Sezona fırtına gibi başlayan, ancak son maçlarda bocalayan G.Saray, sonunda Ankara’da devrildi. Yaşanan sakatlıkların bu duruma neden olduğu söylemi, bu geniş kadroda doğru olmaz.. 3 gollü galibiyetlerden, dün geceki yenilgiye gelişin, motivasyon eksikliğinin neden olduğu da söylenemez.. Ancak G.Saray’da anlamsız bir stresin, inanılmaz pas hatalarının ve defans zaaflarının olduğunu söylemek hiç de yalnış olmaz. Eskişehir ve Graz maçında yakaladığı gol posizyonlarında son hareketi yapamayan sarı kırmızılılar’ın Ankara’da maçı üç golle kaybetmesi, insana ’Perşembe’nin gelişi, Çarşamba’dan belli olur’sözünü hatırlattığını söylemek ise oldukça doğru olur..
G.Saray son iki maçta olduğu gibi tribünlerin beklediği golü bir türlü bulamadı. Çünkü, Ankara’nın hocası Aslan’ın kalabalık defansları açamadığını son iki maçta görmüştü. Ayrıca baştan Arda olmak üzere, sarı kırmızılıların bencil oynadığını da tespit etmişti. Arda, yapılan eleştirilerden oldukça etkilenmiş olacak ki, dün bütün pozisyonlarda asist yapma yerine gol atmayı tercih etti. Sanırım bu kararındaki en büyük neden, gol atarak bu eleştirilere son verme isteği yatıyordu. Ancak kaptanın bu isteği dün Ankara’da yarar yerine, büyük  zarar verdi. Ayrıca Ankara’da yenilen goller ise tam bir defans skandalıydı..
G.Saray’da dün gece gözlerimiz boşuna bir star, bir yıldız, bir kurtarıcı  aradı..Ama Ankara’da futbol adına kötülerin sayısı oldukça fazlaydı. Rijkaard’ın Graz maçı sonrasında ’kazanabilirdik de, kaybedebilirdik de’söylemi ne yazık ki bu maçta gerçek oldu..Tıpkı çöküşün bir gerçek olduğu gibi..