Kar ve kıyamet

Eskiden kara, bela gözüyle bakılmazdı. Kar bereket ve temizlikti. Mikropların karla temizlendiği söylenirdi. Belki bu yüzden annelerimiz halıları kar serperek süpürürlerdi. Temiz kardan pekmez dökerek kar helvası yaparlardı. Penceredeki kuşlara ekmek kırıntıları koyarlardı.
Biz okullarımıza ayaklarımızda çizmelerimiz, başımızda ortaokul kasketleri, elimizde çantalar, kara, bata çıka gider gelirdik. Yahut üç kuruşluk ikinci mevki yeşil tramvaya, bazen de hurda halk otobüslerine binerdik.
Şimdiki gibi kar yağınca okullar tatil edilmezdi. Kar doğaydı. Yağardı veya yağmazdı. Yağdığı vakit üzülmez, yağmadığı vakit gene üzülmezdik. 21 Aralık’ta beklenen kıyamet, İstanbul’a bir günlük kar olarak gelmiş! İnanılır gibi değil...

 

***

 

İstanbul’daki son kar hadiseleri belediyelerin beceriksizliği yüzünden şehri birbirine kattı. Metrobüsler bozuldu, metrobüs durakları hipodrom kalabalığına döndü, zincirleme kazalar oldu, ara sokaklara girilemedi, yolda kalanlar beş altı saat soğukta arabalarında beklediler ve en sonunda okullar tatil oldu.
Bizim zamanımızda da kar şehre fazladan yükler getirirdi herhalde ama o zamanın belediye başkanları siyasetle değil, sorumlu oldukları şehrin sorunlarıyla ilgilenirlerdi. Şimdi Belediye Başkanı beyanat veriyor: “Karı Cuma günü bekliyorduk, o Perşembe günü geldi” diye. O yüzden tuzlama yapamamışlar... İstanbul’un kıyameti o gün kopmuş dedik ya!

 

***

 

Bu arada ne gariptir ki selde arabası kaybolan bir ailenin çocuklarından biri boğuldu. Eskiden yol kenarlarında ormanlar, ağaçlar vardı. Toprak kaymaları ve seller, yol bulup akamazlardı. Ne oldum delisi iktidarlar yolları ve şehirleri yaşanmaz hale getirdiler. Sonra da kara  “beyaz felaket” diyorlar. Kar beyaz felaket değil,  “beyaz bereket”tir.
Bizim nesiller gibi karla yaşamasını bilenlere göredir.

 

Pollyannacılık Oyunu

 

Bizim Cumhurbaşkanı gülümseyen yüzüyle bana Pollyanna’yı hatırlatıyor. (Pollyanna, mutluluk oyunu oynayan bir kız.) Başbakan ne yaparsa yapsın, ne kadar yanlış laf ederse etsin, insanları ne kadar kızdırırsa kızdırsın, Cumhurbaşkanı’na sordukları zaman onun cevabı daima şöyle oluyor:  “Bir yanlışlık olmuştur, bir kasıt yoktur...”
Yani Cumhurbaşkanımız Pollyannacılık oynuyor.

Yazarın Diğer Yazıları