Japonya’nın Doğu Türkistan hamlesi...

Dünya Uygur Kongresi’nin dördüncü genel kurulu Japonya’nın başkenti Tokyo’da gerçekleştirildi. Bu toplantının Doğu Türkistan’da yüzlerce kişinin hayatını kaybettiği üzücü olayların ardından yapılan en önemli organizasyon olduğu söylenebilir. Kongrenin açılışında bir konuşma yapan Dünya Uygur Kongresi Lideri Rabia Kadir, Çin hükümetinden Doğu Türkistan’daki baskı ve şiddete son vermesini isterken, kendisine yöneltilen bir soru üzerine Başbakan Erdoğan’ın Urumçi ziyareti hakkında “Tarihe altın harflerle yazılacak bir ziyarettir” değerlendirmesinde
bulundu.
Ancak Japonya’nın Dünya Uygur Kongresi’ne ev sahipliği yapması Çin hükümetini oldukça kızdırmışa benziyor. Çinli yetkililerce yapılan açıklamada, Dünya Uygur Kongresi Lideri Rabia Kadir’e Japonya tarafından vize verilmesi ve söz konusu kongrenin Tokyo’da düzenlenmesinin terörizme destek olarak algılanması gerektiği vurgulanıyor. Açıklamada Dünya Uygur Kurultayı’na öncülük edenlerin terörist gruplar şeklinde tanımlanması, Çin’in benzer desteklerde vereceği muhtemel tepkiyi de açıkça ortaya koyuyor.
Aslında Japonya ile Çin arasındaki gerginlik, Doğu Türkistan meselesinin ötesinde bir anlam taşıyor. Ne Doğu Türkistan’daki mücadelenin Japonya’ya ne de Japonya’nın bu mücadeleye olan desteğinin Doğu Türkistan halkına mal edilmesi doğrudur. İki ülke arasındaki hegemonya mücadelesinin özellikle 19. Yüzyılın sonlarında Kore üzerinde egemen olma düşüncesi ile yeniden alevlendiği görülüyor. Bu süreçte Rusya’nın açık denizlere inme politikasının Çin-Japon savaşını tetiklediğini ve Almanların Japonya’nın yanında yer almasına karşın, Rusların Çin’in tarafında durduğunu belirtmek gerekiyor. Bazı tarihçilere göre Japonlar vaktiyle Sultan Abdülhamid’in sürgündeki torunu Abdülkerim Efendi’,yi Doğu Türkistan’a başkan yapmak için uğraşmışlar ancak muvaffak olamamışlar. Aynı kaynaklara göre New York’ta bir otel odasında ölü bulunan Abdülkerim Efendi’nin farklı istihbarat örgütlerince öldürülmüş olabileceği belirtiliyor. 
Japonya, Çin’in önlenemeyen yükselişini kontrol altına almak ya da en azından kendi tehlike bölgesinden uzak tutabilmek için farklı açılımlar yapıyor. Yakın zamanda Japonya parlamentosunda 20 milletvekilinden oluşan Uygur Dostluk Grubu’nun kurulduğu görülüyor. Eskiye nazaran Japon medyasında yer bulmaya başlayan Doğu Türkistan konusu özellikle sağ görüşlü partilerce giderek daha fazla destekleniyor. Aynı şekilde Uygurların mücadelesine destek veren bazı bilim adamlarının konuyla ilgili kitapları, Japonca olarak yayımlanıyor. Japonların özellikle ileri teknoloji ürünlerinin üretiminde Çin’e karşı hammadde bağımlısı olmamak için Orta Asya’da etkinleşmeye çalıştığına şahit oluyoruz. Bunun ilk adımı olarak geçtiğimiz günlerde varılan anlaşma gereğince Japonlar, bundan böyle uranyumu Kazakistan’dan ithal edecek.
Bu gelişme Japonlarla yaklaşık 2 yıl önce Orta Asya konusunda yaptığımız görüşmeyi hatırlattı. Japon yetkililer derinlemesine bir Orta Asya raporu hazırlamak için bizim de görüşlerimize başvurmak istemişlerdi. Detaylarını açıklamak doğru olmaz; ama muhtemel enerji sıkıntısının aşılması için öncelikli alternatifin Kazakistan olduğu, kendilerine yönelttiğimiz önerilerin başında geliyordu. Hatta bu konuda bir saha araştırması yapmamızı istemişlerdi. Belli ki Japonlar pek çok konuda olduğu gibi bu ve benzeri hamleleri etkili bir strateji yönetimi ile pekiştiriyorlar. Bu çerçevede belirtmek gerekir ki Japonya, önümüzdeki dönemde Orta Asya güç mücadelesinde “ben de varım diyor”.

Yazarın Diğer Yazıları