Kamyonet kasasında bir lider

‘İki gün gece gündüz yollardaydın; az gittin, uz gittin, İğneada derelerini, Demirköy tepelerini düz gittin, söyle bakalım ne yer etti belleğinde’ derseniz, Çakıllı’daki o kare gelir herhalde aklıma.
Vakit akşamdan geceye dönmüş, şakır şakır yağmur, hava buz, meydan dolusu insan; hemen hepsi ailecek gelmiş, çoluk-çocuk oradalar. 
Ve “kamyonet kasası”nda konuşan bir adam. 
Kamyon bile değil, bildiğiniz brandayla kapatılmış bir kamyonet kasası, dört kişi zor duruyor içinde yan yana. 
MHP lideri Devlet Bahçeli, böyle her yerde, her şartta, insan vücudunun dayanıklılık sınırlarını da zorlayıp günde 8-10 farklı yerde konuşarak delmeye çalışıyor partisine uygulanan ambargoyu.  Gazeteler, televizyonlar aracılığıyla giremediği yerlerin kapısını bizzat çalıyor; kiminin ayranını, çayını, kahvesini içiyor. Kimi Çakıllılı kadınlar gibi elleriyle açtıkları börekleri,  “ev ekmeği”ni, katık yapsın diye kendi üretimleri tereyağını ikram ediyor, kimi önceki gece yarısı Demirköy’de yolumuzu kesen köylüler gibi sıcacık keçi sütü ikram ediyor... 
Sene 2014; sadece teknoloji marifetiyle bile “görkemli, gösterişli, güçlü, iddialı” durmak siyasilerin sadece bir “tık” ötesinde ama 1950’lerde, 60’larda, 70’lerde hissettiriyor insana kendisini Bahçeli’nin bu tercihi. Çünkü hâlâ zamanın gerisinde bu ülkenin çoğu yeri.
Gazeteciler için bulunmaz fırsat; ülkenin  “öteki yüzü”nü görebiliyor böylece. Trakya’nın göbeğinde hâlâ hastanesi olmayan, hastanesi olsa yoğun bakımı bulunmayan, kar yağsa yolları kapanıp da bir türlü açılamayan ilçeleri. Çiftçinin “zarar edeceğime ekmem” deyip boş bıraktığı binlerce dönüm verimli araziyi (bu arada çoğu hacizli). İşsizlik yüzünden artık sadece dedelerin ve ninelerin yaşadığı terk edilmiş köyleri...
AKP’nin ekranları parselleyen “reklam” filmlerinde anlattığı Türkiye’den ne kadar farklı değil mi?

“Yağmur bereket Milliyetçi Areket” 

Devlet Bahçeli dahil, saatlerce direksiyon sallayan şoförler dahil bütün MHP heyeti, bir, bilemediniz iki saatlik uykuyla tamamladı Tekirdağ gezisini. Tekirdağ’dan çıkıp Kırklareli’ye ulaştıklarında, vakit hayli geçti. 
Sağanak yağış altında, saatlerce Bahçeli’nin gelişini bekleyen Vizelilerin ilgisi gezi heyetindekilere doping gibi geldi. 
Çoğu kadın, sırılsıklam olmuş     Vizeliler “Yağmur, bereket, Milliyetçi Hareket” sloganlarıyla karşıladılar MHP’lileri. Bahçeli, daha fazla ıslanmasınlar diye konuşmasını kısa tutmak istedi, slogan daha da hararetlendi; izin vermediler,     sonuna kadar dinlediler. 
MHP Genel Başkan Yardımcısı Şefkat Çetin anlattı, 1980’lere kadar uzanan bir geçmişi varmış bu sloganın. Kaynağı Yaşar Okuyan’mış.
TBMM Başkan Vekili Meral     Akşener, işin püf noktasına çekti dikkatimizi:
“Trakya şivesiyle söylenecek: Yağmur, bereket, Milliyetçi Areket!” 

“Bizim evi anlatıyor...”

Bahçeli kürsüde işsizlik sorununu anlatırken, Kırklareli Cumhuriyet Meydanı’nı dolduran kalabalıktan bir kadın “Aynı bizim evi anlatıyor” diyor. Oğlu üniversiteyi bitirmiş, askerden yeni gelmiş ve tahmin etmişsinizdir  “işsiz”. 
Aynı kadının “Biz ekmek partiliyiz” sözü özetliyor aslında Türkiye’nin seçiminin en geçerli “parametre”sini.
Meydanda dolaşmaya devam ediyorum. Bu kez bir genç kız; 27 yaşındaymış, adı Elif.  “Biz ailecek CHP’liyiz ama oyumuz Derya Bulut’a diyor.” 
“Neden?”  diyorum.
“Yüzde yüz kazanacak”  oluyor cevabı.
- Kazanacak diye mi ona vereceksiniz yani?
CHP’nin son dakikada mevcut belediye başkanını ekarte ederek yaptığı sürpriz aday değişikliği de etkilemiş bu CHP’li aileyi. “Kesimoğlu (CHP’nin şimdiki adayı aynı zamanda milletvekili) sevilmeyen biri değil ama kimse beklemiyordu. Hayal kırıklığı oldu. Ben daha küçüktüm ama belediyenin MHP’de olduğu zamanı hatırlıyorum. Cengiz Bağdan ilimize gerçekten hizmet etmişti. AKP’ye geçmeseydi, MHP burada belediyeyi kaybetmezdi. Derya Bulut benim nişanlımla akran; 32 yaşında. Çok seviyoruz onu; başarılı olacağına inanıyoruz...” 
MHP’nin en genç adaylarından biri Bulut. Sloganı:
“Siyaset için değil hizmet için...” 
Zaten aksi pek mümkün değil MHP’li adaylar için. Bahçeli, Demirköy’de Belediye Başkanı, yeniden aday olan Muhlis Yavuz’un gıyabında kürsüden hepsini uyardı;
 “Particilik değil belediyecilik yapacaksınız. Aksini         duyarsam gereğini önce ben yaparım!” 
Sürpriz olmadığı üzere Roman çalgıcılar tarafından, dokuz kat davulla karşılandı Bahçeli Kırklareli’de. Kürsüye çıkmadan önce esnafı dolaştı. En sert çıkışı teröre karşıydı:
“PKK sorunu var. Kimse     alçaklık yapıp, şerefsizlik yapıp Kürt sorunu var demesin. Kürt sorunu yok. Bölücü         terör sorunu var. Emperyal tuzak var.” 
Çok alkış, tezahürat aldı.
Konuşmasının hatırı sayılır bölümünü gençlere ayırdı; Kırklareli hem Gezi protestolarının en öne çıkan illerinden biriydi, hem de mitinge katılanların büyük bölümü gençti. Böyle olunca Bahçeli hem uyardı, hem zekice tepkilerini övdü, hem de sandığa, sonrasında da oylarına sahip çıkmaya davet etti ilk oyunu vermeye hazırlanan seçmeni. 

Sabaha kadar yolu var...

“Dikkat! Dikkat! İlçemizi ziyaret eden MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, bu sabah saat 09.00’da MHP Seçim İrtibat Bürosu’nun açılışını yaptıktan sonra, siz değerli İğneadalılara hitap edeceklerdir!..” 
Gece yarısına kadar miting izleyip, sabahın sekiz buçuğunda, sokaktan gelen bu anonsu duyunca önce bir yerinden hopluyor tabii     insan. Sonra bir kendini çimdikleme ihtiyacı:
- Nasıl yani, rüya herhalde...
Sabahın 9’unda olmasa da; 10’unda konuştu Bahçeli hakikaten İğneada’da.
Karadeniz kıyısında, doğa harikası bir yer İğneada. Sabah Türk bayrakları ve üç hilallerle süslü tekneler yanaşıyor kaldığımız otelin karşısına. Evlerin çoğunun camında Tayyip Erdoğan’ın gezi protestolarından sonra nizami bulmadığından yasakladığı(!) üzerinde kalpaklı Atatürk resmi bulunan Türk bayraklarından var. Bahçeli’yi “Hoş geldin Devlet Baba...” diye karşıladılar.
Sonraki durak Demirköy. Belediyesi MHP’de. Seçim bürosu açılışı ve belediye ziyaretinden sonra         konuşacağı yere halkla yürüyerek gidiyor Bahçeli. 
MHP liderini dikkatle dinleyen bir amca... Yakasında iki rozet takılı; biri CHP’nin, öteki Atatürkçü Düşünce Derneği’nin. Atatürk rozetini gösterip  “Bundan kimsede bulamazsın; Türkan Saylan taktı” diyor.
- Ee MHP meydanında ne yapıyorsun amca?
- Muhlis kazanacak. Çok çalışkan. Bütün temennimiz AKP’nin     gitmesi. Cumhurbaşkanı da gitsin...
1927 doğumlu Bahri Amca’nın oğlu da dahil oluyor sohbetimize:
- Burada AKP’nin işi bitti. Ben çiftçiyim. Avrupa’nın en pahalı mazotunu kullanıyoruz. Bütün girdiler pahalı. Ekemiyoruz, tarlalar boş. Köyler boşalıyor, çiftçi öldü. 

***

Ve Pınarhisar... Erdoğan’ın şiir okudum diye hapse attılar edebiyatının bir anlamda sahnesi. “Tayyip’in dört evladı var, Devlet Baba’nın 70 milyon” pankartıyla     karşıladı Pınarhisarlılar Bahçeli’yi...

***

Yolu kesen kesene... Kaynarca ayrımında beldemize girin diye neredeyse makam aracının önüne yatacak gençler. Güzergahını değiştirip beldeye giriyor, bir süre halkla tokalaşarak yürüyor.
Edirne’ye gideceğiz ama zor; İmece’de durduruyorlar bu sefer. Bir kahvehanede oturup İmecelilerin ikram ettiği çayı içerken çiftçiyle dertleşiyor Bahçeli. Mazot, tohum; dert bitmiyor. “Bizim dedelerimiz Yugoslavya’dan toprağını bırakıp gelmiş ama karşılığında toprak almış. Bunlar onu da satıyorlar...” diye bağırıyor biri. Ağladı ağlayacak. Hayvancılık yapan bir başkası; “Doğum yapacak hayvanımızı bile keser     hale getirdiler bizi,     gelin de kurtarın” diye yakınıyor.
Bahçeli de yarı sitemkâr, yarı esprili “Eh gelelim artık” diye yanıtlıyor     karşısındakini.
Sohbet uzayınca Tekirdağ Milletvekili Bülent Belen “program sarktı” hatırlatmasında bulunuyor MHP liderine. Ne gam. Cevap:
“Sabaha kadar yolu var!” 

Yazarın Diğer Yazıları