son gelişmeler gösteriyor ki; Akşener ve arkadaşlarına, tıpkı MHP'deki kurultay sürecinde olduğu gibi, hukuki anlamda efor sarf ettirilmek isteniyor.

Bunun ilk işaretini AK Parti sözcüsü Mahir Ünal açık bir şekilde verdi.

AK Parti Genel Merkezi'nden açıklamalarda bulunan Ünal, İYİ Parti'nin seçime katılıp-katılamayacağına ilişkin bir soru üzerine şunları söyledi:

"Biz geçmişte seçimlerden alıkonulmak istenen, genel başkanı yasaklanmış aynı şekilde partisi kapatılmak istenmiş, önü kesilmiş bir gelenekten geliyoruz. Biz her zaman demokrasinin tesisinden yana olduk, bu çerçevede seçime girmek için yasalarla belirlenmiş koşulları taşıyan partilerin 24 Haziran'da sandıkta seçmenin karşısına çıkmasından yanayız. Dolayısıyla bu süreçte birileri kendi hazırlıksızlıklarını bize fatura etmeye kalkışmasın."

Ünal özetle "İYİ Parti hazır değil, seçimlere katılamamasının sebebini bizde aramasınlar" diyor.

Peki Mahir Ünal bunu neye istinaden veya neye dayanarak söylüyor?

Bilemiyoruz. Ama çok net anlaşılıyor ki kendisi İYİ Parti'nin seçimlere katılamayacağından emin.

Aynı Mahir Ünal, 14 Ağustos 2014 tarihinde TGRT Haber'de, Akşener'in aday olması durumunda Erdoğan'ın ilk turda seçilemeyeceğini vurgulamıştı:

"CHP, Emine Ülker Tarhan'ı, MHP de Meral Akşener'i aday gösterseydi; 30 Mart'ta aldıkları yüzde 43'ü yeniden görürlerdi. Diğer 14 tane siyasi parti, 1,5-2 puan da oradan gelirdi. Böylece net olarak yüzde 45'i, diğer adaylardan gelecek oylarla da yüzde 52'yi bulurlardı. Bu strateji ilk turda Recep Tayyip Erdoğan'ın seçimi kazanmasını engelleyebilirdi. Bunu yapmadılar; çünkü Tarhan ve Akşener, partilerinden çok oy almış olarak, seçimden sonra CHP ile MHP liderlerini koltuklarından edeceklerdi."

***

Meral Akşener de durumun farkında olduğu için dün son derece sert açıklamalar yaptı. 100 bin imza ile aday olacağını tekrar vurguladı. Burada da sorunlu bir durum ortaya çıkarılıyor.

İmzalar nasıl toplanacak? AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hayati Yazıcı'nın son açıklamasına göre ilçe seçim kurullarına gidilerek imza verilecek. Muhtemelen dilekçeler tek tek sayılacak. Müthiş bir bürokrasi!

Sonrasında, "İmzaların bazıları geçersiz, Akşener yeterli imza sayısına ulaşamadı" açıklaması yapılırsa ne olacak? Hemen ardından "100 bin imzaya bile ulaşamadı" algısının geliştirileceği duyumları alıyoruz. İYİ Parti bunlara itiraz edip, kendini anlatmaya çalışırken seçim propagandasını yapmakta zorluk çekebilir.

Öte yandan hükümete yakın haber kaynaklarından geçilen bilgilere göre seçimlerde ittifak yapacak partilerin tüm işlemlerini ve listelerini 7 gün içinde tamamlaması gerekiyor!

Farz edelim İYİ Parti seçimlere sokulmadı, tam bu sırada 100 bin imza da toplandı ve o da kabul edilmedi. İttifak seçeneğiyle başka parti altında seçimlere girmenin süresi geçerse ne olacak? Tam bir bilinmezlik!

16 Nisan referandumunda onlarca tartışmaya kulaklar tıkandı, mühürsüz oylar kabul edildi, bu sefer de böyle bir yönteme başvuruluyor.

Tabloyu doğru okumak gerekiyor. Şu anki şartlarda göz göre göre büyük bir mağduriyet oluşturuluyor. Açıkça bir partinin ve onun adayının seçimlere girmesi engellenmek isteniyor.

Ünal'ın 2014 yılında "Akşener aday olursa Erdoğan ilk turda seçilemez" sözleri aslında bir siyasi tespit ve güçlü bir ihtimaldi.

Partilerin, ittifakların ve adayların seçimlere girmesinin engellendiği bir ortamda yapılacak baskın seçimle nasıl bir meşruluk sağlanacak?

Gerekli düzenlemeler yapılmazsa 24 Haziran, Türkiye'de büyük bir siyasi krize yol açabilir.

Yazarın Diğer Yazıları