"Kanal İstanbul"cular, İstanbul'da "Pontus" sergisi açtırdı!..

"Kanal İstanbul Projesi" son günlerde yine çok ön planda. İktidar bir taraftan, yandaş basın diğer taraftan ha boyum cilalıyorlar. 2011 yılından beri konuşulan projenin bit yeniklerine yeri geldiği zaman değiniyoruz. "Kanal İstanbul" 2018 yılının başında yine "top 10" listesine girince acaba ne dümen dönüyor diye eski Millî Savunma Bakanlığı Genel Sekreteri emekli Kurmay Albay Ümit Yalım'la kafa patlattık. Laf lafı açarken Yalım'ın "Kanal Bizans" adı verdiği projenin cilalanma çalışmaları sırasında İstanbul'da büyük bir skandalın yaşandığını öğrendim. Önce skandalın belgesini koyalım;

foto-1-007.jpg

İstanbul Yunanistan Başkonsolosluğu, Avrupa Bizans ve Post Bizans Anıtları Merkezi Kıbrıs Çalışmaları Derneği ile birlikte, 7 Aralık 2017-10 Ocak 2018 tarihleri arasında İstanbul'un Beyoğlu semtinde "Bizans'tan Bizans'a Sergisi" açtı. Serginin afişi İstiklal Caddesi'ndeki Yunan Başkonsolosluğu'nun girişine asıldı. Yunanca, Türkçe ve İngilizce olarak hazırlanan afişte, Karadeniz'in İngilizce karşılığı olarak "Pontos" yazıyor!.. Bütün bunlar, Ege'de Türk adalarını Yunan'a teslim eden iktidarın "Kanal İstanbul" lobisine hız verdiği günlerde gözlerinin önünde cereyan ediyor. Hemen ikinci belgeyi de sunalım;

foto-2-004.jpg

Türkiye'nin gözbebeği İstanbul'da açıktan yürütülen bu ihanet faaliyetini  Yunanistan'ın İstanbul Başkonsolosluğu da internet sitesinden açıktan ilan ediyor!.. Anlayacağınız "bizimkiler" kamuoyuna "Kanal İstanbul" diye gaz verirken Bizans çalışmaları İstanbul'un göbeğinde son sürat devam ediyor!.. Kamu Diplomasi çalışmaları kapsamında Yunanistan'ın İstanbul Başkonsolosluğu'nda, İstanbul'un Bizans geçmişi ve Bizans kültürü üzerine konferanslar ve sergiler düzenleniyor. Hem de Karadeniz'e Pontus denilerek...

Ümit Yalım, sözde "Kanal İstanbul" projesi ile ilgili yürütülen halkla ilişkiler çalışmalarındaki tezgaha dikkat çekiyor;

"Yandaş basın, halkla ilişkiler çalışması kapsamında, 1936 Montrö Sözleşmesi nedeniyle Boğaz'dan geçen gemilerden ücret alınmadığını ve Türkiye'nin çok zarar ettiğini iddia ediyor. Ancak gerçek durum öyle değil. Montrö Sözleşmesi EK1'e göre Boğazlardan transit geçen gemilerden bile ücret alınıyor. Kılavuz ve kurtarma hizmetlerinden ayrıca ücret alınıyor. Daha önce Altın-Frank birimine göre alınan ücret 80'li yıllardan itibaren ABD Doları üzerinden alınıyor. Geçiş ücretleri, Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü tarafından tahsil ediliyor. Transit geçiş yapan yabancı ticaret gemisi net ton başına yaklaşık olarak 0,90 ABD Doları ücret ödüyor. Örnek olarak, net ağırlığı 100 bin ton olan akaryakıt tankeri veya kargo gemisi 90 bin ABD Doları ücret ödüyor.

 Yandaş basın, sözde Kanal İstanbul'un inşa edilmesi halinde gemilerden net ton başına 5,5 ABD Doları alınacağını ve Türkiye'nin bu yolla çok para kazanacağını iddia ediyor. İstanbul Boğazı'ndan Montrö kapsamında 90 bin dolara geçme hakkı bulunan 100 bin tonluk bir ticaret gemisinin, 550 bin dolara sözde Kanal İstanbul'dan geçmesi mümkün değildir. Süveyş Kanalı'ndan geçen gemiler bile ton başına yaklaşık 2 dolar öderken sözde Kanal İstanbul'dan 5,5 dolar nasıl alınacak?

Kanal İstanbul'un, 3. Boğaz Köprüsü ve Körfez Köprüsü gibi atıl olacağı şimdiden belli. Sözde Kanal İstanbul'un Kanal Bizans'a dönüşmesi kaçınılmazdır. Kanal Bizans Projesi ile tarihi yarımadanın Trakya'dan ayrılarak Vatikan statüsünde bir yapılanma olacağı ve böylece Türk topraklarında Bizans Devletinin kurulacağı açıkça görülmektedir."

Ümit Yalım, Yunanistan'ın Bizans'ı inşa etme çalışmalarını da tekrar hatırlatıyor;

"Tayyip Erdoğan ve AKP Hükümetlerinin himayesinde, Türk vatandaşı olmayan altı yabancı papaz, Patrikhane'ye metropolit olarak atandı. Haziran 2004'te yapılan bu atama ile Lozan Antlaşması'nın 40 ve 45'inci maddesi ile Anayasanın 90'ıncı maddesi ihlal edildi. Yurt dışından getirilen papazlardan birisi Yunan vatandaşı. Anılan papaz Rodos Adası'ndan getirildi. Dört bin Türk soydaşımızın yaşadığı Rodos Adası'nda, 1972 yılından beri Müftü yok. Rodos Adası'na Müftü atamaktan aciz Erdoğan ve AKP Hükümeti, Rodos Adası'ndaki papazın Fener Rum Patrikhanesine Metropolit olarak atanmasına destek ve onay verdi.

Patrikhane'ye atanan Metropolitlerden ikisi yine Tayyip Erdoğan ve AKP Hükümetlerinin himayesinde Rum cemaatin olmadığı İznik ve Bursa'ya atandı. Bursa'da 'olmayan Rum cemaati' için atanan Metropolit  Elpidophoros Lambriniadis, Bizans Dönemi Bursa haritası ile Yunanca ve İngilizce broşürler bastırdı. Bu atama ve faaliyetler, Yunanistan'dan getirilecek Rumların, Bursa ve İznik'e yerleştirilmesi için ön hazırlık kapsamında yapıldı. Bu faaliyetlerle eş zamanlı olarak, Türkiye'de bulunan Bizans kiliseleri, T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın bütçesi ile yani Türk Milletinin verdiği vergiler ile onarılmaya başlandı. Lozan Antlaşması'na göre sadece İstanbul'daki Rum azınlık için Metropolit atanabilir. Mütekabiliyet kapsamında da sadece Batı Trakya'da yaşayan Türk azınlık için Müftü atanabilir. Yunanistan'da yaşayan soydaşlarımız, Kavala, Selanik ve Atina gibi şehirlere müftü atayamazken Türkiye'de yaşayan Rumların Bursa ve İznik'e metropolit atamaları kabul edilemez.

Bizans'ın yeniden inşası kapsamında, 18 Türk Adası ve 1 Türk Kayalığı alenen Yunan askerine teslim edildi. Adalarımıza Tayyip Erdoğan ve AKP Hükümetlerinin himayesinde kiliseler inşa edildi. Kiliselerin papazlarını İstanbul'daki Fener Rum Patrikhanesi atıyor.

Patrikhanenin internet sitesinde, işgal altındaki adaların doğrudan 'Ekümenik Patrikliğin' yetkisi/yönetimi altına alındığı yazılmış. Yani işgalin içinde Fener Rum Patrikhanesi de var.

Yunanistan 2010 yılından bugüne kadar Batı Trakya'da 100 kadar Türk Azınlık Okulunu kapattı. Buna karşılık Erdoğan ve AKP Hükümetlerinin desteği ile Gökçeada'da 2013 yılında Rum İlkokulu, 2015 yılında da Rum Ortaokulu ve Rum Lisesi açıldı. Tayyip Erdoğan ve AKP Hükümeti'nin himayesinde, 24 Eylül 2016'da İzmir Rum Metropolitliği açıldı. İşgal edilen adalarımızda Yunan bayrakları ile birlikte Bizans bayrakları da dalgalanıyor. Bizans bayraklarının önünde Yunan Cumhurbaşkanı, Savunma Bakanı ve Yunan generaller poz veriyor."

Karşılıklı halkla ilişkiler çalışmalarındaki paralellik umarım gözünüzden kaçmamıştır!..

Yazarın Diğer Yazıları