Kazakistan değil “Kazak Cumhuriyeti” geliyor

Dost ve kardeş ülkemiz Kazakistan’da önemli gelişmeler yaşanıyor. Biz de bu yüzden Kazakistan’ı yazmaya devam ediyoruz. Biz Türkiye’de, Türk Milleti ibaresini kaldırıp “Türkiyeli”lik kavramını getirelim mi diye tartışırken, Kazak Cumhurbaşkanı Nazarbayev yeni bir hedef ve dolayısıyla yeni bir tartışmayı da beraberinde getiriyor. Kazak lider, Astana’da açılan yeni opera merkezinde -ki Asya’nın en büyük ve donanımlısı- şu ifadeleri kullanıyor: Özellikle bir Kazak ile diğer bir Kazak, mutlaka Kazakça konuşsun. Bu sayede bütün Kazakistan ulusu Kazakça konuşabilecek duruma geldiğinde Kazakistan Cumhuriyeti’nin ismini “Kazak Cumhuriyeti” olarak değiştireceğiz!
Bu sözlerin sahibi, ülkesinde çok sayıda dinin mensubunu ve sayısı belirsiz etnik toplulukları yaşatmayı başarmış bir liderdir. Nazarbayev ülkede Kazakistan vatandaşlığı kimliği ile kendisini Kazakistan’a bağlı hisseden milyonların bulunduğu ve vatandaşlar arası ayrımcılığı affetmeyen bir devletin Cumhurbaşkanı’dır. Yüz yıldan fazla süre Rus sömürgesi altında yaşayan ve nüfusunun %30-35’lik kısmı Rus temelli olan ve yine Rusya ile en uzun sınırı olan bir ülkenin Devlet Başkanı’dır. Farklı etnik ve dini toplulukları koruma altına almak için Halklar Asamblesi’ni oluşturan, dinler arası barışın tesis edilmesine yönelik olarak ‘Semavi ve Geleneksel Dini Liderler Kongresi’ni toplayan ve kendi isteğiyle nükleer silahlardan ülkesini arındıran bir devlet adamıdır.
Peki, neden ülkesinde böyle bir sorun yokken, diğer bir ifadeyle savaş benzeri durumlar, Molotoflar, polis arabası yakanlar, kundaktaki bebeği katledenler, günahsız insanlara bomba yağdıranlar, çocukları ve kadınları canlı bomba yapan ve sözüm ona bunu özgürlük için gerçekleştiren bir kesim yokken, neden?!
Neden, Nazarbayev, Kazakistan yerine Kazak Cumhuriyeti hayalini, kuruyor ve milletine böyle bir vizyon çiziyor?..
İşte onu, Türk Dünyasının liderliğine taşıyan sebeplerden birisi de budur. Nazarbayev bir milletin dilinin, her şeyi olduğunu biliyor. Artık uluslararası konuşmalarında Kazakçayı kullanıyor. Bundan 10 yıl önce Kazakça konuşmaktan çekinilen bir ülkede ne mutlu ki Kazak dili üzerine kurulmuş köklü bir değişikliğin fitili ateşleniyor. Ancak Nursultan Nazarbayev bunu söylerken, aslında ülkenin diğer etnik unsurlarını dışlamıyor. Onlara da örtülü biçimde Kazakça öğrenmelerini ya da Kazak dilinin ileride mutlaka ‘Ulus Devlet’in yapı taşı olacağına dönük beklentisini ortaya koyuyor. Zira bütün sözlerinde tüm vatandaşların bütün ve eşit olduğunun altını çiziyor.
Bölgeyi tanıyan herkesin bildiği gibi Nazarbayev’in bu hedefi tüm Türk topluluklarına bir çağrı ve etki niteliğine sahiptir... Nazarbayev bu çıkışıyla Milli Devlet doktrini üzerinde durduğunu ortaya koymaktadır. Muhakkak ki bu hedef, belli başlı zorluklar taşıyan ve varılması zaman alacak bir konudur. Bir defa Kazakistan’da yaşayan insanları barış ve huzur içinde tutmak için toplumun yeterli çoğunluğunun bunu kabullenmesi ve inanması gereklidir. Kısa vadede bu vizyonun yakalanması mümkün gözükmemektedir. Ancak ne olursa olsun Nazarbayev, Kazakistan’ın kurucusu ve Türk Dünyasının aksakalı olarak Kazak Cumhuriyeti’ni ve Kazak Milli Kültürü’nü ülkenin nihai unsuru olarak tayin eden bir süreci başlatmıştır.

Yazarın Diğer Yazıları