“Kâğıttan kaplan” sehven değil “derin” sözdür!

Süheyl Batum Anayasa Profesörü!..
Yani “ağzından ne çıktığını bilir” âkil kişidir!.. Şimdi “Ben onu Yaşar’la Hilmi’ye söyledim!” gibisinden “çevir kazı!!” yapsa da sözlerinin derinliklerinde, “Efendiler Y-CHP artık TSK’ya yandaş değildir!!” mesajı vardır..(Nitekim Genel Başkanı, “Yalnız ben eleştiririm!!” diye niyet açıklaması yapmıştır)
Meseleye böyle bakılması da gerekir..Neden?..Dün bu köşede bir “Rand Corparation” raporunu hatırlattım..O raporda “CHP’nin Baykal ve ulusalcı duruştan kurtarılıp Batıcıların toplanacağı bir parti haline gelmesi” dayatılıyordu..Yani CHP’lilere “iktidar için ABD desteği” şartları dikte ettiriliyordu..İlk şart ise şöyle tebliğ ediliyordu: 
“CHP, Türk ordusu için maşa olmaktan daha öte olduğu izlenimini vermiştir.” 
Yani TSK’dan uzaklaşın!..
Baykal’ın infazının ardından 11 Mayıs tarihli İngiliz The Guardian gazetesinde, CIA’ya yakınlığı ile bilinen Stephen Kinzer bir yazı yazdı..Yazının başlığı “Sex tape opens a bright future for Turkey”, çevirirsek “Seks kaseti Türkiye’ye aydınlık bir gelecek açıyor!” (Bu başlık, AD medyasında “Baykal’ın gidişi büyük bir fırsat” ve ‘Baykal’ın gidişi kutlama nedeni’ diye aktarıldı?!):
Stephen Kinzer şöyle diyordu: “Türkiye’deki ana muhalefet partisinin liderinin skandal görüntüleri, Türk siyasetinde son derece olumlu olabilecek bir karışıklık patlattı. Muhalefet lideri Deniz Baykal son 10 yılda ülkesinin modernleşmesini engellemek ve cumhuriyetin kurulduğu 1923’ten beri ülkenin hayatına hâkim olan ordu tekelindeki seçkinlerin vesayetini sürdürmek için herkesten fazla gayret gösterdi. Seks kaseti bu hafta ortaya dökülünce Baykal partisinin genel başkanlığından istifa etti’85Olayların böyle şaşırtıcı bir hal alması, tam da ordunun 1980’lerin başındaki üç yıllık yönetimi sırasında Türkiye’ye dayattığı anti-demokratik anayasayı reformdan geçirmek yönünde ciddi çaba gösterildiği bir döneme denk geldiği için daha da önemli. Baykal’ın istifası ve temmuzda yapılması beklenen anayasal reform referandumu bir arada ele alındığında, Türkiye için parlak ve yeni ihtimaller doğuruyor.” 
Kinzer devam ediyor:
“En dikkat çekici eksiklerinden biriyse mantıklı bir muhalefet partisinin olmaması. Birçok laik Türk, Erdoğan’ın dini eğilimli AKP’sine güvenmiyor ve demokrasiyle kapitalizme bağlı, fakat İslami siyasetle ilişkisi bulunmayan bir partiye oy vermeye hevesliler. Baykal partisini bu tür bir alternatife dönüştürebilirdi, fakat bunun yerine ülkenin en yozlaşmış ve anti-demokratik gruplarıyla ittifak kurdu. Milyonlarca Türk yeni bir liderin partiyi gerçekten demokrasi ve Avrupa yanlısı sosyal demokrat bir parti halinde (ki Türkiye böyle bir partiye hiç sahip olmadı) yeniden şekillendirmesini umuyor.
“Gerici politikalarla geçen yılların Baykal’ı alaşağı etmeye yetmemesi, bunun için esrarengiz bir video kaydının piyasa sürülmesinin gerekmesi utanç verici. Olumlu sonuca, son derece menfi bir yoldan ulaşılmış oldu. Bununla birlikte Baykal’ın Türk siyasetinden çekilmesi kutlama yapılmasını gerektiren bir gelişme. Mutlu bir tesadüfle, bu çok geç kalmış istifa Türklerin önlerine konan en kapsamlı anayasal reform paketi için sandık başına gitmeye hazırlandığı bir dönemde gerçekleşti.” 
Sözlerin altını çizelim.. “Deniz Baykal son 10 yılda ülkesinin modernleşmesini engellemek ve cumhuriyetin kurulduğu 1923’ten beri ülkenin hayatına hâkim olan ordu tekelindeki seçkinlerin vesayetini sürdürmek için herkesten fazla gayret gösterdi... “Ordunun Türkiye’ye dayattığı anti-demokratik anayasayı reformdan geçirmek..”
“Baykal ülkenin en yozlaşmış ve anti-demokratik gruplarıyla ittifak kurdu...”
Şimdi soralım: Anayasa Profesörü ne dedi, ne yapmak istedi?..

Yazarın Diğer Yazıları