Kırgızistan'da önemli gelişmeler oluyor

Kırgızistan’da Akayev’in Cumhurbaşkanlığına seçilmesiyle birlikte belli düzeyde istikrar sağlandığı görülüyor. Özellikle uluslararası toplum nezdinde gerçekleşen görüşmelerde yeterli olmasa da önemli sonuçlar alınıyor. Bununla birlikte Kırgızistan’ın 2005’te başlayan devrim ve kaos sürecinde en büyük desteği Rusya ve Türkiye’den aldığını kabul etmek gerekiyor. Özellikle Rusya’nın coğrafya üstünlüğünü ve sosyal hayattaki etkisini kullanarak Kırgızistan’ın siyasal, ekonomik ve yönetsel sistemi üzerinde vazgeçilemez bir konumda olduğu kabul ediliyor. Bu önemin bir yansıması olarak Kırgızistan’ın enerji güvenliği ve geleceği açısından çok önemli bir proje hayata geçiriliyor. Her biri 450 milyon dolar değerinde ve 2016 yılında tamamlanacak olan 4 hidroelektrik santrali Narin bölgesinde oluşturuluyor. Tamamı Rus yatırımı olan projenin tamamlanmasının ardından üretilecek enerjinin öncelikle Çin ve Kazakistan tarafından satın alınması öngörülüyor. İlerleyen dönemde 15 HES daha yapılması planlanıyor. Temel atma törenine katılan Kırgızistan Cumhurbaşkanı Atambayev söz konusu projeyi  “tarihi bir adım”  olarak değerlendiriyor. Gerçekten de enerji kaynakları bakımından Orta Asya’nın en fakir ülkesi kabul edebileceğimiz Kırgızistan’da elektrik enerjisi üretiminin ülke geneline yaygınlaştırılmasının, gerek ülke ekonomisine gerekse Kazakistan ve Özbekistan’ın olası anlaşmazlıklarına dayalı enerji darboğazlarına karşı bir tedbir olarak düşünülmesi mümkün. Öyle ki Orta Asya Birleşik Enerji Sistemi’nin kurulamaması özellikle Kuzey Kırgızistan’da enerji güvenliğini olumsuz biçimde etkiliyor. Kazakistan ve Özbekistan’ın belirli konulardaki görüş ayrılıkları sebebiyle Astana’da anlaşamayan tarafların Taşkent buluşmasından da bir sürpriz beklenmiyor.

 

Ülkenin stratejik önemi
Kırgızistan’da bir dönem etkisini gösteren olumlu dönüşüm süreci devrim ve siyasi istikrarsızlıklar gölgesinde sekteye uğramış ve toplum psikolojisi işsizlik ve hayat pahalılığı sebebiyle giderek provokasyona açık hale gelmiştir. Milli devlet olma yolunda sorunlu bir değişim geçiren Kırgızistan, demografik yapısı itibariyle feodal yaşamdan kurtulmayı tam olarak başaramamıştır. Başkent Bişkek dışındaki vilayetlerde bu durum daha iyi hissedilebilmektedir. Üstelik Kırgızistan’ın bölgenin diğer ülkelerine göre ekonomik ilerleyişinin yavaş olduğu görülmektedir. Özellikle zirai üretimdeki artış ve Komtur Altın Madeni’nin hizmete sokulmasıyla beraber 1986 yılında başlayan büyüme süreci, 2004-2011 yılları arasında beklenen seviyenin oldukça gerisinde kalmıştır. Ülkede tarıma elverişli toprakların yetersiz kalması, dağlık coğrafyaya sahip olması ve büyük nehirleri bünyesinde barındırması, hidroelektrik santrallerinin kurulmasına neden olmuştur. Üretilen bu enerjinin önemli bir kısmı Kazakistan, Özbekistan ve Tacikistan’da değerlendirilmektedir. Ancak Kırgızistan’ın bu eksiklik ve imkansızlıklara rağmen küresel açıdan önemli stratejik çıkarları barındırdığını ifade etmek mümkündür. Bölgenin diğer önemli ülkeleri olan ve küresel mücadele alanının temel hedefi sayılabilecek Kazakistan ve Özbekistan’ın kontrol altına alınması isteğinin, Kırgızistan üzerinden sağlanması yaklaşımı, anlaşılabilir bir projeksiyondur. Ayrıca ABD’nin Afganistan’da zor günler geçirmesi, bu bataklıktan çıkmak istemesi ve bu durumu lehine çevirme isteği Kırgızistan’da konuşlanma hedefinin nihai gerekçeleri arasında gösterilebilir. Bu yüzden Kazakistan ve Kırgızistan arasında giderek artan ilişkiler, Cumhurbaşkanı Atambayev’in Türk Dünyasına olan özel ilgisi ve ülkenin kaynak bağımlılığından kurtulması yönündeki adımlar çok önemlidir. Hem bölgenin istikrarı hem de Türk Dünyası için...

Yazarın Diğer Yazıları