Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
İsrafil K.KUMBASAR

İsrafil K.KUMBASAR

Kimi 'dağları' aşırır kimi 'ovada' şaşırır

Artık neredeyse ilkokul çocuklarının dahi bildiği geleneksel bir 'rant yaratma' yöntemlerinden biridir bu.

Önce gözüne kestirdiğin, ileride 'değer kazanması' muhtemel mülkün bağlı olduğu idari birimden, 'profesyonel' biçimde bu işlerle uğraşan 'adamlarını' bulursun.

Sırasıyla 'iş bitirici aracılara', 'encümen üyelerine', 'belediye başkanlarına' hatta 'maksat vatandaşın işi görülsün' babında katkıda bulunmuşlarsa eğer 'bölge milletvekillerine' hizmetlerinin karşılığı olan 'hak edişlerini' helalinden ödersin.

'İmar planlarında' lüzumlu bir takım değişiklikler yaptırarak, o yerin 'yeşil alan', 'meydan', 'okul', 'cami' veya 'yol' olarak kayıtlara geçmesini sağlarsın.

Sonra, mülk sahibinin elindeki tapuyu 'kamulaştırma' bedelinin altında bir fiyata kapatıp 'sabır' içerisinde diktiğin ağacın 'meyve vermesini' beklemeye başlarsın.

Aradan çok fazla geçmeden, imar planlarında 'görülen lüzum' üzerine 'yeni bir değişikliğe' daha gidilir.

'İyi niyetli' üçüncü kişi sıfatı ile zamanında üzerine konduğun mülk, bir gece içerisinde 'en az on misli' değer kazanır.

İster 'sat', ister 'müteahhide' ver, o kadar 'indirmeden' sonra 'sıfırı' tüketmemişsen eğer buyur inşaatını kendin yap.

Nihai karar senin.

***

'Rant yaratma' yönteminin bir de 'büyük çaplı' olanları vardır ki, boyutu itibariyle 'bireysel menfaatlerin' yanı sıra bu kez bir de 'millî menfaatler' girer işin içerisine.

Önce, iş başındaki iktidarlar tarafından 'rant yaratılmaya' elverişli bölgeler seçilir.

Sonra o bölgeler, ada ada, pafta pafta, parsel parsel zamanında iktidara 'maddi', 'manevi' ve dahi 'duygusal' anlamda destek veren bir takım 'sermaye sahibi' yandaşlar ve yanaşmalar arasında paylaştırılır.

Bu kez, işin içerisine 'mülki amirler', 'üst düzey bürokratlar', 'bakanlar' ve hatta 'askeri erkan' da dahil olur.

Kurulmuş olan 'adi şirket' ortaklığı içerisinde yer alan herkese, 'yüce memleketin alî menfaatleri için' akıtmış oldukları alın terlerinin karşılığı olarak hak ettikleri 'katılım payları' ya 'nakten' ya da 'gizli hisse' olarak ödenir.

Rant alanı içerisinde yer alan 'araziler', el altından 'üçüncü şahıs' gibi hareket eden mutemetler tarafından 'yok pahasına' mülk sahiplerinin ellerinden toplanır.

Ve nihayet, 'ülkenin gelişip kalkınması' için o alana bir 'köprü', 'havaalanı' veya 'yerleşim merkezi' inşa edilmesi gündeme getirilir.

***

En son fasıl 'kamuoyunu hazırlama' safhasıdır ki işte bu safhada reklam ve araştırma şirketleri aracılığıyla birbirinden ilginç 'gündeme takla attırma', 'sağ gösterip sol vurma', 'ters köşeye yatırma' taktikleri devreye sokulur.

Aslında kabak gibi ortada olan 'büyük operasyonun' üzerini örtüp, dikkatleri 'başka noktalara' çekebilmek için inşa edilecek olan köprüye Yavuz Sultan Selim adı verilir, havaalanına Kanuni Sultan Süleyman ismi konur, ortaya çıkacak yeni yerleşim birimi için de mutlaka 'şanına layık' bir başka unvan bulunur.

Kimileri, "Vay be, helal olsun, nasıl da tarihimize sahip çıkıyorlar" diye artık piyasa değeri bile olmayan 'ucuz vatanseverlik' hesabından alkış tutmaya başlar.

Kimileri, "Bu kadar da olmaz, dedelerimizi katleden bir padişahın ismi nasıl olur da bir köprüye verilir, dalga mı geçiyorlar?" diye isyanları oynamaya kalkışır.

Ama o köprülerin altından 'ne tür suların' aktığını, konduruldukları havzalarda 'ne tür vurgunların' döndüğünü, 'tarım' arazilerinin 'inşaat' alanına dönüştürülmek üzere zamanında 'kimler tarafından' ne şekilde kapatıldığını kimse aklının ucuna dahi getirmez.

***

Kimileri, 'deniz' diye bellenen 'beytülmal' üzerinde 'ulufeye', 'ihsana', 'bahşişe' dayalı 'yağma' düzeni inşa edenlerin koruyucu kanatları altında 'malı' götürür.

Kimileri ise perde arkasında nasıl bir 'ekonomik çarkın' döndüğünü anlamadan 'çalınan geleceğine' değil de 'cambaza' bakarak 'geviş' getirir.

Bu 'dün' öyle oldu; 'bugün' de öyle oluyor; peki 'yarın' da aynen devam mı edecek?

İşte bütün mesele budur ey ahali.

Yazarın Diğer Yazıları